Fahrettin Köseoğlu
Aşkı Nasıl Tarif Edeyim? Dinle Kurban Olduğum…
Nasıl tarif edeyim, Aşkı gören olmadı
İnan ki bilmiyorum, nedir neye benziyor
Zaman onun emrinde, onda şüphem kalmadı
Saniyeye saklanmış, bir seneye benziyor
Aşk kâğıda yazılsa, ilk Mihriban okurdu
Leyla çölde gezinmez, halı kilim dokurdu
Ferhat’ın dağ delmesi, sanma ki bir lakırdı
Aşk tadı bilinmeyen, bir meyveye benziyor
Aşıklar çok denedi, anlatmayı bu hali
Ucundan kıyısından çözmek için muhali
Uyanığı sarhoşu hatta bütün ahali
Aşk ipliksiz dokunan, bir perdeye benziyor
Aşk suyunu bilenler, meyden beter diyorlar
İçenler ne doyuyor ne de yeter diyorlar
Maldan mülkten soğutur, candan eder diyorlar
Aşk düştükçe çıkılan, mertebeye benziyor
Gah senin kılığında et kemiğe bürünmüş
Gah hayale dönüşüp, düşlerimde görünmüş
Tenim ayakta kalmış, ruhum yerde sürünmüş
Aşk bir şeye benzemez, o her şeye benziyor
Gitsen varılmaz olur, kalsan başında biter
Akşam unuttum desen, sabah aşında biter
Katlanamaz gülmene, gözün yaşında biter
Ne yazılmış kadere ne feleğe benziyor
Kimse alt edememiş, bu cisimsiz varlığı
Ne cesaret tanıyor ne biliyor zorluğu
Şu geniş diyarlarda, nasıl verir darlığı
Aşk kabulü olmayan, bir dileğe benziyor
Yanmaz atsan ateşe, sönmez suya batırsan
Geri gelir mutlaka, Kaf dağına götürsen
Yine kalkar ayağa, vurup vurup yatırsan
Bükülmesi imkânsız bir bileğe benziyor
Aşkın tarifi olmaz, tarif eder o seni
Cahil iken alırda, arif eder o seni
Ne kadar kaba olsan, zarif eder o seni
Aşk sende görününce, bir meleğe benziyor