MUSTAFA AKDEMİR’İN KÖŞE YAZISI
Şimdi daha iyi anlıyorum halifelik makamının önemini ve kaldırılmasıyla Müslümanların nasıl başsız, yetim ve öksüz kaldığını ve ondan sonra Müslümanların bir daha bir araya gelemediğini. Biz halife döneminde yaşamadık ama beyaz perdedeki yansımalarından halifenin İslam âlemini nasıl gözettiğini ve Müslümanları nasıl birlik ve beraberlik içinde yönlendirdiği sahneleri seyrettik.
Geçenlerde ekranda Kudüs’te bir mücahide ablanın İsrail askerlerine karşı “kumandanı Hz. Muhammed (sav) olan bir ordu size teslim olmayacaktır ”diye haykırdığını gördüm. Bu söz beni düşündürdü.. Evet ordu hazır ama kumandan nerede? diye sordum kendi kendime. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) bir insan olarak ömrünü ve peygamberlik vazifesini tamamlayıp beka alemine göç etti ve arkasından halifeleri onun yolundan gitmek ve hizmetini idame ettirmek için Müslümanları sevk ve idare vazifesini devraldılar. Bu halifeler farklı coğrafyalarda farklı devletler altında yaşayan ümmetin derdini dert edindiler. Bir İslam beldesinde bir problem olsa ya bizzat çözdüler ya da Müslümanları yardıma davet ettiler ve Müslümanlar birlik olup o problemi çözdüler.
Bugün “İslam İşbirliği Teşkilatı” na üye 57 bağımsız İslam devleti var ve dünyada toplam 1.8 milyar Müslüman yaşıyor. Eskiye göre çok daha kalabalık ve güçlüyüz, dünyadaki enerji ve zenginlik kaynaklarının çoğunluğu İslam topraklarında.. Ama gözümüz önünde ilk kıblemiz olan Kudüs adım adım işgal ediliyor ve biz bir şey yapamıyoruz. Çünkü bu 57 kollu devi organize edecek bir güçlü irade yoktu bugüne kadar ama son yapılan İİT toplantısı ile bu iradenin Türkiye olacağına inancım Allah’ın izni ile tamdır.
Çünkü İslam âleminde üç güçlü devlet var. Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan.
Mısırın başına Sisi belasını sardılar, Suudi Arabistan’ın ne yaptığını nereye gittigini bilen yok. Önce yeni dünyayı Amerikayla beraber yöneteceğiz dediler, sonra İsrail’le savaşmak caiz değil diye fetva çıkardılar şimdi Kudüs haberlerini bile yasaklamak istiyorlar. Geçtiğimiz çarşamba günü toplanan İİT toplantısına katılmadılar bile. Açık ve net bir şekilde saflarını ya da en azından ümmetin yanında olmadıklarını ortaya koydular. Her ikisine de yazıklar olsun. Simdi ümmete umut bir tek büyük ülke Türkiye kaldı. O da yedi düvelle savaşıyor. Allah, devletimize milletimize zeval vermesin.
Dikkat ediniz, Endülüs Emevilerini yıkan, İslam beldelerini kasıp kavuran ve Kudüs’ü elimizden alan haçlı orduları Papanın çağrısıyla toplandı. Avrupa da hatta dünyada yaşayan tüm Hristiyanların üzerinde devletine, ırkına, diline, sınırına bakmadan onlara etki edebilen, dini lider Papa yaptı.
Şunda hiç şüphe yoktur ki, dilleri, ırkları, kültürleri, coğrafyaları, vs.. vs.. başka olan İslam ülkelerinin arasındaki yegâne bağ “din” dir. “İslam”dır. Dolayısıyla dün, onları derleyip aynı amaç etrafında toparlayan irade dini lider halife idi bugün ise inşaallah “âkil, büyük ve irade” sahibi ülke Türkiye olacaktır. Son gelişmeler üzerine Türkiye’nin almış olduğu inisiyatifler, atmış olduğu adımlar, son İİT toplantısı bunun en güzel ispatı olmuştur.
13 Aralık çarşamba günü toplanan “İslam İşbirliği teşkilatı” tarihi öneme sahip bir karar aldı ve Kudüsü Filistin’in işgal altındaki başkenti olarak tanıdı. Bu Müslümanlara karşı yapılan saldırıya ayni dilden cevap vermek oldu. Peki bunun pratikteki anlamı ve sonucu ne? İsrail bu kararı tanımadığını açıkladı. Onları Kudüs ile ilgili yapmak istediklerinden vazgeçirecek mi? Gelişmeleri hep beraber takip edeceğiz ancak ben karşı atak anlamına gelen ekonomik, siyasal, diplomatik adımlarında atılmasını beklerdim. En nihayetinde İsrail bir terör devleti olarak ilan edildi. Teröristlerle ilişkilerin nasıl olacağı bellidir. Belki de bu tür kararlar yoldadır bir bir sırayla gelecektir ama insan işte aceleci davranıyor ve biran önce olsun istiyor.
İslam ülkelerinin her türlü zilletten kurtuluşunun çaresi ittihattır. Birlik olmaktır. Asrımızda İslam birliği sevdalılarının başını çeken Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de bu konuda şunları söylüyor: “Azametli, bahtsız bir kıt’anın; Şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, İttihad-ı İslamdır”.
Bu sözün gerçekleştiği İslam ülkelerinin İİT gibi güçlü bir ortak çatının altında sımsıkı biraya geldiğini en kısa zamanda görme arzusu ve duası ile.