ENSAR – MUHACİR İLİŞKİSİ VE ÜMMET BİLİNCİ

Herkes bilir, “Ensar” ve “Muhacir” dendi mi aklımıza ilk gelen Mekke’den  Medine’ye  göç eden Müslümanlar (muhacir) ve onları bağrına basıp neyi varsa kardeşleriyle paylaşan Medineli Müslümanlar (Ensar) gelir. Zira hazreti peygamber (sav) onları birbirine kardeş ilan edip emanet etti.

Biz onlara bakarak nasıl misafir olunurmuş ya da nasıl misafir ağırlanırmış onu öğrendik. Ev sahibi elindeki her şeyi kardeşi ile paylaşmaya gayret ederken misafirlerde (çok) yük olmamak için elinden geleni yapmış.

Şimdi biz de bunun bir benzerini yaşıyoruz. Suriye’den gelen Müslümanlar ve ev sahipliği yapan Türkiye… Maalesef ara sıra o “ensar & muhacir”  hukukuna uymayan nahoş olaylar oluyor ve hepimiz üzülüyoruz.

Bir hafta önce başımdan geçen bir olayı paylaşacağım sizlerle… İstanbul’da ablamın yaşadığı sokağa geldim ve boş bir yere aracı park ettim ( on yıldır yaptığım gibi) ve tam inecekken bir Suriyeli gelip aracımın camına tık tık vurdu. Camı açtım ve bana “burası benim park yerim sen başka yere park et” dedi. Şaşırdım ve “burada kimsenin özel park yeri yok isteyen istediği yere park eder hem bak hemen karşısı boş sende oraya park et dedim”. Ama adam ısrarla ” burası benim yerim deyip bir de ağzından  “bak iyi olmaz haa…” lafını kaçırmadı mi.. benim sigortalar attı… Sonra oturup “muhacir & ensar” hukukunu düşündüm ve üzüldüm. Benim memleketimde, benim sokağımda misafir ettiğimiz birisinin bana posta koymaya kalkmasını kabul edemedim.

Maalesef ülkemizde istismarcı art niyetli hakkıyla “Ensarlık” hukukunu yerine getirmeyen vicdansızlar var belki de çok var ama Suriyelilerin de hepsinin “muhacirlik” hukukuna uygun davrandığını söyleyemeyiz.

Ümmet bilinci ve İslam kardeşliği şuuru her iki tarafta da erozyona uğramış. Aslında bu durum genel olarak Müslümanların ciddi bir problemi… Dünyadaki hemen hemen tüm enerji ve zenginlik kaynakları Müslüman coğrafyalarda çıktığı halde param parça ve sefil bir halde İslam dünyası. Batılılar ya zorla ya da hile ile elimizdekini alıp bizi savaş oyunlarıyla oyalıyor.

Peki bu durumdan kurtulmanın çaresi ne diye sorarsanız bence “Müslüman olmak” kolay değil ama başka bir çaremiz yok. Dinimizi yeniden ve doğru olarak öğrenmek ve hayatımıza uygulamak.