ALİ ÖZDOĞAN
Şu üç günlük dünya’ya hırslarıyla bakarak, pis menfaatleri için bozgunculuk yapıp da, bu güzel dili ‘nefret dili’ haline dönüştüren ve yaratılıştan en öne konmuş bu güzelliği tersine çevirip, ruhun ta derinliklerinde mahkum eden, ettiren, buna yol açanlar..
Yaradılıştan sağlanan bu mükemmel dengeyi nefret adına bozanlar..
En en hafifi ile, ağır bir cezayı hak ediyor değil mi?
Elbette “Hasbünallahu veniğmel vekil” denmeli, ama hak katından bu ceza adına bize de izin var mı yahut ne kadar izin var onu da öğrenmek elzem…
Öyle ya yahu, nefsin nerede, ne oyun yapacağı belli değil ki, hep imtihandayız ölçü kaçsa hakka mahcubiyet var.
Hakka karşı asi olmanın yerini hangi hınç, ya da öç yahut şan veya nam duygusu alabilir ki, bunların hepsi elbet imtihan için konmuş nefsin tuzakları..
Kimi reziller, bu duyguyu taşımaya çalışan, hassasiyet gösteren insanları kolay lokma zennetme gafletiyle, sözüm ona mağrurane üzerine üzerine gidercesine bir tavır içine giriyor.
Elbet bu da büyük bir imtihan…
Kazananı da oluyor belki kaybedeni de …
Kimi zaman, Hasbünallah diyemeden yahut ihkâk-ı hak adına Hakkın verdiği izin irdelenmeden nefsin telkini ile gözler kararıyor, dini etik yerini nefsi tetiğe bırakıveriyor..
Çok duyarsınız, ‘kendimi kaybettim’, hatırlamıyorum.
Yargılar herkes, ama karşıdaki rezili kimse sorgulamaz, belki rezil de gitmiştir ama bir masumun hayatına sebep de olarak.
Değer mi diyecegim ama bu değer mi rezillerin beslendiği söz olsa gerek..
‘Allah sonumuzu hayır eylesin’ ne güzel bir dua..
Huzur ile..