Aruz Kalıplarında Hikmet Pırıltıları (16)

Şair Ali Özdoğan ZANNETME Zannetme hayal, gözleri yummakla uyanmak Her zifr-i sabah rûhlara bin türlü ezâdır Fânîde, zebânîye dönen nâs’a dayanmak Ah sanki turâb cânlara bir tatlı sezâdır Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün GÖNLÜM Yine hülyâlara dalmış yine sevdâ mı arar Uslanıp durmadı gönlüm kılacak aşka karar Geçemez sevgili der, ah ile hicrânı sarar Uslanıp durmadı […]

Şair Ali Özdoğan

ZANNETME

Zannetme hayal, gözleri yummakla uyanmak

Her zifr-i sabah rûhlara bin türlü ezâdır

Fânîde, zebânîye dönen nâs’a dayanmak

Ah sanki turâb cânlara bir tatlı sezâdır

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

GÖNLÜM

Yine hülyâlara dalmış yine sevdâ mı arar

Uslanıp durmadı gönlüm kılacak aşka karar

Geçemez sevgili der, ah ile hicrânı sarar

Uslanıp durmadı gönlüm kılacak aşka karar

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

BİN ELEM

Peşinde bin elem nâm ü makamun

Şu üç günün için olmaya kâmun

Ne farkı var şikest ömr ile câmun

Şu fâniden medet ummaya kalkma

Mefâilün mefâîlü feûlün

YALANDIR

Aldanma yalan lezzet ü kâm devri yalandur

Yar dâhi yalan mâhi simâ cevri yalandur

Aşktan yana âşık oyalan gel oyalan dur

Yar dâhi yalan mâhi simâ cevri yalandur

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

ZÂLİM

Bakmaz mı acep kalb-i perîşânıma zâlim

Aşkıyla vurup kıydı benim cânıma zâlim

Gelmez ki şu feryâdıma efgânıma zâlim

Aşkıyla vurup kıydı benim cânıma zâlim

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

TEVHİD

Bir intizam içinde, cem kürre ve zerreler

Zannetme bir defâ o, bin üstü bin kerreler

Milyon yumurtasıyla şaşmaz ki bir tek balık

Haşhaş onunla sözlü Yâ Rabbi der sen hâlık

Yıldızların diliyle bak nutka gelmiş gece

Birlikte sen de söyle gel Hakk de bir tek hece

Şol kâinata baksa vallâhi şaşmaz akıl

Gör âşikar olan bu yahut gözünden bakıl

Mefûlü fâilâtü müstefilün fâilün

CUMA

Bugün cumâ hoş içtimâ haydi gönlüm gülümse sen

Gülümsesen âlem güler sende âlem gülümsesen

Bugün cumâ nurdan simâ can Kerîmden safâ uma

Verir ki hep eyler imâ kal huzûrunda dâimâ

Bugün cumâ hoş içtimâ haydi gönlüm gülümse sen

Gülümsesen âlem güler sende âlem gülümsesen

Mefâilün müstef’ilün fâilâtün mefâilün

MADEM

Madem zikirber nefer şu koskoca kâinat

Gel sen de zikret gönül şeyâtine bin inad

Hakk nûrudur parlayan beşerdeki istinâd

Gel sen de zikret gönül şeyâtine bin inad

Bak dinle yıldız ne der sanat içi saltanat

Gel sen de zikret gönül şeyâtine bin inad

Elhamdülillah diyor şu kuşlar açıp kanat

Gel sen de zikret gönül şeyâtine bin inad

Müstefilâtün mefâilün mütefâilün

FERAHNÂKEM

Dü çeşm giryan ü nem-nâkem

Sanırsın çâk ü sûz-nâk’em

Buy-i aşktan ıtır-nâkem

Ki Şems nûruyla revnâkem

Onun affıyla pir pâkem

Ferahnâkem ferahnâkem

Ferahnâkem ferahnâkem

Mefâîlün mefâîlün

USANMAM

Usanmam yâre-i âşktan benim derdim firaktır bil

Dü ceşmimden akar yaş can huzurundan ıraktır bil

Aman cânâ yakan canım sorarsan iftiraktır bil

Dü ceşmimden akar yaş can huzurundan ıraktır bil

Mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün

GEL SEVGİLİ

Sevdâya düşen kalbi perîşânıma yar ol

Gel sevgili gel dîde-i giryânıma yar ol

Cânân diyeyim gel ne olur cânıma yâr ol

Gel sevgili gel dîde-i giryânıma yar ol

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

GÜZEL GÜNLER

Mâzîde güzel günlerimiz, hâtıralarda

Ah sanki unuttum diye bir yâd ediverdim

Rûhumda şifâ bulmayacak çok yara var da

Yok saydı safâ istedi dîl şad ediverdim

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

BU AKŞAM

Bir başka emel rûhuma yar oldu bu akşam

Şol dîdelerin eşkine kâr oldu bu akşam

Şenlendi gönül sanki bahar oldu akşam

Şol dîdelerin eşkine kâr oldu bu akşam

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

AŞK

Döner nefs’çün beniâdem yalan dilindeki aşk

Hakîkî aşk nedür dersen Kenân ilindeki aşk

Mefâîlün mefâîlün mefâilün feilün

FE SÜBHANELLAH

Fe sübhanellah ne iştir yahu âdem ne cüret

Emânettir şol bedenden Hakk’a dâir iş üret

Niçün körsün hem sağırsın cehl-i mutlak bu, nedir

Kabirlerden çığlığın var duyma isyanda diret

Mefâîlün fâilün müstefilâtün feilün

GÖNÜL

Dökülen yaprağı gülzârı düşün sev a gönül

Yasla sînende firak hârı düşün sev a gönül

Geçiyor neşvesi ömrün unutulsan da yine

Yasla sinende firak hârı düşün sev a gönül

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

BÜLBÜL-İ ŞEYDA

Âğâzeni sal âleme ey bülbül-i şeydâ

Açmaz mı hayal eylediğin gül-i rüveydâ

Rûhunda konan nağme-i saz olmadı peyda

Açmaz mı hayal eylediğin gül-i rüveydâ

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

GEL

Beni derd-nâk ederek dîlde nihân olma da gel

Geçiyor neşvesi ömrün sararıp solma da gel

Son bahârım, ne olur gel, şu zaman dolmada gel

Geçiyor neşvesi ömrün sararıp solma da gel

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

NEDİR

Ben deyû kim kastedersün sende senden var nedür

Bak ödün kopmuş ölümden gitme âh-ü zâr nedür

Kalbi kim vermiş a nâdân yar nedür ağyar nedür

Bak ödün kopmuş ölümden gitme âh-ü zâr nedür

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

EY PERİ

Bir devâsız derd imiş rûhumda aşkın ey peri

Sundu göynüm almadın bûyin kuruttun gülleri

Ey dilârâ eyledin Mecnun misal bir serseri

Sundu göynüm almadın bûyin kuruttun gülleri

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

BÎVEFA

Bî vefâ gâfil olursan nîmetün bir zerreden

Ah veren kimdür deyûben gel teyakkuz eyle sen

Hem hazer kılmak gerektür velev bir tek kerreden

Tövbe vü ‘estağfirullah’ dilde sâkuz eyle sen

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

GELMEDİ

Geçmiş de gönül gençliğinin şen neşesinden

Sevdâ okunan lâne-i kalbin köşesinden

Bir tatlı huzur gelmedi an endişesinden

Sevdâ okunan lâne-i kalbin köşesinden

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

EYVAH DE GÖNÜL

Kış mevsimi gelmiş de acep kar mı yağarmış

Eyvah de gönül saçlarımın rengi agârmış

Tez geçti ömür bir minicik vakte sığarmış

Eyvah de gönül saçlarımın rengi ağarmış

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

CUMAMIZ HAYROLA

Şol nefs-i rezil, ruhtan uzak hem beri dursun

Vursun erişen kalpleri, Allah diye vursun

Ey şanlı cumâ sen bize nur üstüne nursun

Hamd eyleyelim Rabbimizin dâveti hoştur

Zikreyle gönül şol dili sen Hû ile coştur

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

SENİ

Dîl-i şeydâ derd-i aşk gör tarümâr eyler seni

Ağlatır her dem ciğer sûz ah bimâr eyler seni

Attı âteşler içinden kâr umar eyler seni

Ağlatır her dem ciğer sûz ah bimar eyler seni

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

İHLAS

Ne zâlimdür ne âlimdür ne âmildür kurtulan

Ki ihlas ül halâsat içre kâmildür kurtulan

Mefâîlün mefâîlün mefâîlün fâilün

AYRILIK ATEŞİ

Fânîde ne varsa hayâl ü meyal

Âhirde erişür sükût-u hayal

Aldanma değer mi merâkı bırak

Vallâhi yakar şu ateş-i firâk

Fâlün feilün feilün feilün

VERMEDİ

Vermedi bir dem safâ bî vefâymış bî vefâ

Derde düşürmüş yakar gülmedim hiç bir defa

Cevrini sevmek sanır aldanır ah aldanır

Kim dedi sevdâ tanır rûha eyler bin cefâ

Müfteilün fâilün fâilâtün fâilün

SEN…

Sevmedin hiç sen o hülyâlarla kandırdın beni

Hep hayaller tatlı rûyâlarla kandırdın beni

Ey güzel yar güldü ağyar bak utandırdın beni

Ah hayaller tatlı rûyâlarla kandırdın beni

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

CÂNÂ

Bir katre hüzün sundu o gün çeşm-i siyâhın

Cânâ ne olur bağrımı hûn eyledi âhın

Elbette gelir, leyli açar vakti sabâhın

Cânâ ne olur bağrımı hûn eyledi âhın

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

KADER TAKSİMİ

Taksim-i kaderden şu garip sîneme paysın

Mehtâblı gecem şen güneşim rûhuma Ay’sın

Saysın şu gönül neş’eli dem, günleri saysın

Mehtâblı gecem şen güneşim rûhuma Ay’sın

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

SANA

Gece suskun gece küskün gece dargın gibi ay

Sana mehtâbı çağırdım onu gelmiş gibi say

Durulan dalgaların üstüne yıldızları yay

Sana mehtâbı çağırdım onu gelmiş gibi say

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

O MÂH

Masmavi denizler gibi rûhumdaki izler

Sevmiş de o mâh söyleyemez hâlini gizler

Aşkıyla gönül lânesi hoş hep onu özler

Sevmiş de o mâh söyleyemez hâlini gizler

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

BÎVEFA

Ne gönülde iz kaldı ne yazdığım satırlar

Bi vefâ unutmuş ya haber verin hatırlar

Yetişir cefakârı sorunca anlatırlar

Bi vefâ unutmuş ya haber verin hatırlar

Mütefâilün müfteilün mefâilün fâ

GAZZE

Güyâ Müslümanız biz güyâ âlem-i İslam

Hayasız ve âmâyız nefisler şeyhülislam

Utanç duymayan ruhlar duyarsız kös suratlar

Değersiz şu fânî’çün değersiz tezviratlar

Feûlün mefâîlün feûlün Fâilâtün

SORULAR…

Cehl içinde cahilim nedir şu mâhiyetim

Bilmedim ki ben neyim niçün bekâ niyetim

Kim yarattı ten ölür içinde dipdiri ruh

Sorgusuz şu akla yuh utanmayan yüze tuh

Failün mefâilün mefâilün feilün

KELEBEKLER KÜSMEZ

Uslanmayacak sanki şu dîl sevmeyi bekler

Gülzara bakar gelse bahar açsa çiçekler

Aşk der de yanar hâr ile küsmez kelebekler

Gülzâra bakar gelse bahar açsa çiçekler

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

MEHABBET

Sevdâ okunan çeşm-i siyehlerdeki mânâ

Bak der ki mehabbet diye can geldi cihânâ

Elbette firak vuslata yol ağlama cânâ

Sen bil ki mehabbet diye can geldi cihânâ

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

HACILARA

Kurban olurum kalb ile zikrindeki aşka

Lebbeykini duymuş da gönül hâleti başka

Ah bil şu fakir şimdi senin coşkuna muhtaç

Tekbirlerinin açtığı ruh ufkuna ruh aç

Bekler de gönül hisse umar hisli duândan

Ah affolunur belki de şol gâfil ü nâdân

Mefâîlü mefâîlü mefâîlü feûlün

NEYİM VAR…

Bir dertli başım gözde yaşım gayrı neyim var

Firkatle yanar zikr’ile ağlar şu neyim var

Vuslat çağırır ah şu gönül gurbete düşmüş

Firkatle yanar zikr’ile ağlar şu neyim var

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

AŞK NEYE BENZER

Gülzâra uçan bülbüle sor aşk neye benzer

Ol âteşe düşmüş gibi pervâneye benzer

Ah bestenigar dertli sabâ der ney’e benzer

Âteşlere düşmüş gibi pervâneye benzer

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

KÖR MÜSÜN, SAĞIR MISIN?

Yed-i kudretinde dâim cevelân-ı kâinat

Bir nazârı çok mu gördün nice îtiraz, inat

Mevsimiyle yer içersin sana bunca mucizât

Kör müsün sağır mısın hey, neye baksa göz sanat

Failâtü fâilâtün mütefâilün feúl

SANMA GERÇEKTİR

Geçti ammâ bir ciğer-suz hatırâ senden kalan

Aşk denen şey sanma gerçek sanma gerçektir yalan

Bir rüyadır bil ki cânâ rûha âteşler salan

Aşk denen şey sanma gerçek sanma gerçektir yalan

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

GÖNÜL

Gelecekmiş diye ümmîdini bağlar şu gönül

Nice hasret ile ağlar nice çâğlar şu gönül

Bir haber der; ‘Çekemez derdimi dağlar.’ şu gönül

Nice hasret ile ağlar nice çâğlar şu gönül

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

BENİ

Şen nazârım, şanlı mâzim berhudar eyler beni

Ta derûnumdan çağırsın ol kudüm neyler beni

Her nefesten hoş nevâ hüzzam sabâ söyler beni

Ta derûnumdan çağırsın ol kudüm neyler beni

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

ŞİVEGER

Bir şiirsin şîveger ey; kalmayan dilden ırak

Gel bırak cânâ şu boynum bükmesin şol iftirak

Yetti artık yetti gör dîl sûzinak eyler firak

Gel bırak cânâ şu boynum bükmesin şol iftirak

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

GÖNÜL

Bâb-ı vuslat hasretin nârında âyan gör gönül

Yar deyú inlerse âşık şâd’a şâyan gör gönül

Ah meğer nîmet imiş şol çeşm-i giryân gör gönül

Yar deyú inlerse âşık şâd’a şâyan gör gönül

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

YARELER

Yâreler hep yâr elinden sanma ağyâr yâreler

Firkatin görmez mi âşık kahreder mehpâreler

Meyl-i vuslat bin seraptır ah tükenmiş çareler

Firkatin görmez mi âşık kahreder mehpâreler

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

BÎNEVAYIM

Bî nevâyım derd-i aşktan ey cefâkâr bî nevâ

Gel şifâyab eyle n’olur vuslatındandır devâ

Bir defâ olsun benîm’çün bir tebessüm gör revâ

Gel şifâyab eyle n’olur vuslatındandır devâ

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

SEVMENİN ÖMRÜ

Akşamla sular rûha sükûnetle akarken

Mehtap ve deniz aşka düşüp nazla bakarken

Sev sen de gönül bil ki ömür sevmeye erken

Sevmezsen eğer say ki biter sevmeli derken

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

GONCA-İ RÂNÂ

Gül mevsimi hiç açmadı ol gonca-i rânâ

Hiç bûy-i vefâ saçmadı ol gonca-i rânâ

Ah bezm-i cefa şekli yazık sundu cihânâ

Bir fasl-ı bahar kaçmadı ol gonca-i rânâ

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

NEDİR?

Bana sevdâları anlat o güzeller güzeli

Kimi Leylâ diye yanmış ya Kerem Aslı nedir

Oku aşktan yana çınlar o musammat gazeli

De Züleyhâ vü Yusuftan açılan faslı nedir

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

SEVDALI GÖNÜLER

Yine sevdâlı gönüller yine bir ah sesi var

Yine derd içre hicazkâre girizgah sesi var

Yine Mecnun yine feryâd yine eyvâh sesi var

Yine derd içre hicazkâre girizgah sesi var

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

CÂNÂ

Hasretim cânâ bıraktın şimdi ağyâr elidir

İnlerim derd içre göynüm ah eder yârelidir

Nîmetimdir ye’si sevdâ amma derler delidir

İnlerim derd içre göynüm ah eder yârelidir

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün feilün

SARIK – SÂRIK

Tevâzu kuşanmadan başlara konmaz sarık

Çabuk beri gel rezil Hak malı çalmış sârık

Mefâaletün mefâîlü mefâîlü fâ

SIR

Seni gül goncasında gizledim yıllar yılı

O görünmez hayâli izledim yıllar yılı

Açamam sır o hâli sorma n’olur sen bana

Ben o mehtap leyâli özledim yıllar yılı

Feilâtün mefâilün mefâîlün feúl

CİĞER PARELENİR

Harâb oldu dîl-i şeydâ nicedir yârelenir

Serâbıyla kaldı inler şu ciğer parelenir

Şifâ buldu derd-i aşktan yanarak çarelenir

Serâbıyla kaldı inler şu ciğer parelenir

Mefâîlü fâilün/müfteilâtün feilün

YETER

Nideyim bahtıma küsmek bana dertden de beter

Yetişir dîdelerimden nice yaş aktı yeter

Yâreler yar eli ey dîl kırılıp olma heder

Yetişir dîdelerimden nice yaş aktı yeter

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

FİRKAT

Akşam yine neş’eyle gelip gamla biterken

Ey sevgili firkat de nedir böylesi erken

Ah sevdi gönül şâd olacakmış gibi derken

Ey sevgili firkat de nedir böylesi erken

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

YÜKÜMÜZ AĞIR

Yükümüz ağır kardeş koskoca mâzi

Onurunla koş el tut ol mütevâzi

Nicedir umut sensin sende o kan var

Bize kimse olmaz yar hepsi marâzi

Feilun feûlün/mefûlü feûlûn

GÖNÜL KIRMA

Sevâbıyla günâhıyla şu fâniden geçerken

Kırılsan da gönül kırma zerâfetinle hoşgör

Uzan kalbi perîşâna tutup adam seçerken

Niyetlerle değer ver de nezâfetinle hoşgör

Mefâîlü mefâîlü mefâilün feûlün

YETMEZ Mİ?

Ne gönülde sevda var ne gözümde yaş kaldı

Avucumda bin bir dert şu cefâlı baş kaldı

Kaderim derim cânâ çabucak geçer heyhât

Ki ümîdi Rabbâni bana arkadaş kaldı

Ebedî içün ümmîd bana arkadaş kaldı

Mütefâilün fâlün mütefâilün fâlün

BENDEN DEĞİL

Benden değil meğer nefs-i emmârem

Ah bilmedim sınanmam içün konmuş

Terk eyleyip dualar imiş çarem

Lezzet arar hesapsız akıl donmuş

Müstefilün mefâîlü mefulün

SÛZİDÎLİM

Yetişir ah ü figân neş’ede derd-nâk olamam

Sûzidîlim yine sûz-nâk-ı ferahnak olamam

Solacak mevsime rúhum ile revnak olamam

Sûzidîlim yine sûz-nak-ı ferahnak olamam

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

KİMDİR?

Nâr içinden yakacakmış gibi eyyâm-ı buhur

Niye sormaz ki şu âdem nereden etti zuhur

Nam takar der ne ‘sıcak’ ah unutur mâhiyeti

İnsanın serveri kimdür bize söyler niyeti

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

SORARIM

Bırakıp böyle perîşan giderim sanma sakın

Sorarım gönlüne kim var şu gönülden de yakın

Nicedir der dururum ah ye’s-i sevdâma bakın

Sorarım gönlüne kim var şu gönülden de yakın

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

AŞK YALANDIR

Bir hazandır her baharın hâtırasından kalan

Aşk yalandır sevme cânâ aşk yalandır aşk yalan

Nerde Leyla nerde Mecnûn âşıkân hep aldanan

Aşk yalandır sevme cânâ aşk yalandır aşk yalan

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

ÇEKTİĞİM

Zannederler derd-i aşktır yandığım mânâ benim

Bî vefâdan kimse bilmez çektiğim cânâ benim

Taştı göynüm açtı derdin döktü ummânâ benim

Bî vefâdan kimse bilmez çektiğim cânâ benim

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

EY VEFASIZ

Pek gücendim hâl-i Mecnundan beter ettin beni

Ey vefasız şîveger sen derbeder ettin beni

Söyle Leylâdan mı öğrendin heder ettin beni

Ey vefasız şîveger sen derbeder ettin beni

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

EY CEFAKAR

Muntazîrım intizârından zulüm olmaz bana

Ah hezârın gül nazârından zulüm olmaz bana

Ey cefâkar bil azârından zulüm olmaz bana

Ah hezârın gül nazârından zulüm olmaz bana

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

GÖNÜL

Bî ümîdim bî vefâdan almamış bir kâm gönül

İncitip inletti rûhum ah şikest bir cam gönül

Bilmiyor cân içredür candan da cânân kendini

Cevredenden neş’e ummuş dertli bir hüzzam gönül

Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün

MEVLAYI BULMAK

Kor oldu ciğer suz bana lâyık mı ki derdin

Sevdâ ne demek bilmeyene kalbini verdin

Geçmez ki sözün kendi özün kavruladursun

Ah belki de leylâ diye Mevlâ’yı bulursun

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

AKMA YAŞIM

Dur akma yaşım dertli başım yaslanıversın

Aldandı gönül haline her dem yanıversin

Ağyare dönen cânını candan sanıversin

Aldandı gönül haline her dem yanıversin

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

SORAMAM BEN

Soramam ben niye düştün ki benim bahtıma sen

Nımetimsin O Kerim’den şu gönül tahtıma sen

Çözemem sırrını aşkın deme cânâ gücenir

Sevdirendir çağıran kalbime pay-tahtıma sen

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

ŞU HAYAT

Ne gönül şad olacak ne de vuslat demi var

Ne rüyâdır şu hayat, ne o yar perçemi var

Gidiyor yolcu ömür nice sessiz gemi var

Ne rüyadır şu hayat, ne o yar perçemi var

Feilün müfteilün feilün müfteilün

CÂNÂ

Arasın ah şu gönül aşkını dâim arasın

Beni sev sen ki derûnumda kanar bir yarasın

Yetişir gel bana cânâ bana yârem sarasın

Beni sev sen ki derûnumda kanar bir yarasın

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

GÖRÜNÜR

Açılır perde-i hasret bana nûrun görünür

Yine sevdâ-yı muhabbet ve sürûrun görünür

Bitecekmiş gibi gurbette huzûrun görünür

Yine sevdâ-yı muhabbet ve sürûrun görünür

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

HATIRALAR

Günâgûn hâtırâlar her anımda sen diyor

Gönülden çıkmadın hiç hep yanımda sen diyor

Derûnum kalb ü ruhum sen canımda sen diyor

Gönülden çıkmadın hiç hep yanımda sen diyor

Mefâîlün mefâîlün mefâilün feúl

DOST

Ne bahar var ne o gülzâr bana yar

Beli dost gel beli yar gel beni sar

Nice ağyâr eli ah yâr bana bâr

Beli dost gel beli yar gel beni sar

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

DİKKAT…

Ne ki dünyâ senin olsun ne çıkar

Onu fânî bilip bağlanma yeter

Niceler aldanır ukbâyı yıkar

Yaşatandan uzak olmak’sa beter

Feilâtün mefâilün feilün

HAYAT

Ne derim gözde yaşım ne de neş’eymiş hayat

Ne derim dertli başım ne garip şeymiş hayat

Ne seven sevdi yazık şaşarım neymiş hayat

Yaşarım hep yaşarım ne garip şeymiş hayat

Feilâtün feilün feilâtün fâilün

BİLSEN

Bilsen ne olur ah beni sen ayn-ı riyâdır

Hakkın malı hep bende ne var kendime âit

Zannın ile aldanma hayat say ki rüyâdır

Vallâhi biter vakt ü zeman sanma müsait

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feúlün

GÖNLÜM

Gönlüm nicedir aşk ile gülzâra mı düştün

Bilmez gibi hûn eyleyecek hâra mı düştün

Cevriyle yakar mâh‐ı füsunkâra mı düştün

Bilmez gibi hûn eyleyecek hâra mı düştün

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

EY GÜLİTER

Ah dert de geçer ey güliter dehr ü zaman bu

Hakk hikmeti iz’ân ederek sırrına bak sen

Her bir seferin devrine has mis-i liman bu

Neş’eyle hebâ eyle diyen nefsini yak sen

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

EY SEVGİLİ

Göstermedi mehtâbı hüzün küstü denizden

Ey sevgili gam sundu yüzün Ay’daki izden

Bir içli sabâ nağmesi var perde-i tizden

Ey sevgili gam sundu yüzün Ay’daki izden

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

YÂRE-İ FİRKAT

Ne derin söyleyemem yâre-i firkat ne derin

Bu ne sevdâ bu ne hasret şu derûnumda yerin

Beklerim cilvesisin sen kaderin ah kaderin

Bu ne sevdâ bu ne hasret şu derûnumda yerin

Feilâtün feilâtün feilâtün feilün

GAM ÇEKME

Gam çekme gönül yok sayarak bâb-ı ümîdi

Bülbül bile bak gonca-i rânâsını bekler

Ben neş’ede gördüm nice erbâb-ı ümîdi

Ânınla coşar hoş kelebek cümle çiçekler

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

CEVRİN YETİŞİR

Cevrin yetişir ben ne zaman şad oluversem

Cânâ ne olur aşk ile âbâd oluversem

Ağyar sevinir ah nice berbâd oluversem

Cânâ ne olur aşk ile âbâd oluversem

Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

Exit mobile version