"Altın Oran"ı Gören İnsan, "Altın Kulluk" Yapmalıdır - GÜMÜŞHANE'DEN HABER - Yerel Haber SitesiGÜMÜŞHANE'DEN HABER – Yerel Haber Sitesi

21 Kasım 2024 / Kuruluş: 15 ŞUBAT 2012

“Altın Oran”ı Gören İnsan, “Altın Kulluk” Yapmalıdır

Giriş Tarihi: 01 Haziran 2023 - 21:00

Son Güncelleme: 01 Haziran 2023 - 21:32

ARAŞTIRMA: HASAN PİR

Kâinatta, mikro âlemden makro âleme kadar yaratılmış tüm varlıkların vücutlarında gözle görülür bir ölçü ve bir uyum bulunmaktadır. İnsan gözünün ve aklının görmekte zorlanmadığı bu mükemmellik, bilimlerin ifadesiyle bir “altın oran” özelliğini taşımaktadır.

“ALTIN ORAN” NEDİR?

Altın oran, bir matematik terimidir ve matematiğin en popüler sayılarından biridir.

Altın oran, diğer adıyla PHI sayısı 1.618 dır.

Bu sayının popüler olmasının sebebi, hayatın hemen hemen her yerinde bulunuyor olmasıdır.

“Altın oran” sayısı, Fibonacci (1170 – 1250) isimli İtalyan matematikçi tarafından keşfedilmiştir.

Matematikte “Fibonacci sayıları” olarak da adlandırılan bir dizi sayıyı keşfeden Fibonacci, bu dizinin sayılarından da “altın oran” sayısı olarak adlandırılan 1.618 sayısını keşfetmiştir.

YARATILIŞTA “ALTIN ORAN”

1.618 sayısı;  kâinatta yaratılmış olan bitki, hayvan, insan başta olmak üzere hemen hemen her varlığın vücudunun çeşitli bölgeleri arasındaki uyum oranının da sayısal değeridir. Bu değere ilim adamları “altın oran sayısı” adını vermişlerdir.

İtalyan matematikçi, altın oran sayısını, sayı dizileriyle keşfetmeyi başarmış ve adeta varlıklardaki “altın oran” sırrını tespit etmiştir.

Yapılan araştırmalar sonunda, yaratılmış bütün varlıkların vücutlarında, bütünle parçalar arasında, bu “altın oran” sayısının yani 1.618 sayısının bulunduğu görülmektedir.

İnsan vücudunda ( parmak ucu-dirsek arası, el bileği-dirsek arası ); ( omuz hizasından başucu, kafa boyu); (göbek-başucu arası, omuz hizasından başucu ), -istisnalar hariç tutulursa- bütünün parçaya bölümünde yaklaşık olarak hep altın oran sayısı, yani 1.618 sonucu çıkmaktadır.

İnsan yüzünde de birden çok altın oran vardır. Yüzün boyu, yüzün genişliği, dudak- kaşların birleşim yeri arası, burun boyu, yüzün boyu, çene ucu-kaşların birleşim yeri arası, ağız boyu, burun genişliği, göz bebekleri arası, kaşlar arası.. v.b…

FİBONACCİ’NİN KEŞFİNDEN ÖNCE “ALTIN ORAN” ZATEN VARDI

Matematikçi Fibonacci, bir kâşif olarak 1.618 sayısını yani “altın oran” sayısını 1200’lü yıllarda keşfediyor.  Hâlbuki kâinatın yaratıldığı ilk andan itibaren, bütün varlıklarda bu oranın uygulanıyor olması, Allah’ın kusursuz yaratılışını gözler önüne sermektedir.

Birbiriyle ilgisi olmayan, biri ağaç, biri taş, biri insan, biri deniz yaratığı, birisi bir başka canlı veya cansız varlıklarda, yaklaşık olarak hep aynı oran, 1.6 oranı bulunuyorsa, hemen aklımıza, bütün bunları yaratan, yapan Allah’ın kudreti, birliği, ilmi gelecektir. Yaratıcı mükemmel olunca, O’nun yarattığı eserler de elbette ki mükemmel olacaktır.

Şanı yüce Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’inde, Talak Suresi 3. Ayette; “Allah, her şey için bir ölçü kılmıştır.” buyurmaktadır.

Bütün varlıklara, özellikle de canlılara planlı ve hikmetli bir kalıptan çıkmış gibi ölçülü bir vücudun verilmesi “altın oranlı” bir yaratılışın en güzel ispatıdır. Bu bağlamda, her şeye en kısa yoldan, en güzel bir surette, en hafif bir tarzda, kullanımca en kolay bir şekilde, en israfsız bir vücut vermek, suret giydirmek, ancak her şeyin yaratıcısına, kudreti sonsuz olan Yüce Allah’a has bir özelliktir.

RUH-BEDEN UYUMUNDAKİ “ALTIN ORAN – ALTIN UYUM”

Canlıların fiziki vücutlarında görünen “altın oran”ın daha da mükemmeli, aslında beden – ruh uyumunda görülmektedir. Yani altın uyum…

Bir aslanın ruhuna tavuk vücudu giydirilseydi ne olurdu? Altın oran olur muydu? O zaman zavallı aslan ne yapacaktı? Parçalayacak ama dişi yok, tırmalayacak ama pençesi yok…

Bir tavuk ruhuna da aslan elbisesi giydirilseydi, o zaman da o tavuğa hayat zehir olurdu. Her şeyden korkan bir ruh, ama kullanılamayan koskoca bir yele, dişler ve pençeler…

Bu bağlamda; Allah’ın, her canlıya, o canlının ruhuna uygun bir vücut elbisesi giydirmesi ise, yaratılışın her noktasında görülen bir diğer “altın oran ve altın uyum” gerçeğidir.

Aslında, yaratılış sisteminin hiçbir yerinde, “altın oran” uyumuna ters düşecek bir karışıklığı, bir tesadüfü görmek mümkün değildir. Her şey bilinerek, hesaplanarak yapılmış, yaratılmıştır.

Allah (c.c.), Kur’an-ı Kerim’in Mülk Suresi 3. ve 4. Ayetlerinde şöyle buyurmaktadır:  “O, yedi göğü tabaka tabaka yaratandır. Rahmân’ın yaratışında hiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bakışların (aradığı çatlak ve düzensizliği bulamayıp) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.”

ALTIN ORAN’DAN ALTIN KULLUĞA GEÇİŞ OLMALI

Yüce Allah’ın bütün kâinatta “altın oran” dahil, mükemmel yaratılış eserlerini gören insan gözü ve insan aklı, Allah’a kullukta şuurlu bir adım atmış demektir. Bu şuurun ilk basamağı da ibadetler olmalıdır. İbadetlerine başlayan bir kul ise “Altın Kulluğu” bulmuş demektir.

 

image_print

HABERLER