DÜŞÜNCE DÜNYASI
Bugünkü yazımızda Bediüzzaman Hazretleri’nin Risale-i Nur eserlerinden derlediğimiz vecizeleri sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Bu güzel vecizelerin düşünce dünyamıza yeni ufuklar açması dileğiyle.
********
* Bismillah her hayrın başıdır.
* Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.
* Sultan-ı kâinat birdir, her şey’in anahtarı O’nun yanında, her şeyin dizgini O’nun elindedir.
* İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
* Zaman ihtiyarlandıkça, Kur’an gençleşiyor.
* Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alîl bir uzvun reçetesi, ittibâ-ı Kur’ân’dır.
* Kur’an kalplere kuvvet ve gıdadır, ruhlara şifadır.
* Sünnet-i Seniye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, altında bir nur, bir edep bulunmasın!
* İman; insanı insan eder; belki, insanı sultan eder. Öyle ise, insanın vazife-i asliyesi iman ve duadır.
* Sivrisineğin gözünü halk eden, güneşi dahi o halk etmiştir.
* Pirenin midesini tanzim eden, manzume-i şemsiyeyi de o tanzim etmiştir.
* Bir gözün yoksa, iki gözü de olmayan âmâlara bak, Allah’a şükret.
* Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.
* İnsanları canlandıran emeldir, öldüren yeistir.
* Zekâtı vermeyenin herhalde elinden zekât kadar bir mal çıkacak; ya lüzumsuz yerlere verecektir, ya bir musibet gelip alacaktır.
* Herşeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir. Göz ise mâneviyatta kördür.
* Sıkıntı sefahatin muallimidir.
* Zaman gösterdi ki, Cennet ucuz değil; Cehennem dahi lüzumsuz değil.
* Bu milletin ve vatanın, hayat-ı içtimaiyesini anarşilikten kurtarmak ve büyük tehlikelerden halâs etmek için, beş esas lâzımdır ve zarurîdir. Birincisi: merhamet. İkincisi: hürmet. Üçüncüsü: emniyet. Dördüncüsü: haram-helâlı bilip haramdan çekilmek. Beşincisi: serseriliği bırakıp itaat etmektir.
* Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor gidiyor, insan da beraber gidiyor.
* Vicdanın ziyası, ulûm-u diniyedir. Aklın nuru, fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacıyla hakikat tecellî eder. O iki cenah ile talebenin himmeti pervaz eder. İftirak ettikleri vakit, birincisinde taassup, ikincisinde hile, şüphe tevellüd eder.
* Elbette, en bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, mâlâyâni şeylerle ömrünü telef etmesin, kendini misafir telâkki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin, selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
* Gayri meşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir.
* Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.
* İnsanın bu dünyaya gönderilmesinin hikmeti ve gâyesi; Hâlık-ı Kâinat’ı tanımak ve O’na îmân edip ibâdet etmektir.
* Amelinizde rıza-yı İlâhî olmalı. Eğer O razı olsa, bütün dünya küsse ehemmiyeti yok.
* Haksızlığa karşı sükût etmek, hakka karşı bir hürmetsizliktir.
* İman hem nurdur, hem kuvvettir. Hakikî imanı elde eden adam kâinata meydan okuyabilir.
* Sen; “Mesleğim haktır veya daha güzeldir” demeye hakkın var. Fakat; “Yalnız hak benim mesleğimdir” demeye hakkın yoktur.
* Ey nefis! Eğer takva ve amel-i sâlih ile Hâlıkını razı etti isen, halkın rızasını tahsile lüzum yoktur; o kâfidir.
* Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâmdır.
* Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete (düşmanlığa) vaktimiz yoktur!
* Mâdem her şey mânen Bismillâh der. Allah nâmına Allah’ın ni’metlerini getirip bizlere veriyorlar. Biz dahi “Bismillâh” demeliyiz.
* En bahtiyar odur ki, dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın.