BAYRAM VE İSTANBUL SEÇİMLERİ ÜZERİNE

Kısmet olursa yarın
Ramazan Bayramı’nı idrak edeceğiz. Tüm okurlarımızın bayramını tebrik ediyorum.

Bayramlar sevinç ve
neşe günleridir. Sevgi ve saygı gibi yüce duyguların coştuğu güzel günlerdir… 

Bayramların dinî
hayatımızda, tarihimizde, sosyal yapımızda ve millî kültürümüzde çok önemli bir
yeri vardır.

Ramazan Bayramı,
bir ay boyunca ilahi emre uymanın dünyadaki mükâfatı…  Bir aylık orucun toplu, millî ve ümmetî
iftarıdır…

Bugün hem
hanelerimizde, hem de vatanımızda bayram yapıyoruz. Çünkü; vatan bir millî
ailenin hanesidir.

Bir Müslümanın hür
ve bağımsız olarak kendi hanesinde ve kendi vatanında oruç tutup, iftar açıp
bayram yapması kadar güzel bir şey olabilir mi?

Bayramlar şükür
günleri olduğu gibi, en büyük bayram ve en büyük şükrümüz de; alsancaklı şanlı bayrağımızın
dalgalandığı, ezanımızın minarelerden okunduğu, istiklal marşımızın söylendiği
bağımsız bir vatanımızın varlığıdır. Rabbimize bu konuda ne kadar şükretsek
azdır.

Bayramlar aynı
zamanda muhasebe günleridir. Hem ferdi, hem de milli muhasebe günleri…

NEYİN MUHASEBESİNİ YAPACAĞIZ, YA DA
YAPMALIYIZ…

Allah’ın bize
lütfettiği nimetlerin elimizden kaçmaması için neler yapabiliriz sorusuna cevap
arama muhasebesi… Orucumuzu tutup, bayramlarımızı hür ve onurlu bir şekilde
yaptığımız güzel vatanımızın ilelebet Müslüman Türk yurdu olarak kalması için
üzerimize düşen görevleri derhatır etme muhasebesi…

Bunun da yolu ana
değer ve gayelerle, tali menfaatleri ayırmaktan geçiyor. Yani; var olan nimet
ve güzelliklerin, hayali ve ortada olmayan düşüncelere feda edilmemesi gerekiyor.
İslam âlimi Bediüzzaman’ın dediği gibi “Muhakkak maslahat,
mevhum mazarrata feda edilmemelidir.”

Yani dinimizi,
vatanımızı, devletimizi ayakta tutmak bizim birinci vazifemizdir, hayatî gayemizdir…
Bugün; Allah’a şükür Sayın Erdoğan Başkanlığındaki Cumhuriyet hükümeti de bu
ana gayeleri tesis etmiş durumdadır. Seçmenlerin, özellikle de Sayın Erdoğan ve
AK Partiyi destekleyen seçmenlerin bir menfi propagandaya kurban giderek tali
menfaat ve gayeler için ana gayelerin sarsılmasına ve feda edilmesine müsaade
etmemeleri gerekir. Vatanın bölünmez bütünlüğü ekmek, patates v.b. pahalılığı
düşüncesine feda edilebilir mi?

Konuya tarihten bir
örnek verelim isterseniz: Kur’an’ın yasaklandığı, ezanın Türkçeleştirildiği
1940’lı yıllarda yaşayan İslam âlimleri, bu yasakları getirenlerin ortaya
koyduğu ulufe gibi nimetlere hiçbir zaman aldanmadıkları gibi 1950 li yıllardan
sonra ezanı tekrar aslına çeviren merhum Menderes’in imkânsızlıklarını da görüp
“az para veriyor, çok zam yapıyor v.b.” diyerek merhum Menderes’ten de desteklerini
hiçbir zaman geri çekmemişlerdir. Yani;  muhakkak
maslahatı, mevhum mazarrata feda etmemişlerdir.

BU NEDENLE:

23 Haziran 2019
Pazar günü İstanbul’da yapılacak olan Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerinde
Erdoğan ve AK Parti ekolü seçmenleri, ana gayelerine kilitlenip, Sayın Binali
Yıldırım’ı belediye başkanı seçmeleri gerekir. Bu ekol, büyük fotoğraf okuma
ekolüdür. Sayın Yıldırım’ın kazanması, hem  Sayın Erdoğan başkanlığındaki Cumhuriyet
Hükümetinin daha emin adımlarla yürümesine vesile olacak, hem de Büyük
Türkiye’nin önündeki en büyük engel olan hem yerli, hem küresel terörizmin
kökünün kazanmasında hükümete yeni bir moral dopingi olacaktır. Sayın Erdoğan’ın
sık sık ifade ettiği dünya beşten büyüktür mesajının da yerini bulmasına neden
olacaktır.

Seçimi Sayın Binali
Yıldırım’ın kazanmasının İstanbul için özel anlamı da Ayasofya’nın aslına dönüş
sürecinin hızlanması olacaktır.

Sözün özü; genelde
İstanbul’daki tüm seçmenler, özel de ise muhafazakâr seçmenler ve  AK Parti seçmenleri küçük menfaatleri, şahsi kırgınlıkları
bahane ederek “Safiye’yi kafiyeye feda
etmemelidirler”

Cumhurbaşkanımız
Sayın Erdoğan da, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan Adayı Sayın Binali
Yıldırım da yalnız bırakılmamalıdır, desteklenmelidir.

Hayırlı Bayramlar dileğiyle…