Fahrettin Köseoğlu Yazdı / Evcil Hayvan İmparatorluğu

Fahrettin Köseoğlu –  Yüz elli milyar dolar ile ne yapılır? –  Günlük 1 dolardan az geliri olan 1,5 milyar insanın bir yıllık açlık masrafı karşılanabilir! –  Peki, yılda evcil hayvanlara 150 milyar dolar harcayan İnsanlık için bir diyeceğiniz var mı? Cevap yok. Olamaz da…  Eğer olsaydı bu insanlara yılda 8,5 milyon ton Evcil Hayvanlar için […]

Fahrettin Köseoğlu

–  Yüz elli milyar dolar ile ne yapılır?

–  Günlük 1 dolardan az geliri olan 1,5 milyar insanın bir yıllık açlık masrafı karşılanabilir!

–  Peki, yılda evcil hayvanlara 150 milyar dolar harcayan İnsanlık için bir diyeceğiniz var mı?

Cevap yok. Olamaz da…  Eğer olsaydı bu insanlara yılda 8,5 milyon ton Evcil Hayvanlar için et ve et mama satan bu sektör olmazdı. Afrika’da bizimkilerle aynı haklara sahip olarak doğan bir çocuk susuzluktan gözleri pörtleyerek ölmezdi. Eğer olsaydı, süslü hayvanları için 5 yıldızlı otel yaptırıp onları şampanya ile besleyen ‘gördüm delisi’ bu insanlar olmazdı. Evlenip çocuk yapmak yerine evinde onlarca kedi besleyen ve sokaklarda insan yiyen başıboş köpeklerin haklarını o parçalanan çocuklardan yukarıda tutan bir zevat türemezdi. Kedi ve köpekleri fabrika mantığı ile çoğaltıp oyuncak niyetine insanlara satan ‘Pet Şoplar’ her köşeye yayılmazdı. Çocuklarınızın bir markette satılığa çıkarıldığını düşünsenize! Her şeyi yanlış anladığı gibi hayvan hakları meselesini de yanlış anlayan böyle bir medeniyet var olmazdı.

Modern insan evinde kendi egosu için bir hayvan alıp ona olabilecek en rahat hayatı sunmayı ‘derin merhamet göstergesi kabul ediyor’ ve bununla birlikte tüm insani vazifelerini gördüm sayarak vicdanını bunula sükût ettiriyor. Hem kolay hem eğlenceli hem de yeterli! Bunu çağdaşlığın bir sembolü olarak görüyor. Bir cana sahip çıkmanın bir canı korumanın bir canı yaşatmanın huzurunu duyuyor ruhunda. O canın sırf onun için meydana getirildiğini bilmek istemiyor.

Kendi elleri ile yaptıkları putlara tapan medeniyetlerin hikayelerini biliriz. Hatta günümüzde bile hala milyarlarca insan Hayvan görünümlü putlara tanrı diye tapınıyor. Bu gidişle eminim ki kedi ve köpekleri tanrı edinecek bir nesil gelecektir. Dünyada üretilen yiyecek ve içeceklerin önemli bir kısmını bu özel olarak üretilmiş hayvanlara ayırmak İnsanlık olamaz.

Kendi Habitatı içerisinde doğan ve yaşayan hayvanları bundan tenzih ediyorum tabi ki. ‘Kurdun Kuşun Hakkı’ diye bir deyim var ki aslında bütün meselenin özeti gibidir. Evde artan yiyecek ve içeceklerin hayvanlara verilmesi israfın önlenmesi için de net bir çözümdür Anadolu da. Kışın yem yiyecek bulamayan yaban hayvanları için dağlara yiyecek bırakan bir anlayışın mirasçıları olarak hayvan haklarını ne kadar doğru anladığımız ortadadır. Lakin bunu bir sömürge sistemi haline getirerek garip gurebaya gitmesi gereken üç beş kuruşun Akvaryum balıklarına, kafes kuşlarına ve sayısı doğal olmayan yöntemlerle milyarlara çıkarılmış kedi ve köpeğe harcanması hiçbir şekilde izah edilemeyecek bir durumdur.

Hele hele bunu bir aydınlık göstergesi olarak kabul edenlerin dünyayı yavaş yavaş karanlığa sürüklediğinin farkında olmalıyız. Önce İnsan! düsturu ile hareket edilerek bu meseleye net bir çözüm üretilmeli. Üç beş aklı ve vicdanı bozuk güruhun keyfi için bu Evcil Hayvan İsrafına devam edemeyiz buna acilen dur denilmeli. Doğanın Yaratıcı tarafından belirlenmiş bir nizamı vardır. O nizam içerisinde bu hayvanlar doğar yaşar ve ölürler.

Özellikle büyükşehirlerde yaşayan inşaların ‘benim çocuğumun neden bir evcil hayvanı yok’ diyerek kendini haklı çıkarma gayretinin yanlış olduğu okullarda çocuklarımıza anlatılmalı. Psikolog ve Pedagogların çocukların rehabilitesi için evcil hayvan tavsiye etmelerinin önüne geçilmeli. Her şey yerinde güzeldir. Kedinin görevi en özel vitaminlerle karıştırılmış birinci sınıf etten üretilen mamayı yiyerek yan gelip yatmak değil etraftaki fareleri yakalamaktır. Köpeğin görevi elbise kazak giyerek evin içinde televizyon izlemek değil. Ev halkını veya sürüyü koruyup kollamaktır. Özgürlüğün sembolü olarak tanımladığımız kuşları küçük kafeslerin içinde canı çıkana kadar feryat ettirmekteki zıtlığı aklım almıyor zaten. Kuş bağda bahçede güzeldir. Kaplumbağa camdan bir fanusun içinde değil, su kenarında güzeldir. Ya fareleri kafese koyup çarkın içinde deli gibi koşturmak neyin nesidir? Onu hiç anlamam. Bunun gibi örnekleri saymakla bitiremeyiz lakin siz ne demek istediğimi anlıyorsunuz.

Kendi keyfi için havanlara bu zulmü layık gören onları doğal ortamlarından alıp bu hapishanelere tıkayanların onları en çok seven kişiler olarak öne çıkması başlı başına bir İnceleme konusudur zaten.

Selam ve saygılarımla.

Exit mobile version