BEDİÜZZAMAN’IN HÜKÜMETLERİ DEĞERLENDİRME FORMÜLÜ

31 Mart 2019 yerel yönetimler seçimleri bittikten sonra her
ne kadar ülkemizde 4.5 yıl daha seçim olmasa da  siyaset bu süre içinde de her gün bizim
gündemimiz olmaya devam edecektir. Çünkü biz millet olarak siyaseti seviyoruz.
Bu durum dün de böyle idi bugün de böyle…

Millet olarak
günlük gündemimizde hep siyaset var olagelmiştir. Günlük siyasetin gündemi de
genellikle mevcut hükümetin icraatları olur.

“Cepler
– Cüzdanlar”
her zaman siyasetin hassas
göstergesidir. Hükümet tarafından alınan kararlar cebe-keseye dokununca
tepkiler de anında gelir ve verip veriştirmeler başlar…  Aslında bu durumu; ekonomik ihtiyaçlarla iç
içe yaşayan her insanın vereceği tabii bir tepki refleksi olarak görmek gerekir…

Vatandaşı günlük
olarak birebir ilgilendiren her zam olayı, vatandaşın bir anda akıl ve mantığı
ile değil de “cebi ve cüzdanı” ile hükümeti
ve olayları değerlendirmesine yol açar…

Halbuki; ülke
idaresi sadece zamların da içinde yer aldığı ekonomik enstrümandan ibaret
değildir. Belki binlerce konu ülkenin ve hükümetlerin gündemidir.

PEKİ;
VATANDAŞLAR HÜKÜMETLERİ BÜTÜN ENSTRÜMANLARI İLE YANİ TÜM YAPTIĞI İŞLERLE
DEĞERLENDİRİRKEN NASIL BİR YOL İZLEMELİDİRLER?

Bu önemli konuya
verilecek cevap da herkese göre, her fikir ekolüne göre farklılık arz eder.

Örneğin; bu soruyu muhalif görüş sahibi birisine sorsak
ve bugünkü  hükumetimizi yani Sayın
Erdoğan başkanlığındaki AK Parti tarafından kurulan hükümeti sorsak, herhalde
vereceği cevap, AK Parti’ye oy vermiş ve onu destekleyen bir vatandaşın
vereceği cevapla örtüşmeyecektir. Birisi başarısız bulurken, diğeri ise hükümeti
başarılı bulacaktır.

BEDİÜZZAMAN’IN
FORMÜLÜ ŞUDUR

Günümüz din âlimlerinden
Bediüzzaman Said Nursi,  1911 yılında yazdığı
Münazarat adlı eserinde hükümetlerin değerlendirilmesi ile ilgili bir formül
ortaya koymuştur.

Bediüzzaman; Münazarat
adlı eserinde diyor ki: “…Zerrâtı günahkârlardan mürekkep
bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i
nazar, hükûmetin hasenâtı, seyyiatına tereccühüdür.
Yoksa, seyyiesiz hükûmet muhal-i âdidir.”

“Zerrâtı (parçaları)
günahkârlardan (günahkar kişilerden)  mürekkep (oluşmuş)  bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i nazar (bakış açısı), hükûmetin hasenâtı (iyilikleri), seyyiatına
(kötülüklerine, günahlarına)  tereccühüdür. (üstün gelmesidir).  Yoksa, seyyiesiz
(yanlış iş yapmayan, günahsız) hükûmet muhal-i âdidir
(mümkün olmayacak bir  düşüncedir)”

Bediüüzzaman’ın
bu formülünden bizim anladığımız şudur: Hükümetlerin yaptığı iyi işlerin oranı
%51, yanlış işlerin oranı ise %49 bile olsa o hükümet desteklenme noktasında
tercih edilir. Bu oran aslında kırmızı
çizgidir. Ölçü; iyilikleri kötülüklerine, sevapları günahlarına,
doğruları yanlışlarına galip olan bir hükümeti desteklemektir. Günahsız ve
hatasız hükümet bulmak muhaldir.

ERDOĞAN HÜKÜMETLERİ  NASIL DEĞERLENDİRİLMELİ?

17 Yıldır bu
ülkede muhafazakar, dindar ve milliyetçi seçmen zaten bu formüle göre hareket
ediyor ve Sayın Erdoğan  başkanlığındaki
AK Parti hükümetlerini bu oranla başarılı bulduğu için destekliyor.

Kaldı ki; bu
ülkede aklıselim herkes; 17 yıldır Sayın Erdoğan ve AK Parti hükümetlerinin
özellikle dinî ve kişisel demokratik hakların kazanımı, PKK ve FETÖ terörü
başta olmak üzere terörün her türlüsü ile mücadele, ülkenin alt ve üst
yapısının imarı, sosyal devlette dünyaya örnek olacak gelişmeler, ekonomideki
yüksek göstergeler vb. pek çok sahada yapılan çalışmalarla ve özellikle de
İttihat-ı İslam konusunda dünyadaki İslam ülkeleri ile yapılan güzel
faaliyetler beraber düşünüldüğünde Sayın Erdoğan hükümetlerinin yaptığı güzel
ve yararlı işlerin, her zaman yanlış yapılan işlere oranla çok yüksek olduğunu
kabul edecektir.

Sayın Erdoğan
hükümetlerinin yaptığı iyi ve güzel işlerin oranı 17 yıl boyunca her dönemde hep
%51’lerin üzerinde, hem de çok çok üzerinde olmuştur.

Bu izah şu
anlama gelmemelidir: “Yanlış olan işleri
millet kabul ediyor!..”
anlamına gelmemelidir. Milletimiz yapılan
yanlışlıkları hem yetkililerin kendilerine söylüyor, hem de evde, sokakta,
basında, sosyal medyada her zaman söyleyip, yazıp çizip yetkililerin yanlıştan
dönmeleri yolunda gerekli ikaz ve tavsiyeleri demokratik soğukkanlılık ve
üslupla yapıyor. Zaten asıl ikazlar da seçimlerde yapılıyor.

BİR
BAŞKA KONUYA DA DİKKAT ÇEKMEK İSTİYORUM

Sadece  Bediüzzaman değil,
günümüzde yaşamış veya yaşayan ehl-i sünnet anlayışı içinde bulunan mütefekkirler,
âkil insanlar, İslamî sivil oluşum önderleri hükümetleri hep İslam’ın
yaşanırlığı, devlet, vatan, bayrak ezan gibi milli ve mukaddes konulara
verdikleri destek davranışlarıyla değerlendirmişlerdir.

Güzel
günler dileğiyle.