ÇOK MU MASUMUZ?

ALİ ÖZDOĞAN

İki sözü iki dakika ara ile çelişen politikacılarımız vardı… 

Hakim unsur kim ise ona göre karar veren yöneticilerimiz vardı…

Üniversite kapılarında dikkatlerini evlatlarımızın başının örtülerine dikip, onları sorguya çekmesi halinde,  rezil yöneticisi tarafından kendisine aferin denilmesine odaklanmış görevlilerimiz vardı…

Rütbeli askerlerimiz vardı, bizi korumak yerine, dini bütün kardeşlerimize zulümlerini televizyonlarda yumruğunu sıkarak gösteren…

Torpille memur olduktan sonra, kendileri tanımadıkları kanunlara göre haksız vatandaş arayan memurlarımız vardı…

Milletin ahlakını dejenere etmek için gavurluğuyla ünlü, gavur vakıflardan beslenen gazete sahipleri ve bu gazete köşelerinden pohpohlanarak sahnelere çıkartılan ve sahnelerden seksene gelmeden  inmeyen sözüm ona sanatçılarımız…

Mübarek din-i İslamı, kendinin bilinmesine ve geçimine vasıta yapan güya ehl-i hizmet tiplerimiz ve maalesef bunlar gibi tuhaf olan kimi hocalarımız…

Akademisyenlerimiz..

Siyasilerimiz..

Esnafimız……

Ya milletimiz; menfaat elde etmek ve haksızlık yapmak için yana yakıla siyasî arayan..

Evet vardı ve bunlar bir yerden gelmediler.

İçimizden çıktılar..

Kimileri varlar hâlâ belki de ..

Dönemine göre çıkıyor ve belki çıkacak da sesleri.

Yöneticiler bizden çıkıyor, demek bozukluk bizde…

Bizim asıl meselemiz budur.

Genel bir bozulma hali var, bu görmezden gelinir, topyekûn kamu ve sosyal kurumlarla üzerine gidilip tedavi edilmezse, topuzlu sistemler bile bizi düzeltemez.

Efendim?

Kim?

Herkes bir suçlu buluyor ya helal olsun..

Kimse içindeki kiri başka suçlu aramak perdesiyle saklamasın…

Çocukken baktık ama altmış yaşına yakın, artık kimse: “Ali ata bak” demesin, utansın bir zahmet…