“ALTIN ORAN” ALLAH’I ANLATIYOR

HAZIRLAYAN: HASAN PİR

Kâinatta, mikro âlemden
makro âleme kadar yaratılmış bütün varlıkların vücutlarında gözle görülür bir ölçü
ve bir uyum bulunmaktadır. İnsan gözünün ve aklının görmekte zorlanmadığı bu
mükemmellik, bilimlerin ifadesiyle bir “altın
oran”
özelliğini taşımaktadır.

“Altın Oran” Nedir?

Altın oran,
matematiğin en popüler sayılarından biridir.

Altın oran, diğer
adıyla PHI sayısı 1.618 dır.

Bu sayının popüler olmasının
sebebi, hayatın hemen hemen her yerinde bulunuyor olmasıdır.

“Altın oran” sayısı, Fibonacci (1170 – 1250)isimli
İtalyan matematikçi tarafından keşfedilmiştir.

Matematikte “Fibonacci sayıları” olarak da
adlandırılan bir dizi sayıyı keşfeden Fibonacci, bu dizinin sayılarından da “altın oran” sayısı olarak
adlandırılan 1.618 sayısını keşfetmiştir.

Fibonacci Sayılarında “Altın Oran” Sayısı Nasıl
Ortaya Çıkıyor?

“Fibonacci sayıları”şöyledir:0, 1, 1, 2,
3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, …

Görüldüğü gibi Fibonacci dizisindeki sayılardan her biri kendisinden önce gelen iki sayının toplamından oluşmaktadır.  

Dizideki bir sayı kendisinden önceki
sayıya bölündüğünde birbirine çok yakın sayılar elde edilmektedir. Hatta
serideki 13. sırada yer alan sayıdan sonraki tüm bölmelerde hep aynı sayı
ortaya çıkmaktadır. Örnek; (233 / 144 = 1,618 ), (377 / 233 = 1,618), (610 /
377 =1,618), (987 / 610 =1,618), (1597 / 987 =1,618), (2584 / 1597 =1,618), …

Görüldüğü gibi bu bölmelerin her birinde
çıkan sonuç 1.618 dir.

Yaratılışta “Altın Oran”

1.618 sayısı;  kâinatta yaratılmış olan bitki,
hayvan, insan başta olmak üzere hemen hemen her varlığın vücudunun çeşitli bölgeleri
arasındaki uyum oranının da sayısal değeridir. Bu değere ilim adamları “altın oran sayısı” adını vermişlerdir.

İtalyan matematikçi, altın oran sayısını,
sayı dizileriyle keşfetmeyi başarmış ve adeta varlıklardaki “altın oran”
sırrını tespit etmiştir.

Yapılan araştırmalar sonunda,
yaratılmış bütün varlıkların vücutlarında, bütünle parçalar arasında, bu “altın oran” sayısının yani 1.618
sayısının bulunduğu görülmektedir.

İnsan vücudunda ( parmak
ucu-dirsek arası, el bileği-dirsek arası ); ( omuz hizasından başucu, kafa boyu
); ( göbek-başucu arası, omuz hizasından başucu ), -istisnalar hariç tutulursa-
bütünün parçaya bölümünde yaklaşık olarak hep altın oran sayısı, yani 1.618 sonucu
çıkmaktadır.

İnsan yüzünde de birden çok altın oran vardır. Yüzün
boyu, yüzün genişliği, dudak- kaşların birleşim yeri arası, burun boyu, yüzün
boyu, çene ucu-kaşların birleşim yeri arası, ağız boyu, burun genişliği, göz
bebekleri arası, kaşlar arası…

Uygulamalar üzerinden bir örnek vermek gerekirse; parmaklarımız üç boğumludur. Parmağın tam boyunun ilk iki boğuma oranı altın oranı verir ( başparmak dışındaki parmaklar için ). Ayrıca orta parmağın serçe parmağa oranında da altın oran olduğu görülebilir. Bu duruma göre; işaret parmağımızı ölçüyoruz, bulduğumuz sayıyı, parmağımızın iki boğumunun uzunluğuna böldüğümüzde karşımıza -yaklaşık olarak- altın oran sayısı 1.6 çıktığını görürüz. Aynı şekilde orta parmağımızın uzunluğu olan sayıyı, serçe parmağımızın uzunluğu olan sayıya böldüğümüzde de yaklaşık olarak 1.6 sonucuna ulaşılmaktadır.

Gerek insan vücudunda, gerekse tabiattaki
diğer varlıklarda var olan altın oranı belirleme ve ölçümleme çalışması herkes
tarafından doğru yapılamayabilir. Doğru sonuçlara ulaşmak için, bu konunun
uzmanı olan ilim adamlarının tarif ve tespitlerinden yararlanmak gerekir.

Fibonacci’nin Keşfinden Önce “Altın Oran” Zaten
Vardı

Matematikçi Fibonacci, bir kâşif olarak 1.618 sayısını yani “altın oran” sayısını 1200’lü yıllarda keşfediyor.  Hâlbuki kâinatın yaratıldığı ilk andan itibaren, bütün varlıklarda bu oranın uygulanıyor olması, Allah’ın kusursuz yaratılışını gözler önüne sermektedir.

Altın Oran; ALLAH’ın varlığını ve birliğini ispatlayan bir Mucizedir

Birbiriyle ilgisi olmayan, biri ağaç, biri taş, biri insan, biri deniz yaratığı, birisi bir başka canlı veya cansız varlıklarda, yaklaşık olarak hep aynı oran, 1.6 oranı bulunuyorsa, hemen aklımıza, bütün bunları yaratan, yapan Allah’ın kudreti, birliği, ilmi gelecektir. Yaratıcı mükemmel olunca, O’nun yarattığı eserler de elbette ki mükemmel olacaktır.

Bütün varlıklara, özellikle de canlılara planlı ve hikmetli bir kalıptan çıkmış gibi ölçülü bir vücudun verilmesi “altın oranlı” bir yaratılışın en güzel ispatıdır. Bu bağlamda, her şeye en kısa yoldan, en güzel bir surette, en hafif bir tarzda, kullanımca en kolay bir şekilde, en israfsız bir vücut vermek, suret giydirmek, ancak her şeyin yaratıcısına, kudreti sonsuz olan Yüce Allah’a has bir özelliktir.

Altın Oran”dan “Altın Uyum”a…

Allah (c.c.); ruh-beden ikilisini “altun uyum”da yarattı.

Canlıların fiziki vücutlarında görünen
“altın oran”ın daha da mükemmeli, aslında beden – ruh uyumunda görülmektedir.

Bir aslanın ruhuna tavuk vücudu giydirilseydi
ne olurdu? Altın oran olur muydu? O zaman zavallı aslan ne yapacaktı? Parçalayacak
ama dişi yok, tırmalayacak ama pençesi yok…

Bir tavuk ruhuna da aslan elbisesi
giydirilseydi, o zaman da o tavuğa hayat zehir olurdu. Her şeyden korkan bir
ruh, ama kullanılamayan koskoca bir yele, dişler ve pençeler…

Bu bağlamda; Allah’ın, her canlıya, o
canlının ruhuna uygun bir vücut elbisesi giydirmesi ise, yaratılışın her
noktasında görülen bir diğer “altın oran” gerçeğidir.

Aslında, yaratılış sisteminin hiçbir
yerinde, “altın oran” uyumuna ters düşecek bir karışıklığı, bir tesadüfü görmek
mümkün değildir. Her şey bilinerek, hesaplanarak yapılmış, yaratılmıştır.

Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’in Mülk Suresi 3. ve 4. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:  “O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.”

Sanatkar İnsanlar Eserlerinde “Altın Oran”ı taklit ettiler

“Altın oran”, insanlar tarafından,
yüzyıllarca sanat ve mimaride uygulanmıştır.

Eski çağlardan beri sanatkârlar,
yaptıkları sanat eserlerinin pek çoğunda, “altın oran”ın, ne olduğunu ve hangi
sayıya denk geldiğini bilmeden bu oranı uygulamışlardır.

Tarihteki önemli eserler incelendiğinde
altın orana uyulduğu görülmektedir. Piramitlerin, tabanının yüksekliğine oranı
1.618 sayısını vermektedir. Leonardo Da Vinci’nin meşhur Mona Lisa tablosunun
boyunun enine oranı 1.618 dır. Picasso’nun birçok tablosunda da bu oran
bulunmaktadır.  Mimar Sinan’ın yapmış
olduğu Süleymaniye ve Selimiye camilerinin minarelerinde de bu oran
görülmektedir.

Avrupa Kaynaklarında “Altın Oran”ın adı “İlahi Oran”dır.

“Altın oran”ı anlatan Avrupa ülkelerindeki
yazılı kaynakların pek çoğunda “altın oran” kavramının yanında parantez içinde “İlahi oran” ifadesi kullanılmaktadır.
Bu durumu, ilme verilen gerçek değer açısından son derece önemli ve güzel bir
gelişme olarak görmek gerekir.