28-30 Kasım 2016 tarihlerinde Adana ‘da 81 İl Müftüsünün, Diyanet İşleri Başkanlığının üst düzey yöneticilerinin ve Türkiye Diyanet Vakfı yöneticilerinin katıldığı istişare toplantısı, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in Başkanlığını yaptığı değerlendirme oturumunun ardından okunan sonuç bildirgesiyle sona erdi.
Sonuç bildirgesinin açıklanmasından önce Adana’da gerçekleştirilen menfur terör saldırısında hayatını kaybeden şehitler için ve Adana’nın Aladağ ilçesinde bir yurtta çıkan yangın faciasında hayatını kaybeden öğrenciler için başsağlığı dileklerinde bulunan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Adana’da gerçekleştirilen menfur terör saldırısında ve dün gece meydana gelen yangın faciasında hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyor, yakınlarına, Adanalılara ve tüm milletimize baş sağlığı diliyoruz” dedi.
15 maddeden oluşan ve Diyanet İşleri Başkanı Görmez tarafından kamuoyuyla paylaşılan sonuç bildirgesinde şu hususlar yer aldı;
“Din kisvesi altında menfaat devşiren ve sinsi planlarıyla toplumumuzun bilincinde derin yaralar açan din istismarcılarına karşı etkin mücadele yürütülmesi kaçınılmazdır…”
Milletimiz 15 Temmuz darbe girişimini feraset ve cesaretiyle durdurmuştur. Bu hain darbe girişimi bir kez daha göstermiştir ki, din kisvesi altında menfaat devşiren, ayrıştıran ve sinsi planlarıyla toplumumuzun bilincinde derin yaralar açan din istismarcılarına karşı etkin mücadele yürütülmesi kaçınılmazdır. Menfur terör hareketinin ve bu hareketin beslendiği hastalıklı düşüncelerin izale edilmesinde, milli birlik ve beraberliğimizin güçlendirilmesinde, millet olma şuurunun pekiştirilmesinde toplumun bütün kesimlerine büyük görevler düşmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığının bütün müftülükleri ve yurt sathında her düzeyde görev yapan din görevlileriyle birlikte darbe girişimi karşısında sorumlu ve kararlı tutumu milletimiz tarafından takdirle karşılanmıştır. Başkanlığımız, darbe girişiminin ardından da din ve mukaddesatı istismar eden zihniyet ve odaklara karşı toplumu bilgilendirme ve aydınlatma görevini aksatmadan sürdürme kararlılığındadır.
“FETÖ, samimiyet ve ihlas gibi dini değerlerimizi; imam, vaiz ve cemaat gibi İslâm’ın en temel kavramlarını istismar ederek en büyük zararı yüce dinimize vermiştir…”
FETÖ/PDY, samimiyet, ihlas ve hayırseverlik gibi dini değerlerimizi; imam, vaiz ve cemaat gibi İslâm’ın en temel kavramlarını istismar ederek en büyük zararı maalesef yüce dinimize vermiştir. FETÖ/PDY, halkımız arasında şüphe, kuşku ve endişe ortamı oluşmasına neden olmuş, milletimizin arasındaki güveni tahrip etmiştir. Ailelere acı, anne babalara hüsran, aldatılmışlara hayal kırıklığı ve pişmanlık yaşatmıştır. Şimdi millet olarak hepimize düşen görev, bu kaygı ve şüphe ortamını ortadan kaldırmak, güveni yeniden her düzeyde tesis etmek için basiretle, var gücümüzle çalışmaktır.
“15 Temmuz kalkışmasını planlayanlar, bu hain girişime destek sağlayanlar adalet önünde hesap vermeli ve hukuk nezdinde hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılmalıdırlar…”
15 Temmuz kalkışmasını planlayanlar, bu hain girişime destek sağlayanlar adalet önünde hesap vermeli ve hukuk nezdinde hak ettikleri en ağır cezaya çarptırılmalıdır. Ma’şeri vicdanı, şehitlerimizin ve milletimizin hukukunu korumak bakımından adaletin işletilmesi son derece önemlidir. Yürütülen hukuki süreçlerde, hak, hukuk, adalet ve masumiyet ölçülerinin ihlal edilmemesi için azami gayretin gösterildiği açıktır. FETÖ/PDY ile mücadele edilirken başka hak ihlalleri ve mahrumiyetlerin yaşanmaması için de büyük özen gösterilmesi gerektiği izahtan varestedir.
“Toplumun din güvenliğini tehdit eden oluşumların önlenmesi, milletin vicdan hürriyetini güvence altına alacak düzenlemelerin yapılması ertelenemeyecek bir zorunluluktur…”
Darbe girişimi sonrasında, dinî oluşum ve yapılar irdelenmeye, sorgulanmaya ve kimi tartışmalara konu edinilmeye başlanmıştır. Bu kabil yapılara karşı kaygı, endişe ve şüphelerin çoğaldığı bu süreçte Başkanlığımız, İslam’ın ana kaynaklarına, tarihi bilgi birikim ve tecrübesine göre sağlıklı bir din anlayışının yerleşmesi; hurafeci, sapkın, batıl inanış ve düşüncelerin izalesi için üzerine düşen vazifeyi yapmaya devam edecektir. Toplumun din güvenliğini tehdit eden oluşumların önlenmesi, milletin vicdan hürriyetini güvence altına alacak düzenlemelerin yapılması ertelenemeyecek bir zorunluluktur.
“Taraftar toplamaya çalışan türedi dinî hareketlerin toplumsal hasarlarını önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır…”
Ülkemizde son dönemde görünümleri ve etki alanları giderek artan birtakım türedi dinî hareketler dikkat çekmektedir. Şahıs merkezli gelişen bu tür oluşumlar, kendileri dışındaki herkesi karalayarak hatta tekfir ederek çarpık bir din anlayışı oluşturmaya çalışmakta; İslam’ın evrensel değerlerinden uzak kişisel ve hizipsel menfaatleri öncelemektedir. Alternatif Cuma namazları, çarpık fetvaları, sözde eğitim faaliyetleri, ilkesiz radyo ve televizyon yayınları ile taraftar toplamaya çalışan bu grupların toplumsal hasarlarını önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır.
“İslam’ın değerleriyle ve gayesiyle uyuşmayan, din istismarı üzerinden ticaret yapan yazılı, görsel ve işitsel yayınlar hakkında ilgili kurumlar denetim mekanizmalarını işletmelidir…”
İslam’ın yüce değerleriyle ve gayesiyle uyuşmayan, din adına İslam’ın ahlak ve iffet değerlerini ayaklar altına alan, din istismarı üzerinden ticaret yapan, Müslümanların dini duygularını sömüren, toplumumuza bidat ve hurafelerle örülü gerçek dışı bir din anlayışı sunan yazılı, görsel ve işitsel yayınlar hakkında ilgili kurumlar denetim mekanizmalarını işletmelidir.
“Kendi görüş ve düşüncelerini tek doğru, rüya ve vehimlerini hakikat olarak sunmak, kabul etmeyenleri ise bidat ve küfür ehli olarak itham etmek İslam’ın sahih bilgisi ile bağdaşmayan açık bir sapkınlıktır…”
Bazı çevrelerin kendi görüş ve düşüncelerini tek doğru, indî mütalaalarını, rüya ve vehimlerini hakikat olarak sunması, bunu kabul etmeyenleri ise bidat ve küfür ehli olarak itham etmesi İslam’ın sahih bilgisi ile bağdaşmayan açık bir sapkınlıktır.
“Şekilci, indirgemeci, tek tipçi ve parçacı yorumlarla kendilerinden olmayanları tekfir ederek Müslümanları ayrıştıran, İslamofobiyi besleyen habis tezahürler İslam’ın inancından, ahlakından ve tarihinden derin bir kopuş ve sapmadır…”
Lafızcı, şekilci, indirgemeci, tek tipçi ve parçacı yorumlarla kendilerinden olmayanları tekfir ederek Müslümanları ayrıştıran, ötekileştiren, şiddeti körükleyen, İslamofobiyi besleyen habis tezahürler İslam’ın inancından, ahlakından ve tarihinden derin bir kopuş ve sapmadır.
“Batı dünyasında Müslümanlara yönelik ayrıştırıcı tutum ve davranışların artması, camilere yönelik saldırıların çoğalması kaygı vericidir…”
Batı dünyasında Müslümanlara yönelik ayrıştırıcı tutum ve davranışların artması, camilere yönelik saldırıların çoğalması, yurt dışındaki millet varlığımızın sorgulanmaya başlanması kaygı vericidir. Yabancı düşmanlığının radikal bazı siyasiler ve ırkçı söylemlerle tırmanışa geçtiği, İslam ve Müslüman karşıtlığının bazı ülkelerde iç siyasi mülahazalarla sistematik hale getirildiği görülmektedir. Sürecin küresel barış ve güvenliği tehdit edecek bir noktaya doğru evrildiği esefle müşahede edilmektedir.
“Bölücü terör örgütü ve işbirlikçilerinin yol açtığı maddi-manevi tahribatın giderilmesi için başlatılan çalışmalar aksatılmadan sürdürülmelidir…”
Bölücü terör örgütü ve işbirlikçilerinin yol açtığı maddi-manevi tahribatın giderilmesi için başlatılan çalışmalar aksatılmadan sürdürülmelidir. Bu kapsamda Başkanlığımızın hazırlamış olduğu acil eylem planı kararlılıkla uygulanmaya devam edilmelidir.
“Gençliğin zihin dünyasını koruyacak, maneviyatlarını güçlendirecek, kimlik ve aidiyet bilinçlerini pekiştirecek çok boyutlu çalışmalar yürütülmelidir…”
İletişim araçlarının ve teknolojik imkânların sınır tanımadığı günümüzde, genç kuşaklar birtakım yayın ve telkinlerle bedensel ve ruhsal istismara maruz kalmakta, milli ve manevi değerlerimizden uzaklaşmaya itilmektedir. Bu gidişatın doğuracağı olumsuzlukların önlenebilmesi için gençliğin zihin dünyasını koruyacak, maneviyatlarını güçlendirecek, kimlik ve aidiyet bilinçlerini pekiştirecek çok boyutlu çalışmalar yürütülmelidir.
“Gençlerin, kadınların, çocukların camiyle buluşması teşvik edilmeli, engelli vatandaşlarımızın camiye erişimi konusundaki çalışmalar artırılarak devam ettirilmelidir…”
Camilerimizin toplumu kucaklayan, vaaz ve hutbeleriyle insanlara yön veren, huzur, güven, birlik ve bütünlük aşılayan manevi merkezler olması, Başkanlığımızın öteden beri üzerinde özenle durduğu aslî hedeflerindendir. Bu kapsamda gençlerin, kadınların, çocukların camiyle buluşması daima teşvik edilmeli, engelli vatandaşlarımızın camiye erişimi konusunda yapılan çalışmalar artırılarak devam ettirilmelidir.
“Diyanet İşleri Başkanlığının mali ibadetlerin ifasında da halkımıza rehberlik etmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır…”
Gerek ülkemizdeki muhtaçların gerekse misafir olarak ağırladığımız milyonlarca sığınmacı kardeşimizin yaralarını sarmada, hayata tutunmalarını kolaylaştırmada milletimizin hayır, hasenat, sadaka, zekât gibi bağışların önemli bir payı ve katkısı olduğu açıktır. Zenginlerin malları üzerindeki fakir ve ihtiyaç sahiplerine ait payın dağıtılması, fakirlik, yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşayan kesimlerin sorunlarının çözümü için de büyük bir imkândır. Diyanet İşleri Başkanlığının bu kabil hayri ibadetlere rehberlik yapması görevlerinden bir tanesidir. Başkanlığın bu tür mali ibadetlerin ifasında da halkımıza rehberlik etmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.
“Diyanet’in gelişen ve değişen şartlara göre nitelikli insan ihtiyacını karşılamak için din eğitim ve öğretim müfredatının yeniden değerlendirilmesi aciliyet kesbetmektedir.
Diyanet İşleri Başkanlığının gelişen ve değişen şartlara göre nitelikli insan ihtiyacını karşılamak için din eğitim ve öğretim müfredatının her düzeyde yeniden değerlendirilmesi aciliyet kesbetmektedir. Bu kapsamda Dini Yüksek İhtisas Merkezlerinin de araştırma ve inceleme ünitelerini içerecek biçimde yeniden yapılandırılması, akademik bilgi ile ilişkilendirilmesi ve Başkanlığın ulusal ve uluslararası ölçekte yürüttüğü hizmetleri deruhte edecek nitelikli insan kaynağını sağlayacak düzeye getirilmesi zorunluluk arz etmektedir. Bu yöndeki düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir.
“Yurt içinde ve gönül coğrafyamızda yürüttüğü hizmetlerle küresel bir teşkilata dönüşen Diyanet’e yönelik haksız ve tutarsız ithamlar, milletimizin vicdanını yaralamaktadır…”
Tarihi tecrübesi ve birikimiyle Diyanet İşleri Başkanlığı her geçen gün hizmet kapsamını ve kalitesini artırma gayretindedir. Gerek yurt içinde gerekse gönül coğrafyamızda yürüttüğü hizmetlerle küresel bir teşkilata dönüşen Başkanlığımızın, belli kişi ve kesimlerce eleştiri sınırlarının da ötesine geçerek itibarsızlaştırılmak istenmesi, karalama ve iftiralara maruz bırakılması bütün teşkilat mensupları ve aziz milletimiz tarafından üzüntü ve esefle karşılanmaktadır. Milletimizin dini-manevi hayatına rehberlik eden Başkanlığımıza yönelik bu tür haksız, yersiz, mesnetsiz ve tutarsız ithamlar, milletimizin vicdanını yaralamaktadır.
33. İl Müftüleri İstişare Toplantısı’ Sonuç Bildirgesi Tam Metni için Tıklayınız
(Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı İnternet Sitesi)