DEVLET ÇAY İÇİRİRSE NE OLUR?

Hasan Pir’in köşe yazısı. DEVLET ÇAY İÇİRİRSE NE OLUR? HASAN PİR Seksen milyonluk Türkiye’de insanlara “DEVLET” in bir resmini çizdirseniz acaba kaç ayrı tablo ortaya çıkar… Hemen ben size söyleyeyim… Resmi çizecek kişi, devleti temsil eden hangi memurla tanışmışsa onda gördüğü hal, hareket ve tavırlara göre devletin resmini çizecektir… Bu duruma göre kaç ayrı tablo […]

Hasan Pir’in köşe yazısı.

DEVLET ÇAY İÇİRİRSE NE OLUR?

HASAN PİR

Seksen milyonluk Türkiye’de insanlara “DEVLET” in bir resmini çizdirseniz acaba kaç ayrı tablo ortaya çıkar…

Hemen ben size söyleyeyim… Resmi çizecek kişi, devleti temsil eden hangi memurla tanışmışsa onda gördüğü hal, hareket ve tavırlara göre devletin resmini çizecektir… Bu duruma göre kaç ayrı tablo ortaya çıkabileceğini siz hesap edin…

Hangi görev ve makamda olursa olsun “devleti” temsil ederken, kendisini kanunlardan üstün gören bir kişiye bakılarak çizilen “devlet resmi” nin sevimli, cana yakın olabileceğine ihtimal verebilir misiniz? Yüzler asık, kaşlar çatık, kötü muamele ve hitaplar, hakir gören bakışlar… Yüzüne bakanın korktuğu bir resim…

Temsil ettiği görevin bir emanet olduğunu bilen, kendisini de bu millete hizmetle yükümlü olarak gören, vicdan ve muhakeme sahibi bir memurun hal ve hareketlerine bakılarak çizilen “devlet resmi” herhalde diğerinden çok farklı olacaktır…

Yıllar önce Güneydoğuda çalışmış bir emniyet görevlisinin anlattıklarını sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bir karakolda görev yapan jandarma astsubay, karakolun önünden geçmekte olan bir yaşlı köylüyü çağırarak karakolun bahçesinde çay içirmek ister. Köylü önce çekinip, gelmek istemese de görevlinin ısrarı üzerine karakol bahçesine girer ve oturur. Komutanın ikram ettiği çayı yudumlarken bir yandan da ağlamaktadır… Köylünün ağlaması komutanın dikkatini çeker ve ağlamasının sebebini sorduğunda, yaşlı köylü şunları söyler: “Ben 70 yaşındayım… 70 senedir bu köyde yaşıyorum… ben bugüne kadar bu karakola hep ifade vermek için çağrıldım… Devletin karakolunda çay içirildiğine ilk defa şahit oldum… Onun için ağlıyorum…”

  1980’li yıllarda Güneydoğu’da görevli bu astsubay, aslında bu milletin neye ihtiyacı olduğunu çok iyi tespit etmiş… Çayın bir bahane olduğunu, çayın bu millet için kendine verilen değerin bir sembolü olduğunu çok güzel çözümlemiş… Tek kelime ile tebrik etmek gerekir…

Bir bardak çay içirmek… Bir gönül almak… Bir yudum çayla devletin şefkat sıcaklığını hissettirebilmek…

Evet, devlet çay içirir mi dersiniz?.. İçirmeli, hem de sık sık içirmeli…

“Devlet” imajını kötü göstermeye kimsenin hakkı yok…

Belki verdiğimiz örnek basit bir hatıra ama, derinliği var…

Devlet vatandaşıyla dost olmalı, olabilmeli… Devleti yanlış tanıtanlara vatandaşla muhatap olma görevi verilmemeli…

“Somurtan, döven, söven, çalan” özellikli “devlet resmi” çizdiren görevliler yerine, “samimi, gülümseyen, güven veren” resimler çizdiren görevliler makam ve mevkilere getirilmelidir…

Çay içiren bir devletin, davranış sıcaklığının bu milletin gönlünden ve hafızasından asırlarca silinmeyeceğini herkes bilmelidir.

Güzel günler dileğiyle.

Exit mobile version