BORÇ, ALACAK VERECEK İLİŞKİLERİ VE MÜDAYENE AYETİ

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

Bu
konuyu bu köşede çok işledim. Günümüzün en kronik  sorunu haline gelen ve toplumdaki güven
bağını kökünden sarsan borç alacak verecek olaylarına Kur’an’ın çok anlaşılır
ve çok kolay uygulanır çözüm önerisini bugün tekrar yazmak istiyorum.

İnsanlar hayat şartlarına karşı daima birbirlerine yardımcı olmak
zorundadırlar. Bu yardımlaşmanın konusu, tarz ve şekli her devirde değişse bile,
“borç-alacak ve alış-veriş” ilişkileri
tarih boyunca hep ilk sıralarda yer almıştır.

Sosyal hayatta yaşayıp da, kimseye ihtiyaç duymadan kendi kendine
yeten insan bulmak mümkün değildir. Bu bağlamda, toplumsal hayatın; insanlar
arasında alış-veriş ilişkileri ve para-mal borçlanması olmadan yürütülmesi de mümkün
değildir.

Borç ilişkilerinde en önemli nokta zamanında ödenmesidir.
Bunun sağlanabilmesi için de özellikle “unutma,
inkâr etme, ödememe…”
 gibi problem
ve güvensizliklerin yaşanmaması gerekmektedir.

Aynı toplumda beraber yaşamaya muhtaç insanlar arasında meydana gelecek
güvensizlikler,  toplumları kökünden
sarsıp yıkılma noktasına getirir. Çünkü toplumların oluşumunda en büyük etken “güven” olduğu gibiyıkılmasındaki en büyük etken de fertler arasında yaşanacak “güvensizlikler” dir.

Günümüzde insanlar birbirleriyle yapacakları özellikle parasal iş ve
işlemlerle ilgili sözleşmeleri ve anlaşmaları noterler vasıtasıyla yaparak
meydana gelecek güvensizliklerin önüne geçmektedirler. 

Noterler vasıtasıyla yapılmayan, arkadaşlar, dostlar, akrabalar, satıcılar ve
müşteriler arasındaki “alış veriş ve
borç alıp verme”
gibi işlemlerin de mutlaka taraflar arasında yazılarak
kayıt altına alınması, ileride doğacak anlaşmazlıkları önleme açısından çok
önemlidir.

İnsanı en iyi bilen onu yaratan Allah’tır. Allah, insanlarla ilgili her türlü
problemi ve çözüm yollarını Kur’an-ı Kerim’de zikrettiği gibi, “borç alıp verme” konusunu da Kur’an’da
belirterek, insanların nasıl hareket etmeleri gerektiğini emretmiştir.

Uzunluğu tam bir sayfa olan ve bundan dolayı da Kur’an-ı Kerim’in en uzun
ayeti kabul edilen ve bazı âlimler tarafından da
“noterlik ayeti” olarak da
tanımlanan Bakara Suresi’nin 282. Ayeti olan Müdayene (Borçlanma) ayetinde, bu konu ile ilgili olarak Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurmaktadır:

KUR’ANIN EN UZUN AYETİ,
 “BORÇLANMA, ALACAK – VERECEK”  SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNÜ ANLATIYOR

İşte O Ayet-i Kerime:

“Ey iman edenler!
Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir kâtip
onu aranızda adaletle yazsın. Hiçbir kâtip Allah’ın kendisine öğrettiği gibi
yazmaktan geri durmasın; (her şeyi olduğu gibi) yazsın. Üzerinde hak olan kimse
(borçlu) da yazdırsın, Rabbinden korksun ve borcunu asla eksik yazdırmasın.
Şayet borçlu sefih veya aklı zayıf veya kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda
ise, velisi adaletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şahit bulundurun. Eğer
iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri
yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın (olsun). Çağırıldıkları
vakit şahitler gelmemezlik etmesin. Büyük veya küçük, vâdesine kadar hiçbir
şeyi yazmaktan sakın üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah nezdinde daha adaletli,
şehadet için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. Ancak aranızda
yapıp bitirdiğiniz peşin bir ticaret olursa, bu durum farklıdır. Bu durumda onu
yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. (Genellikle) alış-veriş
yaptığınızda şahit tutun. Ne yazan, ne de şahit zarara uğratılsın. Eğer bunu
yaparsanız (zarar verirseniz) şüphe yok ki bu, sizin yoldan çıkmanız demektir.
Allah’tan korkun. Allah size gerekli olanı öğretiyor. Allah her şeyi
bilmektedir. ( Bakara Suresi 282. Ayet)”

Bu ayet meali; Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Kur’anı-ı Kerim
Portalından Diyanet Vakfı’nın mealinden olduğu gibi alınmıştır.

Alış-veriş ve borçlarla ilgili problemlerin, günümüzde çok önemli
oranda arttığı düşünülürse, Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah’ın emri olan “yazma ve şahitlik” olayının mutlaka
uygulanması gerekir. 

Başta unutkanlık olmak üzere insanoğlunun noksanlıklarla dolu bir
yapısı vardır. Bu nedenle mutlaka ikili anlaşmaların şahitler huzurunda yazılması
zarureti bulunmaktadır.

Güzel günler dileğiyle.