AYASOFYA VE BAŞÖRTÜ HEZEYANCILARINA DİKKAT…

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI 2021 yılının Gümüşhanemize, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlı olmasını dileyerek yazıma başlamak istiyorum. Sözcü adlı gazete, yılın daha ilk günü yaptığı hezeyan dolu yayınla birinci sayfasında Ayasofya’nın 2020 yılında ibadete açılmasını kendince “uğursuzluk” ilan etmiş. Ayasofya camiinin ibadete açılmasını 2020 yılı için uğursuzluk kabul eden sözcü gazetesini öncelikle kınıyorum. Hiç kimse, […]

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

2021 yılının Gümüşhanemize, ülkemize ve tüm insanlığa hayırlı olmasını dileyerek yazıma başlamak istiyorum.

Sözcü adlı gazete, yılın daha ilk günü yaptığı hezeyan dolu yayınla birinci sayfasında Ayasofya’nın 2020 yılında ibadete açılmasını kendince “uğursuzluk” ilan etmiş.

Ayasofya camiinin ibadete açılmasını 2020 yılı için uğursuzluk kabul eden sözcü gazetesini öncelikle kınıyorum. Hiç kimse, bu milletin kutsallarına gösterdiği sevgiyi ve ilgiyi “uğursuzluk” gösteremez.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, “Ben, Sözcü gazetesini okumuyorum. Kimse de buna para verip almasın. Ayasofya 2020’nin âdeta taçlı yıldızıdır”  diyerek zaten sözcü gazetesine gerekli cevabı vermiştir.

Öte taraftan eski banlardan Fikri Sağlar’ın,  bu çağda hâlâ başörtüsü ile uğraşması ise bir başka garabet, başka bir hezeyan…

1 Ocak 2021 Cuma günü Cuma namazı çıkışı gazetecilerin bir sorusu üzerine eski bakanlardan Fikri Sağlar’ın “Başörtülü bir hâkimin hakkımda doğru karar vereceğine inanmıyorum” sözlerini değerlendiren Cumhurbaşkanımız Erdoğan, şunları söyledi:

“Bunu aslında tabii o zatın kendisine sormak lazım. O zat artık bu çağda yaşamıyor, çok gerilerde kaldı. Bu ne yazık ki CHP zihniyetinin faşizan anlayışının geçmişte olduğu gibi bugüne yansımazıdır ve bu faşist anlayış hâlâ yaşamını sürdürüyor. Yani bu başörtülü kızlarımız yıllarca üniversitelerin kapılarından çevrildi, eğer tarlada çiftçi olursan başörtüsü meşrudur, ama bir üniversitede olursa başörtüsü yasaktır, böyle bir mantık vardı. Yani insanı giyimine kuşamına göre değerlendirmeye kalkacak olursak, bunu bir defa kalkıp da bir demokrasi, bir fikir özgürlüğü olarak anlatmak, inanç özgürlüğü olarak anlatmak mümkün değildir. Bunlara sorduğun zaman, normalde bakıyorsunuz inanç özgürlüğünden bahsediyor, fikir özgürlüğünden bahsediyor; nasıl bir inanç özgürlüğü bu, nasıl bir fikir özgürlüğü bu? Bırakın artık bu işleri ya. Artık o 50’li yıllardaki, 40’lı yıllardaki CHP’nin olduğunu yaşam tarzı olarak hala insanların yaşamlarına müdahaleye devam ettiklerini görmek istemiyoruz. Öyle kalkıp da Bay Kemal yanına iki tane başörtülü alıp bununla milleti aldatma sürecini de bir kenarda bıraksın, milleti aldatamazsınız, geçti o işler. Yanına iki tane değil 20 tane başörtülü koysan artık senin kim olduğunu, ne olduğunu gayet iyi biliyorlar. İnsanların başörtüsüyle uğraşmanın anlamı yok. Ve burada da hâkim, savcı, polis, bu ülkenin her kurumunda bunları görecekler. Hangi kurumlardan mezun olduğunuz zaman nerelere girebilirsiniz bunlar bellidir, dolayısıyla bu kuralları da böyle ayaküstü bunların değiştirme hakkı, yetkisi yoktur. Ve oy almak için bazı yerlerde görüyorsunuz işte başörtülü birkaç kişiyi de yanlarında âdeta böyle vitrin mankeni gibi getirip koymak kimseyi artık aldatmıyor, geçti o işler”

*****

Ayasofya ve başörtüsü gibi milletimizin kutsalları ile uğraşmak isteyenlere bu millet pabuç bırakmaz. Bu böyle biline…

Bu iki olaydan geleceğimiz adına ders çıkarılması gerekiyor. Özellikle AK Parti’yi, MHP’yi ve Cumhur ittifakını destekleyen vatandaşlarımızın ders çıkarması, uyanık olması gerekiyor. Niçin mi; Çünkü; bu iktidar yarın başka ellere geçerse ülkenin ne hale geleceğini bu iki örnek bile çok aşikar göstermektedir. Bu nedenle;  Sayın Erdoğan’ı ve bu iktidarı oyları ile ülkenin yönetimine getiren vatandaşlarımız, bundan sonra da Sayın Erdoğan’a, Sayın Bahçeli’ye ve Cumhur ittifakına her zamankinden daha çok sahip çıkmak zorundadırlar.

Güzel günler, güzel yıllar dileğiyle.

Exit mobile version