ABD’NİN GİZLİ AŞKI

ABD’nin gizli aşkı İran’dır. Herkes Amerika Birleşik Devletleri’nin İran’a savaş açacağını, onu yok edeceğini bekleye dursun, gerçek olan şey; bu iki devletin kendi aralarında bir faydacılık esasına dayalı gönül birliği içerisinde olduklarıdır. Birbirlerini  yok etmek şöyle dursun son yıllarda birlikteliklerinin keyfini çıkarmaktadırlar.

İranlı efsane komutan Kasım Süleyman’ın öldürülmesi ve birkaç haşti şabi kampının bombalanması ABD’ deki yaklaşan seçimler ile ilgili küçük hesaptan başka bir şey değildir. Bir gazetecinin tabiri ile ABD’nin Ortadoğu’daki en etkili füzesi mezhep kavgasını yönetmesidir. Mezhep kavgası ise Şiilik üzerinden körüklenmektedir. İslam coğrafyasında şii–sunni çatışmasının mimarı ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya’dır. Asıl kontrol ağabey ABD’nin elindedir ve bütün sinema oyunlarını bu devlet yazmakta, diğer devletlerden lojistik destek almaktadır. Eğer mezhep çatışması denkleminden İran’ı çıkarırsanız mezhep çatışması 6 ayda biter. Çünkü İran  kendi mezhebini bölgede yaymayı kutsal bir görev saymakta bu uğurda devletin maddi ve askeri kaynaklarının çoğunu  harcamaktadır.

1979 İran İslam devrimi aslında bir şii devrimidir. Humeyni’yi Fransa’da ve Almanya’da uzun yıllar el üstünde tutup, kuş sütü ve kuru üzümle besleyen Fransa, Almanya ve İngiltere onu bir devrimle İran’ın başına getirdiklerinde devletin  yapacağı en önemli üç  faaliyetten birisi olarak “Şiiliğin İran kontrolünde İslam dünyasında yayılmasını sağlamak” olacağı devletin kanunlarında belirtilmiştir. İşte bütün gizem buradadır. Geçtiğimiz hafta öldürülen Kasım Süleymani tam da bu iş için görevlendirilmiş, sınırsız kaynak ve sınırsız yetki ile donatılarak Şiiliğin yayılması konusunda büyük başarılar elde etmiştir. Bu gün Yemen ,Suriye, ve Iraktaki Şii-sunni çatışmasının büyük komutanı öldürülen Kasım Süleymandır. ABD onu kendi eliyle kahramanlaştırıp sonra yine kendi iç işlerinde malzeme yapmak için katletmiştir. ABD’nin orta doğuda silah satmak ve insanları birbirine öldürmekten başka bir derdi yoktur. Olmayacaktır da…!

Anadolu ajansı muhabirinin bölgeden bildirdiği şu haber çok enteresandır. Muhabire göre: ABD’ nin Irak büyükelçiliğine çıkan yollar olağan üstü bir şekilde korunmakta ve trafiğe kapalı imiş. Yolun son iki yılda yalnızca iki kez açıldığı bilinmekteymiş. Son kez ne zaman açılmış dersiniz.? Hani Kasım Süleyman öldürülmeden önce Irak’taki göstericiler ABD konsolosluğunu işgal ettiler ya işte o zaman! Yine çok enteresan bir şekilde göstericilerin binaya geleceğini bilen konsolosluk yetkilileri çok önceden binayı terk etmişler. Kısaca; ABD adeta göstericilere gelin bizim konsolosluk binamızı işgal edin diye davetiye çıkarmış. Sonrasında ise bu işgalden sorumlu tuttuğu komutanı öldürmüştür.

Bu olanlar sonrasında İran ile ABD arasında bir savaş olacağı beklentisinde olanlar üzülmesinler. Çünkü ABD, İran’ı çok zayıflatacak bir hamle yapmaz. Yaparsa mezhep savaşlarından kazandığı milyar dolarlardan olur. İran da şunu çok iyi bilir ki; ABD Ortadoğu’da her ne yapmışsa bunun sonucunda hep İran kazanmış, Şiilik biraz daha güçlenmiştir.  İran bu gün Suriye’de en etkili devletlerden birisi, Yemende ve Irakta yine öyledir. Sadece Suriye’de bu öldürülen komutana bağlı 40 bin haşti şabi milis gücünün olduğu belirtilmektedir. Yemen’in yarısını kontrolü altına almış, Irakta ise neredeyse hükümeti kendi belirleyecek konuma gelmiştir. İran bütün bunları ABD’nin ortadoğuda gölü bulandırmasıyla elde etmiştir.

Hülasa: hem ABD hem de İran birbirlerini gizli gizli sevmekte, karşılaşınca da düşmanmış gibi davranmaktadırlar. Yeşilçam senaryolarında pek çok benzer sahne görebilirsiniz.

Burada  cevabı en zor soruyu okuyucular adına ben sorayım.

ABD, İran’ın bölgede güçlü olmasını istiyorsa, neden ülkenin en büyük askeri komutanını öldürsün?

Bunun kendimce iki cevabı var. Birincisi: yukarıda bahsettiğim gibi ABD deki yaklaşan seçimler, ikincisi ise: bölgedeki şii nüfusunu bu komutanın öldürülmesine duyulacak tepkiler üzerinden konsolide etmek (bir arada tutmak) olabilir. Şiilerin efsane komutanı üzerinden yeni hinlikler peşinde olması muhtemeldir.

Bir kez daha it itliğini yapmıştır. ABD’nin bunları yapması onun insanlık dışı vahşi doğası gereğidir. Peki Müslümanların bu mezhepçiliği dinin önüne geçirerek kardeşlerini öldürmesi daha kaç yıl sürecektir. Avrupa’da mezhep savaşları tam 100 yıl sürmüş, bizde kaç yüzyıl sürecek ve nasıl bitecektir.?