Bir Kurt Hikâyesi

Hasan Pir Sadi-i Şirazi, 13. Yüzyılda yaşamış meşhur Fars şâiri ve İslam âlimidir. Sadi-i Şirazî’nin Gülistan adlı eserinde şöyle bir olay anlatılmaktadır: “Bir gün bir adam bir koyunu bir kurdun ağzından kurtardı. Gece olunca, o adam koyunu yatırdı ve boğazına bıçağı dayadı. Zavallı koyun inleyip ağlayarak şöyle dedi: “Beni kurdun ağzından kurtardın ama şimdi gördüm […]

Hasan Pir

Sadi-i Şirazi, 13. Yüzyılda yaşamış meşhur Fars şâiri ve İslam âlimidir.

Sadi-i Şirazî’nin Gülistan adlı eserinde şöyle bir olay anlatılmaktadır:

“Bir gün bir adam bir koyunu bir kurdun ağzından kurtardı. Gece olunca, o adam koyunu yatırdı ve boğazına bıçağı dayadı. Zavallı koyun inleyip ağlayarak şöyle dedi: “Beni kurdun ağzından kurtardın ama şimdi gördüm ki kurdum sen oldun…”

Temsil-i manevi olan bu hikâye bize çok şeyler anlatıyor… En azından insanoğlunun doyumsuzluğunu ve çiğ süt emmişliğini anlatıyor…

En çok güven içinde yaşamaya muhtaç varlık insan… Çünkü en aciz varlık insan…  Zaman oluyor ki en küçük bir mikrop, bir sinek ve bir karınca bile insanın uykusunu kaçırabiliyor…

Ama asıl tehlikeli olan insanın bir başka canlıdan değil de kendi hemcinsinden, bir diğer insandan zarar görmesi, hem de dostluk adına…

İnsanların birbirine yardım ve dayanışmaları elbette insan olmanın bir gereği… Ama bir bakıyorsunuz, size halisane görüntü altında yardım eden bir kimse, o yardım kisvesi altında sizi mahvediyor, sizin iyi niyet ve bakışınızı alt üst ediyor ve artık daha kimseye güvenemiyorsunuz…

Peki, çözüm ne olacak?.. Çözüm uyanık olmaktan, saf olmamaktan, iyi niyet kurbanı olmamaktan ve nihayet Yüce Yaratıcıya sığınmaktan geçiyor…

Maskesiz bir dünya, maskesiz bir insanlık…

Başa kakılmayan iyilikler, minnetsiz dostluklar…

Yaratandan başkasına kulluk yapmamak…

Gülistan’da Sadi-i Şirazî, iyilik adına maskeli düşmanlığın belki de en son sınırını göstermiş. Koyun hikâyesinde verilen mesajın daha küçük boyutlu örneklerine günlük hayatımızda belki de onlarca rastlıyoruz… Yapılan iyiliklerin minnete çevrilmesi, başa kakılması… “Ben sana şunu yapmıştım ha!..”, “Ben sana bunu yapmıştım ha!..” ve benzeri hal, tavır ve davranışlar…

Bunlar insanı insanlığından soğutan manzaralar… Eğer bir de yapılan iyilik ve yardımlar, yardım yapan tarafından bir ranta çevrilme düşüncesi taşıyorsa o zaman bunun adının ne olması gerektiğine siz karar verin!.. “Sana şu iyiliği yaptım, şimdi sen de bunun karşılığında şu işte beni göreceksin… Benim şu işimi yapacaksın…” anlayışı ise insaniyetin sukut etmesinden öteye ne olabilir ki?..

Bu dünyada en yüce makam insanlık makamıdır… Allah kimseyi bu makamdan aşağılara düşürmesin…

Yüce Allah’ın bize lütfettiği insanlık meziyeti ile bu güzelim dünyayı cennete çevirip mutlu, mesut ve bahtiyar yaşamak varken, bir hırs yüzünden bu güzelim dünyayı “Kurtlar Vadisine” çevirmenin bir anlamı var mıdır?..

Güzel günler dileğiyle.

Exit mobile version