Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Sosyal Medya

Arılar: Esrarengiz Varlıklar

Prof.Dr. Ömer Akbulut Cemreler en son toprağa da düştü. Yamaçlara,

Prof.Dr. Ömer Akbulut

Cemreler en son toprağa da düştü. Yamaçlara, çayırlara yeşil fistan giydirildi. Ağaçlar turuncu-beyaz gelinlikler ile süslendi. Karıncalar yuvalarının önünde kümelenirken, kelebekler uçuştu. Zamanın çarkı çevrilirken, arılar çoktan sezonu açtı, çiçeklere koşuştu.

Arılar çalışkanlığı temsil eden esrarengiz canlılar. Çalışkanlığın yanında, fedakarlığın ve sırların (yeni ifade ile gizemin) yegâne temsilcileri. Hiyerarşik bir düzen içinde sosyal hayat süren karıncalardan sonra belki de dünyanın en kalabalık bireye sahip ailesi.

Biraz teknik bilgi verelim: Arı kelimesi kullanıldığında “bal arısı” (bilim dilinde Apis Mellifera) anlaşılır. Arılar hayvanlar aleminde en çok türe sahip böcekler (insekta) sınıfının bir türü. Bal arısı bu türlerden biri olup çok sayıda ırkı mevcuttur. Bal arılarının evcilleştirilen en eski canlı türü olduğu kabul edilir. Neolitik çağda (cilalı taş devri) evcilleştirildiği tahmin edilmektedir. Söz buraya gelmişken bu böcekleri de biraz tanıyalım: Bugün bilinen böcek türü sayısı milyondan fazladır ve her yıl yeni böcek türleri keşfedilmektedir. Dünyadaki böcek türü sayısının 2 ila 30 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir. Mevcut bilgilere göre dünyadaki hayvanların yüzde doksanını böcekler oluşturmaktadır.

İşte bal arıları bu böcek türleri içinde sadece biri ama, başta ifade ettiğimiz gibi esrarengiz bir canlı. Zira   İlahi kelam Kur’an’da adına sure olan beş hayvandan biri.

Arı ailesini biraz tanımak gerekirse; bir arı ailesinde (kovan= koloni) 10 bin ile 30 bin arasında arı mevcuttur. Bu ailenin bir ana arısı (kraliçe) ve 500 ile 1000 arasında erkek arısı vardır. Diğer üyelerin hepsi işçi arıdır. Ana arı ile işçi arıların genetik yapısı aynıdır. Yeri gelmişken ifade edelim. Karınca aileleri daha kalabalıktır. Mesela bir karınca türü olan “Büyük Çöl Karınca” kolonisinde bir ana kraliçe diğerleri işçi olmak üzere 20 milyon karınca bulunabilmektedir.  

Çok fazla teorik malumata girmeden arıların üreme ve çoğalmasını ve kovandaki rollerini hatırlayalım. Ana arı yumurtlama yeteneğindedir. İşçi ve erkek arılar ana arının yumurtalarından gelişirler. Ana arı ömründe kovan dışında 10 -20 erkek arı ile izdivaç ederek milyonlarca yumurta yapma yeteneğine kavuşur. İlginç bir durun çiftleşme yapan erkek arılar hayatlarını kaybeder.

Kovan içinde petek gözlerine bırakılan yumurtalar larva, pupa dönemlerinden geçerek erginleşirler. Yumurtadan çıkan larvalar işçi arılar tarafından arı sütü adı verilen bir gıda ile beslenir. İşçi arılar ve erkek arılar arı sütü ile üç gün beslenir. İşçi arılar petek gözlerinden 21 günde, erkek arılar 24 günde erginleşerek çıkar. İşçi arı larvaları petek gözlerinde arı sütü ile beslenmeleri 6 gün devem ederse bu larvalar ana arı olarak gelişir. Ana arı üç günü yumurta 6 günü larva ve 7 günü pupa olmak üzere 16 günde petek gözünden çıkar ve 8-10 gün sonra cinsi olgunluğa ulaşır.

Arı sütü, 5-15 günlük işçi arıların salgıladıkları bir maddedir. Bu gıdanın bildiğimiz sütle bir alakası yoktur. Türkçede ve başka birkaç dilde bu gıda süt olarak adlandırılır. Gerçekte akıcı kıvamda, kremsi-beyaz bir jeldir. İşçi arılar nesillerini devam ettirecek sadece birkaç larvayı arı sütü ile besleyerek ana arı olarak geliştir.  Ne kadar hikmetli bir durum değil mi?

Arı sütü çok özel bir kimyasal yapıdadır. Hayati öneme sahip temel besin maddelerinin çoğunu içerir. Yani arı sütünde vitaminler, amino asitler, karbonhidratlar, lipidler ve minerallerin yanında, bağışıklık sistemini güçlendiren sindirimi düzenleyen, iştahı açan biyolojik aktif maddeler ve bir miktar da hâlâ tespit edilemeyen maddeler mevcuttur. 

Ya yeni arı ailesinin “oğul verme” hadisesi o da başka bir harika durum.

Petek gözünden çıkınca bu ana arı kendini besleyen genç arılarla kovanda kalır. Eski ana arı diğer işçi arılarla kovandan ayrılarak “arının oğul vermesi” olarak adlandırılan sosyo-biyolojik davranış gerçekleşir. Yeni ana arı çiftleşme uçuşuna çıkarak üreme kesesine milyonlarca erkek arı tohumunu depolar. Bu tohumlar ana arı yumurtaları ile döllendiğinde dişi (işçi) arı yumurtası oluşur. Döllenmeyen yumurtalardan ise erkek arılar gelişir. Ana arı yumurtaları petek gözlerine bırakır. İşçi arılar ise bu yumurtalardan çıkan larvaları besler.

Kovanda sosyal bir düzen vardır. Ana arı kovanın tek hâkimi, kraliçe ana arıdır. Erkek arıların tek görevi kraliçeyi döllemektir. İşçi arılar bir ordu gibi bölüklere ve takımlara ayrılmıştır. Bir bölük kovana su getirir. Bunlar saka arılardır. Büyük bir bölük kırda, bayırda, çiçekten çiçeğe gezerek kovana nektar ve polen taşır. Bir diğer bölüğe kovanı diğer arılardan ve yabancı her türlü canlıdan koruma, yani bekçilik görevi verilmiştir. Bir diğer bölük ise kovan içi ve petek gözlerinin temizliğinde görevlidir. Özel bir kuvvet mangası ana arının hem koruması hem özel aşçısıdır. Benzer durum karıncalarda da mevcuttur. Bu özelliklerinden dolayı Bediüzzaman arıları ve karıncaları “cumhuriyetçi” olarak nitelemiştir.

Peki arıların ömrü ne kadardır? Ana arının ortalama ömrü 4-6 yıldır. Ancak verimli ömrü 1-2 yıldır. İki yıldan sonra işçi arı olabilecek döllenmiş yumurta üretme özelliklerini kaybedebilir. Yani döllenmemiş yumurta üretirler. Kovanda erkek arıların çoğalması sonucu, arıcılık terminolojisi ile kovanın sönmesi gerçekleşebilir. Erkek arıların ömrü altı ay kadardır. İşçi arıların ömrü ise; mart ayında kuluçkadan çıkan işçi arılarda 35 gün ve haziranda çıkanlarda 28 gün, eylül-ekim aylarında çıkanlarda ise 304 gün kadardır. Bu sebeple mart–ağustos aylarında koloninin devamı ve bal üretimi için ana arı petek gözlerine devamlı yumurta bırakarak, işçi arı üretimine öncülük etmek durumundadır.

Arıların daha başka birçok ilginç özellikleri vardır.

Bir arı hayatı boyunca bir çay kaşığının onda biri kadar bal üretir. Arılar bir kilo bal üretmek için 4 milyon çiçekten nektar ve polen toplar. Arılar arasında çok özel bir iletişim sistemi vardır. Keşifçi arılar polen ve nektar kaynağının konumunu kovana mesafesini özel bir dansla diğer işçi arılara anlatır. Sokma özelliği sadece işçi arılarda özelliklede kovan güvenliğini sağlamadan sorumlu arılarda vardır. Başka bir cismi veya canlıyı sokan arının kendisi maalesef ölür.  Bal arıları saniyede 200-250 defa kanat çırpar. Arıların koku alma gücü çok kuvvetlidir.  Bal arısı 150’den fazla koku alıcısına sahiptir. Bu özellikleri ile hem çiçekleri hem aynı kolonideki kardeşlerini tanırlar. Ana arılar günde iki bin civarında nerde ise kendi ağırlıkları kadar yumurta yaparlar.

Bal arılarının bir çift bileşik (petek) göz ile üç adet basit gözü vardır. Basit gözler binlerce küçük üniteden oluşur. Petek göz ise ana arıda üç bin, işçi arıda dört bin basit gözün birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu tip göz, (petek göz) arıların önemli bir özelliği olup çok geniş bir açıda nerede ise 360 derece etrafı görme özelliğine sahiptirler.

Arılar 2-3 km yarıçaplı alanda polen nektar toplamakla birlikte 10 km’den fazla uzağa gidebilirler.

Arılarda normal mide ve bal midesi olmak üzere iki mide vardır. Arılar insanların yiyebileceği gıdayı (bal) üreten tek canlı türüdür. Tabiattaki tozlaşmanın %85’i bal arıları tarafından gerçekleştirilir. Bu tozlaşmanın değeri bal üretiminden 15-20 kat daha fazladır.

Arıların kıymetli ürünü bal ve bitkilerin tozlaşmasındaki önemli faaliyetlerini bir sonraki yazımızda ele almak üzere yazımızı Kur’an’ı Kerimde arı ile ilgili ayetin meali ile sonlandıralım.

“Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!’ Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki, onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır.” (Nahl, 16/68, 69)

Sağlıkla kalın. Muhabbetle.

*******

Kaynak: www.maarifinsesi.com

Kaynak link: https://www.maarifinsesi.com/arilar-esrarengiz-varliklar/