BAŞBAKAN YILDIRIM’DAN SAİD NURSİ MESAJI

Başbakan Binali Yıldırım; İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen ve 01.10.2017 Pazar günü İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde başlayan “11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu” na gönderdiği mesajda şunları söyledi: “İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın saygıdeğer üyeleri, çok kıymetli katılımcılar; hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyor, Allah’ın rahmetinin ve bereketinin üzerinize olmasını niyaz ediyorum. 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunun varlığı […]

Başbakan Binali Yıldırım; İstanbul İlim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen ve 01.10.2017 Pazar günü İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde başlayan “11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu” na gönderdiği mesajda şunları söyledi:

“İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın saygıdeğer üyeleri, çok kıymetli katılımcılar; hepinizi hürmetle muhabbetle selamlıyor, Allah’ın rahmetinin ve bereketinin üzerinize olmasını niyaz ediyorum.

11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumunun varlığı ve sonuçları bakımından memleketimiz, ümmetimiz ve beşeriyet için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Bediüzzaman Hazretleri’ne ait olan şu söz İslam’a ve Kur’an’a adanmış bir ömrün en açık ifadesidir. “Milletimizin imanını selamette görürsem cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım. Çünki vücudum yanarken gönlüm gül, gülistan olur.”

Bu nedenle bu senenin sempozyum konusu olan “Kur’an ve sünnet rehberliğinde bir iman hizmeti müsbet hareket” başlığı belki de üstadın fani ömrünü en iyi şekilde özetlemektedir. O, hayatını Kur’an’ı anlatmaya, Kur’an’ın taşıdığı evrensel mesajları tüm insanlığa iletmeye vakfetmiş bir dava adamı, bir mütefekkirdi.

Bugün bölgesel ve küresel ölçekte İslam’ın, Kur’an’ın ve Sünnet-i Seniye’nin yanlış yorumlarından kaynaklanan çatışmalar ve mezhep kavgalarına üzülerek şahit oluyoruz. İslam davasına sahip çıktığını iddia eden bu çarpık ve bozuk yapılar; farklı isimlerle, değişik maskelerle ümmetin sırtında adeta birer kambur olmuştur. DEAŞ Ortadoğu’da, FETÖ Türkiye’de nice canlara kıymış, bunu da sözde yüce dinimiz adına güttükleri bir davayla ilişkilendirmeye çalışmışlardır. Dini duyguları ve imanî hassasiyetleri istismar ederek palazlanan bu örgütler şerre hizmet etmişlerdir.

Bizler, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kıyamete kadar sürecek hak ve batıl davasında, safımızı belli etmek, hak deryasında bir katre olmak adına bu gayreti göstermek durumundayız. Bu duygu ve düşüncelerle 11. Uluslararası Bediüzzaman Sempozyumu’nun hayırlara vesile olmasını diliyor, bu organizasyonda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.”

Exit mobile version