Fahrettin Köseoğlu
Dünyayı yönetme fikrinin, dünyanın en kötü kalpli insanlarının ideali olunca dünya cehenneme dönüşüyor işte. Irak’ta Kitle imha silahları var diyerek başlatılan bu kanlı döngü Amerika’nın 11 Eylül Tiyatrosu ile devam etti. Sırası ile Afganistan, Lübnan, Libya, Mısır, Yemen, Suriye, Filistin ve Müslümanların yaşadığı her toprak parçası binlerce kilo bomba ve mermi ile adeta dümdüz edildi.
Yeni Dünya düzeni dedikleri şey aslında şeytanın düzeniydi. Hem Müslümanları öldürüp hem de Müslümanları kan emici vampirler olarak dünyaya tanıttılar. Yetmedi Müslümanları Müslüman oldukları için bu halde olduklarını söylediler. Başarısız olmalarının, güçsüz olmalarının sebebi Müslüman olmalarıydı. İlimden irfandan yoksun, cahil bir toplumdu Müslümanlar ve başlarına gelen her şeyi hak eden zavallılar topluluğu idiler. Medya, Para, Silah ve fitneyi yayacak bütün unsurlar ellerindeydi. Öyle bir kuşatmışlar ki, iyilik ve merhamet kaybolup gitmiş bu karanlık dalgaların arasında. Dünyanın nurunu söndürdüler.
Peki neden Müslümanlar?
Neden Parolası iyilik olan, kendisine zarar verilmediği sürece kimseye kötülük yapması yasak olan. Ailesini, Akrabasını, Komşusunu, Yetimi, Garibi hatta Hayvanları bile koruması, gözetmesi emredilen bu insanlara saldırılıyor? İnsan gibi yaşamaları neden onları korkutuyor? Müslüman bir tanıdığı olan her Avrupalı, Amerikalı ve Gayrimüslim onun harika bir insan olduğunu söylemesine rağmen Çoğalmalarını ve güçlenmelerini neden istemiyorlar?
İstemiyorlar çünkü Şeytanın Allah’a verdiği sözün gereğini yapıyorlar.
‘Ey Rabbim! Beni saptırdığın için, yemin olsun ki yeryüzünde fenalıkları onlara güzel göstereceğim, halis kıldığın kulların hariç, onların hepsini saptıracağım.’ Araf (3)
Biz her ne kadar Müslümanların bütün bu olanları hakkettiğinden kendi aramızda dem vurursak vuralım ki zaten bu algıyı ortaya koymak da onların en büyük başarısı. Her ne kadar Müslümanların Bilimi, Teknolojiyi ve Medeniyeti reddettiği için tembel oldukları için bunların başlarına geldiğini söylersek söyleyelim bu böyledir.
Kaldı ki Müslümanlar dediğimiz şekilde olsalardı bile onların öfkesi ve nefreti yine üzerimizde olacaktı. Çünkü onların düşmanlığı Müslümanlara değil Bizzat Allah’adır. Azgın nefislerine ağır gelen bu din onları korkutmakta ve son Müslüman ölünceye kadar rahat etmeyecekler. Sırf Tek olan Allaha inandıkları için bu zulme maruz kalmaktalar ve kalmaktayız.
Hele bir ‘ARAPLAR BİZİ ARKADAN VURDU, ONLARA OH OLSUN’ meselesi daha var ki hepsinden korkunç. Aynı zulmü Filistinliler Yahudilere yapacak olsa eminim ki Bütün Sanatçı ve Aydın müsveddelerimiz Ağlama duvarının önüne kamp kurarlardı. Ancak Sırf Müslüman ve Arap oldukları için bu belayı hak ettiklerine inana binlerce insan var bu memlekette. Pes, gerçekten pes. Hangi aklı başında insan Filistinlilerin bu zulmü dini ve ırkından dolayı hak ettiklerini düşünebilir. Nasıl bir aldanmışlık ve nefret kaplamış olmalı ki kalplerini bunu söyleyebilirler.
Hani bir çocuk üzerlerine ölüm yağarken Annesine;
-Çocukları küçük mermilerle mi vuruyorlar? diye sormuştu ya.
İşte buydu dünyanın en büyük felaketi. Ne ozon tabakasının bozulması ne iklimlerin değişmesi ne depremler ne de tufanlar bunun kadar bozmamıştır dünyanın dengesini. Eminim ki başka hiçbir şey dünya da olup bitenleri seyreden Melekleri bu kadar üzmemiştir. Eşrefi mahluk bu kadar aşağılanmamıştır dünya kurulalı. Ve ne yaparsak yapalım bu sözün vicdanımızda bıraktığı ağırlığı hiçbir şey telafi edemezdi.
Selamlarımla.