Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 30 Aralık 2019 Pazartesi günü Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Bilim Ödülleri Töreni’nde katılımcılara hitap etti.
Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine özellikle teşrifleriniz için her birinize şahsım, milletim adına teşekkürlerimi sunuyorum.” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin bilimsel araştırmalar alanında öncü kurumları olan TÜBİTAK ve TÜBA’nın 2019 yılı ödüllerini takdim edecekleri bilim insanlarını kutlayarak başarılarının devamını dileyen Erdoğan, “Bilim insanlarımızın en büyük mirasları geride bıraktıkları çalışmalar, araştırmalarının topluma sağladığı fayda ve yetiştirdikleri öğrencilerdir. Türkiye işte bu tür başarılarla 2023 hedeflerine doğru emin adımlarla ilerleyecektir. Daha önemlisi bu gayretler yeni nesillere emanet edeceğimiz 2053 ve 2071 vizyonlarımızın da temelini oluşturacaktır. Bilim insanlarının teşvik edilmesini, yaptıkları akademik çalışmaların geniş kitleler tarafından duyulmasını ve gençler için rol model olmalarını da sağlayacaktır.” diye konuştu.
Bilim insanlarına verilecek ödüllerin bu yöndeki gayretlerin bir takdiri ve yürütülen çalışmaların başarıyla sonuçlanması temennisinin aynı zamanda bir teyidi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Geçen yıl kaybettiğimiz Profesör Doktor Fuat Sezgin’in anısına oluşturduğumuz ödül vasıtasıyla bu değerli hocamızı bir kez daha yad etme fırsatı bulduk. Fuat Sezgin hocamızın İslam bilim ve teknoloji tarihine yaptığı muazzam katkıların gelecek nesillere de ilham vereceğine inanıyorum. Kendisini bir kez daha rahmet, minnet ve şükran duygularıyla anıyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl 57 bilim insanının TÜBİTAK ve TÜBA tarafından ödüle layık görüldüğünü, TÜBİTAK’ın 3 farklı kategoride toplam 16 ödül belirlediğini, TÜBA’nın ise 4 farklı alanda 41 ödül vermeyi kararlaştırdığını söyledi.
TÜBA Uluslararası Akademi Ödüllerini Kanada ve Amerika’dan iki bilim insanının kazandığını ve “TÜBA Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülleri”ni bu yıl 20 farklı üniversiteden 28 kişiye takdim edeceklerini belirten Erdoğan, bu sene merhum Fuat Sezgin adına 5 ödülün sahibini bulacağını, ayrıca 6 eserin de TÜBA Bilimsel Telif Eser Ödülü’nü alacağını aktardı.
Ödül alan tüm akademisyenlerin çok çarpıcı çalışmaları olduğunu gördüklerine işaret eden Erdoğan, “Örneğin bir bilim insanımız çevreye zarar veren atıkların hidrojen üretiminde kullanılmasını sağladı. Bu buluşla karbondioksit salınımından faydalı ürünler elde etmek mümkün hale gelmiştir. Kimya alanında makromoleküllerin yüksek çözünürlükle hesaplanması ve simülasyonu için yeni teoriler geliştiren bir akademisyenimize de bugün ödül veriyoruz. Bu çalışma yeni malzemelerin tasarlanması, hastalıklara sebep olan faktörlerin daha iyi anlaşılması, yeni ilaçların geliştirilmesi gibi pek çok konuda ilerlemenin önünü açacak öneme sahiptir.” değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, TÜBA’nın Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülü’nü kazanan gençlerin sahip oldukları patentler ve yürüttükleri çalışmalarla Türkiye’nin geleceğine önemli katkı sağlamaya aday olduklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Tabii Profesör Doktor Erdal Arıkan’ın ismini özellikle zikretmezsek olmaz. Kutupsal kodlama yöntemini geliştiren hocamız, verilerin iletiminde 70 yıldır üstesinden gelinemeyen kapasite sorununu çözdü. Bugün dünyada 5G ve ötesi teknolojileri konuşuyor olmamızı Erdal Hocamızın çalışmalarına borçluyuz. Hocamızın buluşu sayesinde otonom araçlar dahil olmak üzere dijital çağın pek çok uygulamasında güvenilir ve hızlı veri transferi gerçekleşebilecek. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisimiz de hocamızla yakın irtibattadır. İnşallah ülkemizin bu alandaki yolculuğunda kendisiyle birlikte çalışacağız.”
TÜBİTAK’ın 56 yıldır bilim ve teknolojinin mihmandarlığında Türkiye’nin kalkınmasını destekleyecek adımlar attığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şunları söyledi:
“Araştırma-geliştirme desteklerinden girişimciliğe, bilim insanı burslarından uluslararası işbirliklerine pek çok alanda TÜBİTAK destekleri bulunuyor. TÜBİTAK enstitüleri aracılığıyla dışa bağımlılığımızı azaltacak projeler üretiyoruz. Savunmadan uzaya, kutup çalışmalarından astronomiye, akademiden sanayiye uzanan geniş bir alanda atılımları ve yenilikleri TÜBİTAK vasıtasıyla destekliyoruz. Bilimin ve mühendisliğin her alanında araştırmacılarımıza önemli imkanlar sunuyoruz. Mesela 2002 yılında bilim insanlarımıza sadece 150 milyon lira destek sağlanırken bu sene verdiğimiz destek 1,8 milyar liraya ulaştı. Böylece üniversitelerimizin ve sanayimizin araştırma kapasitesini önemli ölçüde artırdık. Bu desteklerle 207 üniversite bin 572 araştırma-geliştirme ve tasarım merkezi ile 85 teknoparkta faaliyet gösteren araştırmacıların da yanında olduk. Adeta sıfırdan kurduğumuz alt yapı sayesinde araştırma geliştirme harcamalarının milli gelirimizdeki payı ilk defa yüzde 1’i aştı. İnşallah önümüzdeki dönemde bu oranı çok da artıracağız. Çünkü günümüz ekonomisinin rekabetçi yapısında öne çıkmanın yolunun yüksek teknoloji ve yenilikçilik olduğunu biliyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, güçlü ve sürdürülebilir büyüme oranlarını yakalayabilmeleri için üretimi yüksek teknolojiye dayalı katma değerli ürünlere yöneltmek mecburiyetinde olduklarının altını çizdi.
Bilim insanlarının ortaya koyacağı başarıların, yeniliklerin ve keşiflerin bu dönüşümü gerçekleştirmede kritik öneme sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:
“Bilgiyi ve teknolojiyi üretmeyen, bunları en iyi şekilde kullanamayan ülkelerin geleceğin dünyasında işi doğrusu çok zor. Ürettiğimiz bilgiyle kendi hedeflerimize ulaşmanın yanında tüm insanlığın refahına da katkıda bulunacağız. Milli teknoloji hamlemizin amacı da işte bu süreci desteklemektir. Bu amaçla ülkemizi dünyadaki tüm bilim insanları için çekim merkezi haline getirmek istiyoruz. Uluslararası lider araştırmacılar programı ile oldukça vizyoner ve yenilikçi bir mekanizma oluşturduk. Çağrımıza dünyanın dört bir yanından başvuru aldık. Alanın en iyisi küresel şirketlerinden ve dünyanın en iyi üniversitelerinden araştırmacılar Türkiye’ye gelip bizim kurduğumuz alt yapılarda çalışmayı tercih ettiler. Halihazırda 98’i Türk, 29’u yabancı olmak üzere 127 üst düzey araştırmacı bu programdan faydalanıyor. Gelen araştırmacıların kendi ekiplerini kurmalarını da temin ediyoruz. Desteklenen her bir araştırmacımız inşallah 5’er doktora öğrencisi yetiştirecek, bu doktora öğrencileri de yerli ve milli teknolojilerin geliştirilmesi çalışmalarında yer alacaklar. Böylece adım adım hedeflerimize yaklaşmış olacağız.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, cuma günü Gebze’de iki tarihi anın birlikte yaşandığını belirtti.
İlk olarak, 200 bin metrekare kapalı alanıyla Türkiye’nin en büyük teknoloji geliştirme bölgesi hüviyetine sahip Bilişim Vadisi’nin resmi açılışının yapıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savunma sanayisinde gösterdiğimiz başarı hikayesini, sivil alanlara da aktarmak için kolları sıvadık. Artık yeni teknolojilerin sadece pazarı olmakla kalmayacağız. Bu teknolojileri üreten, tüm dünyaya yayan ve kendi koyduğu standartları kabul ettiren bir ülke haline gelmekte kararlıyız” diye konuştu.
Bilişim Vadisi’nin bu noktada kritik bir rol üstleneceğini vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:
“Marmaray bağlantısını yaparak, İzmir’deki Teknoloji Üssü ile bütünleştirerek, Bilişim Vadisi’nin cazibesini artırmaya çalışıyoruz. Türkiye’nin Otomobili Projesi’nin burada şekillendirilmiş olması, doğru yolda ilerlediğimizi gösteriyor. Geliştirilen otomobillerin ilk gösterimini de cuma günü yine burada yaptık. Gerçekten gurur verici, ümit verici, her türlü takdire layık bir çalışmanın gerçekleştirildiğini gördük. İnşallah, aynı azim ve kararlılıkla devam edilerek, belirlenen tarihte üretime de geçilecektir, 2022’nin sonunda seri üretim. Bursa’daki fabrika, Gemlik’te, Silahlı Kuvvetlerimize ait 4 milyon metrekarelik bir alanın bir milyon metrekaresini sadece Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’na tahsis ettik. Şimdi süratle fabrikamızı orada yapacak ve oradan uluslararası sulara açılma imkanımız olacak çünkü aynı zamanda limanı da orada rahatlıkla yapabilme imkanımız var.”
Asalak zihniyete teslim olmadık, olmayacağız
Projenin her aşamasını adım adım takip ettiklerini, çıkan her sorunu çözdüklerini ifade eden Erdoğan, Bursa’nın otomotiv sanayisindeki güçlü yerine dikkati çekti.
“Bu proje ülkemiz için otomobil üretmenin çok daha ötesinde bir vizyona sahiptir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Otomobili’ni, sanayiyi tasarımdan üretime tüm bileşenleriyle geleceğe hazırlama çabasının somut örneği olarak nitelendirdi.
Projede yer alan herkesin gecesini gündüzüne katarak aynı amaç uğrunda emek verdiğini belirten Erdoğan, “Milletimiz de Türkiye’nin Otomobili’ne tüm kalbiyle sahip çıkmıştır. Başta şahsım olmak üzere, siparişleri de almaya başladık. Devrim otomobilinin önünü kestiler ama inşallah ‘Devrin Otomobili’nin önünü kesemeyecekler.” ifadelerini kullandı.
Erdoğan şöyle devam etti:
“Ülkemizde, maalesef istihzayla veya alenen husumetle, atılan her hayırlı adımın karşısında yer almayı marifet sanan sığ bir anlayış bulunuyor. Türkiye’de hayata geçirilmiş hiçbir proje yoktur ki milletimizin vücuduna 200 yıldır adeta bir kene gibi yapışan bu zihniyete rağmen yapılmamış olsun. Biz de son 17 yılda ne yaptıysak sürekli ‘yapamazsınız, başaramazsınız’ diyen bu şeamet tellallarına rağmen başardık. Hiçbir şey üretmediği, hiçbir hizmet ortaya koymadığı halde varlığını sürdüren bu asalak zihniyete teslim olmadık, olmayacağız. Bu hastalıklı zihniyetin en büyük panzehri, hep daha büyük projeleri hayata geçirmemiz, hep daha büyük başarılar ortaya koymamızdır. Türkiye’nin Otomobili Projesi gibi atılımların ülkemize belki de en büyük katkısı işte budur.”
Başından itibaren Türkiye’nin Otomobili Projesi’nde yer alan, emek veren herkese bir kez daha şükranlarını ileten Erdoğan, TÜBİTAK Savunma Sanayii Araştırma ve Geliştirme Enstitüsünün (SAGE) de kendi alanında gerçekten önemli başarılara imza attığını ifade etti.
Bozdoğan’ın ilk atış testi
SAGE tarafından geliştirilen ilk yerli havadan havaya füzesi “Bozdoğan”ın hedef uçağa yapılan ilk güdümlü atış testini başarıyla tamamladığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
“İlk yerli seyir füzesi SOM ailesinden SOM-B1 ve SOM-B2 füzeleri, eklenen yeni yeteneklerini Hava Kuvvetlerimiz tarafından gerçekleştirilen başarılı test atışlarıyla da kanıtladı. Milli mühimmatımız Hassas Güdüm Kiti’nin Türk Silahlı Kuvvetlerine teslimatı da gerçekleştirildi. Geliştirilmekte olan çok kritik alt sistemlerimiz arasında yer alan Kaşif, Atlas, SG-Konum gibi ürünler savunma sanayisi firmaları tarafından kullanılmaya başlandı. İnşallah SAGE’den önümüzdeki dönemde çok daha büyük başarılar bekliyoruz. Aynı şeklide, kutuplarda ülkemizin bayrağını dalgalandıran Türkiye Antarktika Bilimsel Araştırma Kampı da kuruldu. Kamp bünyesindeki meteoroloji istasyonu faaliyete geçti ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığının deniz tabanı haritalaması da gerçekleştirildi.”
Bununla ilgili Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ile de görüştüklerini belirten Erdoğan, “Belki de İngiltere ile birlikte orada bu çalışmayı daha da yaygınlaştırarak sürdüreceğiz. Nihai hedefimiz, Antarktika Antlaşmalar Sistemi’nde gözlemci ülke statüsünden danışman ülke statüsüne geçerek kıtanın geleceğinde söz sahibi olmaktır” dedi.
İki hafta önce Malezya’da Kuala Lumpur Zirvesi’ne katıldığını hatırlatan Erdoğan, zirvede akademisyenler, politikacılar ve sivil toplum kuruluşları ile İslam dünyasının bugünü nü ve geleceğini masaya yatırdıklarını söyledi.
Erdoğan, Türkiye olarak 15 anlaşmayla zirveden döndüklerini, anlaşmalardan birinin TÜBİTAK ile Malezya, Katar ve Endonezya’daki muadilleri arasında mükemmeliyet merkezi kurulmasına ilişkin anlaşma olduğunu belirtti. Amaçlarının güvenlik, gıda, sağlık, ulaşım, enerji, bilgi ve iletişim teknolojilerinde ülkelerin ortak ihtiyaçlarına çözüm getirmek olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bilgi ve teknolojiyi paylaşmanın yanı sıra araştırmacılarımızın serbest dolaşımını sağlamak da beklentilerimiz arasındadır. Oluşturacağımız bu enerjinin diğer ülkeleri de cezbedeceğini düşünüyorum. Aslında biz bu merkezle geniş çaplı bir teknoloji atılımının ilk adımlarını da atmış olduk.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilim ve teknoloji diplomasisinde atılan her adımı ve her türlü somut iş birliğini son derece önemli gördüklerini vurgulayarak Türkiye’de de yenilikçiliğin hayatın her alanını kapsaması ve bilgi üretimi konusunda yoğun gayret içinde olduklarını belirtti.
TÜBİTAK bünyesinde 2005’te başlatılan Türkiye Araştırma Alanı Destek Programları’nın geldiği noktanın sevindirici olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
“Türkiye’nin 2020 yılında Avrupa Birliği’ne ödeyeceği yaklaşık 80 milyon avroluk katkı payı ülkemizdeki araştırmacılar için kullanılacaktır. Bu kaynağı sanayici ve akademisyenlerimizin taleplerine uygun şekilde değerlendireceğiz. KOBİ’lerimizin Avrupa Birliği projelerinde yetkinlik kazanmalarına yardımcı olacağız. Özellikle stratejik projeleri destekleyerek araştırmacılarımızın Avrupa ortak girişiminden daha aktif faydalanmalarını sağlayacağız. Geleceğimiz için asıl önemli olan hususlardan biri de gençlerimizi bilime, araştırmaya, teknolojiye yönlendirmeyi başarabilmemizdir. Bunun için gençlerimize her türlü maddi ve manevi desteği veriyoruz, vereceğiz.”
Erdoğan, TÜBİTAK’ın bilimi topluma yaymaya ve bilimin eğlenceli, yararlı, sıcak yüzünü gençlere göstermeye çalıştığına dikkati çekerek, ilkokuldan başlayıp lisans ve lisans sonrasına kadar geniş bir yelpazede bilimle uğraşan çocuklara, gençlere destekler verdiğini aktardı.
Şenliklerde, fuarlarda ve atölyelerde, çocuklar ve gençlerin proje geliştirmeyi öğrendiklerini ve bunun heyecanını yaşadıklarını ifade eden Erdoğan, geleceğin bilim insanlarını ve teknoloji girişimcilerini yetiştirmek için geleceğin teknoloji yıldızları programını başlattıklarını söyledi.
18 il Deneyap Teknoloji Atölyesi’ne kavuşacak
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı öncülüğünde, gelecek iki yılda 81 ilde 100 Dene-yap Teknoloji Atölyesi kuracaklarını bildiren Erdoğan, şöyle konuştu:
“Bu yıl 12 ilde eğitimleri başlattık. Önümüzdeki yıl Adıyaman, Afyonkarahisar, Ağrı, Antalya, Çanakkale, Çorum, Elazığ, Gaziantep, Isparta, Kahramanmaraş, Kastamonu, Malatya, Rize, Sakarya, Samsun, Şanlıurfa, Tokat ve Yozgat olmak üzere 18 il daha Dene-yap Teknoloji Atölyesi’ne kavuşacak. Buralarda çocuklarımız 3 yıl boyunca robotikten yapay zekaya, siber güvenlikten nano teknolojiye kadar kapsamlı ve tamamen ücretsiz teknoloji eğitimleri alacak. Hedefimiz 5 yılda 50 bin öğrencimizi bu eğitimlerden yararlandırmaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin her alanda özellikle bilimde ve teknolojide geldiği yerin çok önemli olduğunu ama hala katedecek çok yol olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
“Biz bilim insanlarımızı desteklemeye, kendilerine her alanda katkı sunmaya, imkan sağlamaya devam edeceğiz. Asıl büyük sorumluluk, bilim insanlarımızın omuzlarındadır. Sizlerin gayreti, birikimi, kabiliyeti ve ortaya çıkartacağı teorik, pratik ürünlerle hedeflerimize yürüyeceğiz. TÜBİTAK’a ve TÜBA’ya bu konuda önemli görevler düşüyor. ‘Marifet iltifata tabidir’ anlayışıyla bilim insanlarımızı teşvik eden TÜBİTAK ve TÜBA’dan asıl kendi bilim ve teknoloji iklimimizi oluşturmasını bekleyeceğiz. Biz ‘Bana bir harf öğretenin kulu, kölesiyim.’ diyen zihniyetin takipçisiyiz, mensuplarıyız. Biz de bunları aynı anlayışla devam ettireceğiz. Unutmayınız, her medeniyet kendi teknolojisini, her teknoloji kendi kültürünü ve değerini üretir. Bunu başardığımızda coğrafyamız yeniden bilim ve teknolojinin cazibe merkezi haline dönüşecektir.”
Konuşmaların ardından Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 5 ciltlik “İslam’da Bilim ve Teknik” eseriyle, Bilim Teknik Dergisi’nin 1990 yılı ağustos sayısını hediye etti.
Bakan Varank, Bilim Teknik Dergisi’ni takdim ederken, derginin söz konusu sayısında merhum Jeoloji Yüksek Mühendisi Yüksel Önem’in Kanal İstanbul’a ilişkin bir makalesi olduğunu ve makalenin sonunu çok anlamlı bulduğunu ifade etti.
Makalenin son paragrafını okuyan Varank, “İstanbul Kanalı, şimdilik şüphesiz bir hayaldir ama insanoğlu tarih boyunca hep gönlündeki büyük hayallere erişmek savaşını vermemiş midir? Bu da onlardan biridir işte.” ifadelerini aktardı.
Yap-işlet-devret ile olursa bizim için daha iyi olur
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise hediye takdiminin ardından, “Buradan hareketle 94’te İstanbul’a belediye başkanı olduğum zaman Kanal İstanbul projesi üzerinde çalışmaya başladım ve o dönemden itibaren şu anda da Sayın Binali Yıldırım’la birlikte kendisi Ulaştırma Bakanı olduğunda süratle dedik ki ‘Kanal İstanbul’u hayata geçireceğiz.’ Tabii heyecanımız çok büyüktü. Çünkü Kanal İstanbul’la birlikte biz bir şeyi ispat ediyorduk, o da neydi? Bir İstanbul Boğazı’nın bırakın ihtiyaca cevap vermeyi, sürekli olarak kazalarla, sürekli olarak oradaki tehditler ve Montrö’nün ayrı bir siyasi tehdidi… Bize çok daha farklı bir burada yatırım gerekir dedik.” ifadelerini kullandı.
Makaleyi okuduklarında “Biz demek ki doğru istikametteyiz, o zaman bunu yapmamız lazım.” dediklerini söyleyen Erdoğan, “İstanbullulara defaatle bu projeyi takdim ettim, ekranlarda takdim ettim. Ne yazık ki hala anlamayanlar, anlamak istemeyenler var. Bunu birinci köprüde, ikide, üçte, Marmaray’da, Avrasya Tüneli’nde, Osmangazi Köprüsü’nde yaptılar, yaptılar, yaptılar hepsinde yaptılar. Biz artık isteseler de istemeseler de Kanal İstanbul’u yapacağız.” diye konuştu.
Dünyada elliyi aşkın bu şekilde kanal olduğunu ve bütün bu kanalların sadece lüks olsun diye yapılmadığına işaret eden Erdoğan, hepsinin bir ihtiyaç olarak yapıldığını kaydetti.
Erdoğan, Kanal İstanbul yapılırken iki modern akıllı şehir inşa edileceğini dile getirerek, “İki yolumuz var ya yap-işlet-devret ile yapacağız veyahut da milli bütçeyle yapacağız, Türkiye bunu yapmaya zaten kendisi de muktedirdir ama yap-işlet-devret ile olursa bizim için çok daha iyi olur. Olmadı milli bütçeyle bunu yapmamız mümkün. Çünkü her ikisinde de şu anda elimizde imkanlar var, hayırlı olsun.” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra ödül almaya hak kazanan bilim insanlarına ödüllerini verdi ve onlarla hatıra fotoğrafı çektirdi.
KAYNAK: CUMHURBAŞKANLIĞI İLETİŞİM BAŞKANLIĞI