Şair Ali Özdoğan
EY DERTLİ GÖNÜL
Yetmezdi safâ şimdi cefâkâre mi düştün
Âteş mi desem kor mu desem nâre mi düştün
Ey dertli gönül sen o sitemkâre mi düştün
Âteş mi desem kor mu desem nâre mi düştün
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
EY RABBİM
Hikmet bilmeden alma uçmasın şu can kuşu
İkrâm et günahkâra zikr ü fikr içün huşû
İz’ansız geçen ömrü zâyi etmişim yazık
Ey Rabbim neyim var ki ahretim içün azık
Mefûlün mefâîlü fâilün mefâilün
KIŞ GELDİ
Gönlüm nicedir kesti de ümmîdini yazdan
Kış geldi görüp saçlarımın rengi beyazdan
Lezzet alamam rûhuma yar çaldığı sazdan
Kış geldi görüp saçlarımın rengi beyazdan
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
VAR
Esîr-i nefs olan var fâniye aldanan var
Beden içinde gâib rûhunu yok sanan var
Hâyâl-i yâre meftun ânı sevip ıraktan
Firâk ü iftiraktan derde düşüp yanan var
Mefâilün feûlün müfteilün feûlün
ALLAH DE
Şol cân ü nefes nerden, ânı bul da geç serden
Ey şâki nedür perden, kaldurup da Allah de..
İz’ana ne hâcet var, aşikâr ne âşikâr
Vallâhi kabir dapdar bir durup da Allah de..
Mefûlü mefâîlün fâilün mefâîlün
LEYLA
Kıskandı duyup sanki benim aşkımı senden
Mecnûna sitem eyledi hiç durmadı Leylâ
Sevdâda gönül geçmeli ah geçmeli tenden
Rûhun dedi kalbin gibi aşk vurmadı Leyla
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
ALDANMAK
Ben ben deyûben yandı, âdem nefse aldandı
Şol cânı bâkî sandı, âmâ fâni zâlimdür
Ahvâli şeytan andı şeytan dâhi kıskandı
Kim görse der insandı zanneyler ki âlimdür
Müstefilâtün fâilün Müstefilâtün fâ
HAYATIN MEALİ
Bilmedüm kulluğun makâmı âlî
Faydasuz işlerüm sanup teâli
Sormadum hiç nedür hayat meâli
Zâyedüp harcadım şu ömrü ben de
Rûha zulmeyledüm kalup bedende
Fâilâtün mefâilün feûlün
ELEM
Gönül çağlardı sevdâdan firâkın nâle elem
Elem gülzar hezâr bî-zar füsunkâr lâle elem
Bilinmez sır mıdır cânâ o son merhâle elem
Elem gülzar hezâr bî-zar füsunkâr lâle elem
Mefâilün mefâîlün mefâîlün feilün
ÜMÎD
Batacak gün gibi ömrüm bana yâr ol ne olur
Ne çabuk geldi kışım tâze bahâr ol ne olur
Şu leyâlimde nehâr rûhuma kâr ol ne olur
Ne çabuk geldi kışım tâze bahâr ol ne olur
Feilâtün feilâtün feilâtün feilün
GÜZEL YAZ
Dönüyor rengi günün gel, yine mehtapla boğaz
Ediyormuş gibi naz böyle güzel yaz olamaz
Şu gönül aşk ile İstanbul’a doymaz doyamaz
Çıkalım seyre biraz böyle güzel yaz olamaz
Feilâtün feilâtün feilâtün feilün
ZALİME SUSMAK!
Haydi, mazlum seni bekler, sana ümmîd yola çık
Sana kısmet bu zafer hey, o kapanmaz yol açık
Nicedir zâlime susmak bize dertten de beter
Haydi şahlan yetişir kâfire ismin de yeter
Feilâtün feilâtün feilâtün feilün
ALLAH DE
Bir tatlı huzur rûha gelip cennete âit
Sormaz mı acep yok mu ebed zor mu şerâit
Bir fâni içün bunca emel bunca gam olsun
Dolsun da ömür, sonra o güller gibi solsun
Gör burda ne var her biri şol cennete dâvet
Allah de gönül, nefsine hem eyle adâvet
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
GÖNLÜM
Aldansa da aşktan yana hiç durmadı gönlüm
Ah sanma şu kalbim gibi hiç vurmadı gönlüm
Ümmîd-i serâbıyla hayal kurmadı gönlüm
Ah sanma şu kalbim gibi hiç vurmadı gönlüm
Mefûlü Mefâîlü mefâîlü feûlün
AŞK
Yetmez mi vefâ zevk ü safâ zannediyorsun
Aşk cevr ü cefâ cevr ü cefâ sen ne diyorsun
Binlerce defâ sanma şifâ derd ediyorsun
Aşk cevr ü cefâ cevr ü cefâ sen ne diyorsun
Mefûlü Mefâîlü mefâîlü feûlün
ALLAH’A YAKIN OL
Fânidür gün geçer zâhir velev üç beş ya da ondur
Ölmemek yok ölüm âhir sanırsın tek bana sondur
Hû deyûben ateşten kaç yakın ol Rabb-i Rahîme
Fikr ü zikrün idüb tâhir ebed tâcın başa kondur
Fâilâtün feûlün fâilâtün Müfteilâtün
RUHUM KOŞUYOR
Neş’eyle gelen şarkıyı duydukça denizden
Rûhum koşuyor dalgaların koştuğu izden
Aşktan da temiz nağme-i tiz nağme-i tizden
Rûhum koşuyor dalgaların koştuğu izden
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
OLUVERDİ
Hoş dalgaların rûhuma dem-saz oluverdi
Bir tatlı hicaz nağme-i saz, saz oluverdi
Şen Marmara ah sanki bu yaz naz oluverdi
Bir tatlı hicaz nağme-i saz, saz oluverdi
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
GÜZ GÜLLERİ
Ah tatlı emellerlerle elem el ele vermiş
Güz gülleri hep sanki hazan mevsimi ermiş
Mehtab arayan damlaya gök hüznünü sermiş
Güz gülleri hep sanki hazan mevsimi ermiş
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün
DÜYEK ARUZ..
Sever misin sen de söyle cânâ başımda taçsın
Duâdayım ah şu derde derman olan ilaçsın
Gönül görüp koştu aşka, ümmîdi izdivaçsın
Duâdayım, ah şu derde derman olan ilaçsın
Mefâilün fâilâtü müstefilün feûlün
SÖYLE
Sen unuttun ey vefâsız derd-i gaflet az mıdır
Kar beyaz olmuş ya saçlar kışta ömrün, yaz mıdır
Emr-i Hakk’çün hizmetinden zerre şaşmaz kâinat
Söyle gâfil söyle şol hâl ü melâlin naz mıdır
Fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
FİHRİSTE
Şevk saçar Hû Hû deyûben neşvesi
Zikre durmuş dalların dâvet sesi
Kalksa no’lur gaflet-i çeşm perdesi
Görse âdem kâinat fihristesi
Ah şu âdem kâinat fihristesi
Fâilâtün fâilâtün fâilün
NÜBÜVVET GÜNEŞİ
Zâyolan ömrüme doğsun da nübüvvet güneşi
Nûra vuslat ile sönsün nice firkat ateşi
Yetişir rûhuma dertmiş şu nefis keşmekeşi
Nûra vuslat ile sönsün nice firkat ateşi
Feilâtün feilâtün feilâtün feilün
SEVDAZEDEYİM
Gül yaprağısın rûhuma bûyinle şifâ sun
Yoksun kalırım gitme firâkın ile yoksun
Sevdâzedeyim sanki benim kalbime oksun
Yoksun kalırım gitme figânın ile yoksun
Mefûlü mefâîlü mefâîlü feûlün

