MUSTAFA AKDEMİR’İN KÖŞE YAZISI
Son günlerde çocuklarım için uygun okul arıyorum ve be sebeple istanbulda yaşamış olduğum bölgedeki devlet okullarını ve özel okulları gezdim ve yöneticileri ile konuştum. Karşılaştığım manzara bir hayli düşündürücü olduğu için sizlerle paylaşmak istedim kim bilir belki aynı şeyleri sizlerde yaşamışsınızdır ya da yaşayacaksınız!
Oncelikle en yakınımızdaki devlet okuluna gittim. Bu okul hakkında güzel şeyler duymuştum ve ben de çocuklarımı buraya yollarım diye planlar yapmıştım. Ancak şu an durum çok değişmiş. Okulda 27 milletten öğrenci var ve sınıflar 35 kişilik. Yanlış anlaşılmasın farklı milletlerin olması beni rahatsız değil tam tersi mutlu eder aslında, çünkü çocuklarımın farklı milletlerden arkdaşları olur ve farklı kültürleri tanıma şansı yakalarlar diye düşünürüm. Ama buradaki problem; bu çocukların çoğu daha doğru dürüst türkçe bilmezken okula başlıyorlar, savaş ortamlarından gelmişler ve hala travma yaşıyor, ve çok farklı kültürleri direk okula yansıtıyorlar. Bırakınız onlara bişey öğretmeyi kazasız belasız günü bitirmenin derdine düşmüş öğretmenler. Gel de sen çocuğunu bu okula yolla, öte yandan adrese dayalı sistem illada bu okula yollayacaksın diyor!
Sonra çevredeki 5 tane özel okula gittim ve hepsini gezdim, yöneticileriyle konuştum. Hemen şunu söyleyeyeyim ki yıllık öğrenci başına istedikleri fiyatlar minimum 20 bin tl. Yemek, servis, kırtasiye, kıyafet derken siz en az 30 bin tl ye razı olun. Eğer üç çocuğunuz varsa o zaman 75 bin ila 100 bin arasındaki yıllık masrafa hazır olun.
Peki dedim, siz bizden istediğiniz bu para karşısında çocuklarımıza ne vereceksiniz? Birisi dedi biz “nezafet ve izafet” dersleri veriyoruz. O ne dedim, dedi biz “çocuklara otobüste büyüklerine yer vermeyi, oturmayı kalkmayı öğretiyoruz”! Peki dedim bu çocuğun anne babası yok mu?
Oteki dedi bizim havuzlarımız var, farklı sosyal ve kültürel faaliyetlerimiz var. Mesela dedim, dedi bizim mutfak atölyemiz var orada çocuklara yemek yapmayı, israf etmemeyi öğretiyoruz! Peki dedim bu çocuğun annesi yemek yapmıyor mu?
Öteki dedi biz milli ve manevi değerlerimizi öğretiyoruz. Mesela dedim, dedi biz kabiliyeti olan çocukları hafız yapıyoruz ve 6 yaşındaki 1. Sınıf öğrencisine haftada 10 saat din dersi veriyoruz! Dedim çok güzel ama bu daha çocuk bu kadarı ağır olmaz mı?
Oteki dedi biz “atatürk ilke ve inkilaplarına bağlı, çağdaş, modern ve sadece bilime inanan, vatanına milletine hayırlı nesiller yetiştiriyoruz” tamam dedim peki siz milli eğitimin koymuş olduğu müfredat dışında ne veriyorsunuz? Dedi, yabancı dil, satranç, dans dersleri veriyoruz..
Kısacası makyajlanmış süslü binaların, güzelce dizayn edilmiş görüşme odalarında “verdiğimin karşılığında ne alıcam” soruma tatmin edici bir cevap bulamadım. Hepsinin resim, spor,sanat, kültür, yabancı dil faaliyetleri var ama hepsi nerdeyse olması gereken normal şeyler. Bunlar için daha 1. Sınıfa giden bir cocuğun okul ücreti diye 25-30 bin tl ödemek akla ziyan geliyor.
Benim okula gittiğim yılları düşündüm, 90lı yılları ve şimdiki özel okullarla kıyasladım. Özel okullarda yabancı dilin daha iyi verildiğini ve çağa uygun ve olarak bazı yeni dersler olduğunu kabul ediyorum ama bunlar için onca külfetin altına girmeye değmez. Hem neden okullara yemek için senelik 5 bin tl vermek zorunlu ki, neden çocuklar evden beslenme çantalarını götürmüyorlar?
Ha bir de unutmadan söyleyim, özel okulların asıl ve çakma olanı varmış. Yani franchise dedikleri sistemle yani başka bir okulun isim hakkını satın alarak o isim altında okul açanlar asıllarına göre kaliteleri çok düşük oluyormuş ama tabi kimse bunu söylemiyor. Sadece frenchise olmayanlar “aman dikkat” diye anlatıyorlar.
Öte yandan gittiğim özel okullarda müthiş bir zihniyet tezahürü gördüm. Yani hepsi hangi cemaatın, tarikatın, ya da her hangi bir sivil toplum kuruluşunun müdavimleri tarafından kurulmuşsa o okulda çok ağır bir şekilde onu hissediyorsunuz. Bence bu çok sakıncalı. Daha 6 yaşındaki çocuklara onlar farkında olmadan ayrışma, kutuplaşma aşılanıyor. Bizimkiler, onlar, şunlar vs. Bu da ileriye dönük olarak ciddi potensiyel tehlikeler barındıyor. Hepimize ait ve üst kimlik olarak kabul ettiğimiz ve aslında yeterli olan islam, vatan, devlet, millet gibi ortak değerlerimize bir de bir sürü alt kimlikler eklemek millet olarak kenetlenmemize engel teşkil ediyor.
Bir baba olarak aradığım ve istediğim şey temiz, güvenli ve çok kalabalk olmayan bir ortamda (yeterli ilginin sunulması) çocuğuma fen ve matematik derslerinin yanında yabancı dil derslerinin düzgünce verilmesidir. Ortak olan milli ve manevi değerlerimiz öğretilmeli daha fazlasını isteyen anne baba bunu kendisi sunmalıdır.
Umarım tez zamanda eğitim sistemimizin kalitesi ve güvenilirliği olması gereken yere ulaşır ve büyük bir sektör haline gelen, hem çok para alıp hem de çocuklarımıza devletin vermesi gerekenden daha fazla bişey ver(e)meyen ve daha altı yaşından itibaren bir zihniyet ayrımına sürükleyen özel okullar girdabından milletimiz kurtulur. Güverenek evladını devlet okuluna yollar ve çocuklar arasındaki eğitimde fırsat eşitsizliği son bulur.