Ana Sayfa Arama Yazarlar
Kategoriler
Sosyal Medya

Bir Kelkit Beyefendisi Bünyami Yücel

Fahrettin Köseoğlu O sene işim gereği Kelkit’te bir sezon geçirmem

Fahrettin Köseoğlu

O sene işim gereği Kelkit’te bir sezon geçirmem gerekti ve inşaat malzemeleri sattığımız mağazamızda duruyordum.

Kelkitli olmama rağmen ancak seneden seneye on on beş gün geldiğim bu ilçenin aslında ne kadar yabancısı olduğumu, Kelkit’in sadece on beş günlük bir yazlık tatil beldesi değil, esnafı ile rençberi ile, ustası ile zanaatkarı ile, öğrencileri ve öğretmenleri ile fakiri ve zengini ile, çilesi derdi ve kederi ile baharının yazının yanında kışı ve ayazı ile hayatın tam kendisi ve kendi içinde kusursuz dönen bir habitat olduğunu da öğrenmiş oldum.

Kelkit’in aynı zamanda çok değerli pırlanta insanlara ev sahipliği yaptığını da bu dönemde öğrendim. İşte bu yazımda o pırlantalardan birinden bahsedeceğim.

Bünyami Hoca… Sanırım bir sabah boya almak için mağazamıza uğradığında tanışmıştık onunla. Uzun boylu, takım elbiseli, yüzü traşlı, bakışları keskin, diksiyonu düzgün ve sert mizaçlı bir adama bakıyordum. O kadar kibar ve ne istediğini bilen biriydi ki henüz tanımadığım bu insana karşı büyük bir saygı büyüdü içimde. Alışverişten sonra kendisi ile bir kahve içer miyiz diye teklifte bulunduğuma da tereddütsüz evet demişti. İyi ki de evet demiş… İşte Mevlana’nın Şems ile karşılaşmasına benzer bir arkadaşlığın temelleri ilk orada atıldı.

Meğer karşımda ömrünü eğitime adamış binlerce öğrenci yetiştirmiş, Gümüşhane ve Kelkit’te üst kademe milli eğitim yöneticiliği yapmış son derece entelektüel, ağzına kadar dolu müthiş bir emekli ve emekçi öğretmen duruyormuş.

Bilgiye olan saygısı ve karşısındaki insanlara duyduğu ilgi ve alaka, o nev-i şahsına münhasır ve ikna edici vücut dili… Kendini ve fikirlerini ustaca ifade etmekteki kabiliyeti ile kendisine olan hayranlığım git gide artmıştı. Birbirimizi o kadar sevmiş ve anlamış olmalıyız ki, Kelkit’te durduğum yaklaşık yedi ay boyunca her sabah mutlaka ama mutlaka kahvemizi birlikte içip eşine az rastlanır sohbetler yaptık. Kendisinden o kadar istifade ettim, o kadar etkilendim ki bu dostluğun başlamasına vesile olduğu için Rabbime her daim hamd ederim. Dürüstlüğü, Gerçekçi bakış açısı ve Memleket ile alakalı konulardaki ön yargısız fikirleri ile bir öğretmene öğrencilik etmenin gururunu yaşıyorum hep.

Toplumlar için bu tür bilge ruhlu insanların varlığı elzemdir. Onlar toplum içerisinde etraflarına ışık yayan birer kandil vazifesi görürler. Toplum kültürünün aktarılmasında, gelişmesinde ve topluma rehberlik etme hususunda öncülük yapan aydınlarımız toplumun bir manada aklı ve vicdanıdır. Bilenle bilmeyen arasındaki farkın kapanmasını sağlayacak olanlar da onlardır.

Öğretmenlerimiz kâğıt üstünde emekli olsalar da son nefeslerine kadar etrafa bu ışıklarını yaymaya devam ederler. Onların varlığı geleceğimizin müjdecisidir. Saygıyı da sevgiyi de en çok hak edenler her zaman Öğretenlerdir.

Kelkit’ten ayrılırken en çok Bünyami Hoca ile yaptığımız sabah sohbetlerini özleyeceğimin farkındaydım. Onun her sabah gelip Fahrettin şu konuya kafam çok takıldı diye başlattığı ateşli sohbetlerin keyfini ne kadar anlatsam az gelir. Tartışmadan, kavga etmeden ve kalp kırmadan, hatta kırar mıyım diye son derece ürkerekten yaptığı sohbetler için kendisine müteşekkirim. Aradan yıllar geçmesine rağmen halen her Kelkit’e geldiğimde mutlaka buluşur iki lafın belini kırarız şöyle… Beni asıl üzen böyle değerli hazinelerin Kelkitli gençler tarafından fazla keşfedilmemiş olmasıdır.

Bir öğretmenden bir şey öğrenmek için illa onunla sınıfta ve okulda olmak gerekmez bazen en önemli dersi karşılıklı çay içerken bile alabilirsiniz. Bu vesile ile hocama ve bütün öğretmenlerimize de buradan selam göndermiş olayım. İnşallah yakında bir çift kahvenin etrafında keyifle sohbet etmek dileği ile.

Selam ve Saygılar.