Bediüzzaman’ın Tespitleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gayretleri

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI Ümitsizlik; fertleri de, milletleri de bitiren, perişan eden en tehlikeli hastalıklardan biridir. 1900’lü yıllar; başından sonuna kadar ümitsizlik hastalığının âlem-i İslam içine sokulup, yaygınlaştırıldığı bir yüzyıl olmuştur. “Safahat” kitabında ümitsizliğin ne denli tehlikeli olduğunu anlatan Milli Şairimiz Mehmet Akif; “Yeis öyle bataktır ki; düşersen boğulursun/ Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!” […]

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

Ümitsizlik; fertleri de, milletleri de bitiren, perişan eden en tehlikeli hastalıklardan biridir.

1900’lü yıllar; başından sonuna kadar ümitsizlik hastalığının âlem-i İslam içine sokulup, yaygınlaştırıldığı bir yüzyıl olmuştur.

“Safahat” kitabında ümitsizliğin ne denli tehlikeli olduğunu anlatan Milli Şairimiz Mehmet Akif; “Yeis öyle bataktır ki; düşersen boğulursun/ Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!” diyerek yeise düşen Türk Milleti’ne İstiklal Savaşı yıllarında ümit aşılama gayreti içinde olmuştur.

1900’lü yılların başında İslam âlemindeki  ümitsizliğe şahit olan Bediüzzaman Hazretleri de o yıllarda yazdığı Hutbe-i Şamiye ve Münazarat adlı eserinde (yeisi) ümitsizliği, İslam aleminin  zindan-ı atalate düşme sebeplerinin başında saymaktadır. Hatta ümitsizliği ümmetlerin ve milletlerin kanseri olarak nitelemektedir.

Bediüzzaman Hazretleri; bu önemli düşmana karşı İslam âlemine Kur’an’ın Zümer Sûresi’nin 53. Ayetindeki “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin!” emrini hatırlatıp, yeis hastalığından biran önce kurtulmayı tavsiye ediyor.

Bediüzaman Hazretleri, “Sunuhat” adlı eserinde ise şöyle demektedir; “Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!”

ERDOĞAN;  ÂLEM-İ İSLAM İÇİN ÜMİT ATEŞİNİ YENİDEN YAKMIŞTIR

Zalim ve katil İsrail devleti bugün masum Filistinli Müslümanlara akıl almaz katliamlar yapıyor. Bu katliamlara dur diyecek güç İslam âleminde elbette mevcuttur. Ama, bu gücün harekete geçmesi için gerekli olan şey, sadece ve sadece İslam ülkelerine “ümit aşısı yapmak ve ittihat-ı İslam şuuru verebilmektir.”

İngiliz ve Amerika fitne odakları başta olmak üzere Batı ülkeleri tarafından yüzyılı aşkın süredir çeşitli oyunlarla korkutulan ve  sindirilen başta Arap devletleri olmak üzere İslam devletlerinin artık uyanıp ayağa kalkması gerekiyordu ki, bu önemli uyandırma ve ümit aşısı  yapma görevi de inşallah Türkiye’nin lideri Sayın Erdoğan’a nasip olmuştur.

30 Ocak 2009 tarihinde İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen “Dünya Ekonomik Forumu”nda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e verdiği ders ve “one minute” söylemi İslam ülkeleri başta olmak üzere mazlum milletlerin uyanışı ve ümidi için adeta bir milat olmuştur.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 2019 yılı Eylül ayında Birleşmiş Milletler 74. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada “Dünya Beşten Büyüktür” deyip, İsrail’in zalimliğini tüm dünyaya haykırması ise yine İslam ülkeleri için adeta çok önemli bir ümit ve cesaret fişeği olmuştur.

Sayın Erdoğan’ın yirmi yıl boyunca İslam ülkelerini ayağa kaldırmak, onlara ümit ve cesaret vermek adına yaptığı yüzlerce teşebbüs ve çalışma vardır. Azerbaycan’ın Ermenistan galibiyeti ve Libya’nın son anda yıkılmaktan kurtulması bu teşebbüslerden sadece görünen ikisidir.

Zalim ve katil devlet İsrail’in Ramazan ayında Kadir Gecesi arifesinde Mescid-i Aksa’ya ve daha sonra da tüm Filistin’e karşı başlattığı hain saldırılar üzerine Sayın Erdoğan’ın dünya Müslüman devletleriyle istişareleri ve yaptığı ve yapmakta olduğu önderlik ise aslında Arap ve tüm İslam ülkelerinin ayağa kalması için gereken doping aşısı olmuştur. Bunların sonuçlarını inşallah çok kısa zamanda tüm dünya görecektir.

Bediüzzaman Said Nursi’nin; 110 yıl önce 1900’lü yılların başında Şam’da Emeviye Camii’nde okuduğu hutbede söylediği ve “Hutbe-i Şamiye” adlı eserinde de yer alan müjdesinin ise inşallah çok yakında gerçekleşmesi için dua ediyoruz. Bediüzzaman diyor ki; “İnşaallah, yine Araplar yeisi bırakıp, İslâmiyet’in kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesânüd ve ittifak ile el ele verip Kur’ân’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir.”

Bediüzzaman Hazretleri’nin; “Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihat-ı İslam’dır” sözü ise bu zamanda İslam ülkelerinin birliğinin ne denli önemli olduğunun ayrı bir gerçeğidir. İnanıyoruz ki; hiçbir İslam ülkesi böylesine önemli bir misyondan kaçamaz.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’ın başlattığı Müslüman ülkelerle görüşmeler, aynı zamanda soydaşlarımıza Çin’in uyguladığı her türlü baskı ve zulmün de sona ermesi için çok büyük bir güç ve kuvvet ortaya çıkaracaktır.

Dünya devletlerinin yeniden gruplaştığı günümüzde Türkî Cumhuriyetler ve Arap Devletleri başta olmak üzere tüm İslam devletlerinin oluşturacağı bir blokun tam merkezinde ise lider ülke Türkiye ve onun lideri Sayın Erdoğan olacaktır.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan’a dua ediyor, yaptığı bu güzel çalışmalar için kendisini her daim destekliyoruz. Allah, yar ve yardımcısı olsun. Son duamız ise bir an önce Filistin’de İsrail zulmünün, Doğu Türkistan’da ise Çin zulmünün zona ermesidir.

Güzel günler dileğiyle.

Exit mobile version