ŞAİR ALİ ÖZDOĞAN
AH MECAZ!..
Ruhumun naz makâmında huzur bestesi sensin
Aşk güftemin bercestesi sem’inde sesi sensin
Nağme-i saz hengâmında gönül neşesi sensin
Aşk güftemin bercestesi sem’inde sesi sensin
SANA MÜJDE OLSUN
Feryad eyler avaz avaz ah o garip bülbülüm
Sararıyor durmuyor der hasta mı yoksa gülüm
Ah güzel kuş bilemem ki nasıl anlatsa dilim
Sana mujde olsun ebed amma öncesi ölüm.
ŞEYTANI GÜLDÜRME
Yol verüb de salma ânı berbad eyler kalb-ü canı
Ah rezil eyler insanı nefstür o nefs iyi tanı
Tut hapseyle hâl eyleme lîsanında kâl eyleme
Ebedini lâl eyleme gel güldürme kör şeytanı
ÇOK BİLMİŞ
Sen ey çok bilmiş adam bir de kendine baksan
Herşeye muhalifsin insaf gözlüğü taksan
Odun teslim edemem sobaya atıp yaksan
Sermayen bükük dudak bir de ukala aksan
NEFİS
Kalp gözünü kör eyleyip aşk diye bakan nefis
O gönül evini yıkıp canları yakan nefis
Ah suretlerden kanılmaz firâk ateş dayanılmaz
Mecaz yalan aşk sanılmaz maskeler takan nefis
HATIRALAR
Hatıralar beni anmış neler varmış ah yaşanmış
Kimi sevgiye kanmışım kimi firaklarla yanmış
Kimi nazla aldanmışım şu mecazı gerçek sanmış
Meğer sonu hep yalanmış zikr-i hüdâ tek kalanmış
Aşk-ı hüdâ tek kalanmış
ALLAH’IM
Tarihi temiz midir İngiliz Fransızın
Ecnebi oyunuyla alt edildik ansızın
Uyandır milletimin her ferdini Allah’ım
Belasını ver kahret hem içteki kansızın
DEYÛ
Evvelâ gözden alır bak Rabb-i Rahmân gör deyû
Kimse görmez aşk-ı Dünya eylemiş ah kör deyû
Eksilir günler misâli şol bedenden bunca cüz
Hak içün dön kıl tefeyyüz hem cehennem kor deyû
BÎHABER
Bî haber kul ah bekâdan aklı dünyadan hebâ
Aşka gelmiş gölgeler’çün nefse etmiş ittiba
Amma ağlar bin firaktan yandı büryân her ciğer
Şol letaif içre nâdân Hak yaratmış müçtebâ
DERDE DERMAN YOKM MUDUR
Derde dermân yok mudur ah yâr elinden yâre var
Çeşmi giryân derdi ummân bî sürûr bî çâre var
Bir vefâsız cevr’e düşkün şîveger mehpâreden
Çeşmi giryân derdi ummân bî sürûr bî çâre var
YAKASINA TAKILSIN
Görülmüş müydü acep ilim pis nefse âlet
Yeni îcatlar çıktı ah bilimsel cehâlet
Üstüne basar çıkar güya hoca kitabın
Rezilliğini saklar arkasına hitâbın
Geçim’çün din satana takılmış da bunca ad
Bu edepsiz gürûhu kimse eyleyemez yâd
Uçkurdaki akılla kim eyler ilmi berbad
Yakasına takılsın nâm-ı nefsine kavvâd
YİNE MECAZ…
Kalbimde saklı sanma yerin yok ki bil derim
Bilsen de bilmesen de senin varsa sil derim
Ah aşk vefada gizli vefâsıza yok yerim
Bilsen de bilmesen de senin varsa sil derim
TEVBE MÜHLETİ
Bir ömür vermiş Rahman ona tevbe mühleti
Kimsiniz ey çekişken kavgacı hasta güruh
Her kelime engeller o engin suhûleti
Pis nefsin oyuncağı rezil yüzünüze tuh
DİNDAR LİBASLI ŞÂKİ
Bal damlatır kalemden îcaz satar kelamdan
Hâlinde bin dolambaç dindar libaslı şâkî
Dersin alır Belam’dan bin kâr umar selamdan
Kâlinde tok gözden aç bilmez yakın helâki
BAK TABİB
Hûn akıyor eşk-i aşk dertli ne çok bak tabîp
Gel ne olur yâre sar gölge sanılmış habip
Çare nedir var mıdır aşk mı düşen muzdarip
Gel ne olur yâre sar gölge sanılmış habip
KİBİR VE ECEL
Ne kibirdir şu kör nefis tuzağın
Sanıyorsun ecel senin uzağın
Nice âdem varım demiş ama gör
Göçüvermiş yakın senin de çağın
MUHABBET Kİ NAKŞTIR
Ne kırdın ne küstüm darıldım sana
Şu fânî sevilmek için insana
Muhabbet ki nakştır derinden cana
Şu gönlüm sevilen sevenden yana
BENLİK TUZAĞINDAN UYAN
Bir gün tükenen nefes senin mi
Dâvûd gibi hoş o ses senin mi
Benlik tuzağındasın uyan dost
Can kuş bedenin kafes senin mi