Filistin’de Yaşanan Olaylara Vatandaş Bakışı ve Devlet Aklı

Hasan Pir 500’e yakın masum Filistinli Müslüman kardeşimizin şehit edildiği katliamla zirve yapan zalim ve katil İsrail’in Gazze’deki zulmüne tüm dünyadan tepkiler çığ gibi gelmeye devam ediyor. Zulme tepki vermek, üzülmek, gözyaşı dökmek insan olmanın bir gereğidir… Vereceğimiz bu tepkiler insan olarak bizi bize anlatan özelliklerimizdir. Adeta aynamızdır… Din, dil, ırk ayırmadan, sadece insan oldukları […]

Hasan Pir

500’e yakın masum Filistinli Müslüman kardeşimizin şehit edildiği katliamla zirve yapan zalim ve katil İsrail’in Gazze’deki zulmüne tüm dünyadan tepkiler çığ gibi gelmeye devam ediyor.

Zulme tepki vermek, üzülmek, gözyaşı dökmek insan olmanın bir gereğidir… Vereceğimiz bu tepkiler insan olarak bizi bize anlatan özelliklerimizdir. Adeta aynamızdır…

Din, dil, ırk ayırmadan, sadece insan oldukları için dünyanın dört bir tarafında zulme uğrayanların yardımına koşan Türk Milleti ve Türk Devleti Gazze için de ilk tepkiyi veren millet ve devletlerin başında geldi.

Filistin ve Gazze’de yaşananlara insan olarak, millet olarak ve devlet olarak tepkimiz nasıl olmalıdır. Bu konu üzerinde durmak istiyorum.

Öncelikle devlet tepkisi ile millet tepkisini birbirinden ayırmak gerek.

Millet olarak zulme tepkimiz en üst seviyeden olmalı. Verdiğimiz tepkinin sesi zalim İsrail ve onun destekçisi devletlerden duyulmalı… Her şey kudretinde olan Rabbimize dua ederek zalimi durdurması ve cezalandırması istenmeli. Ve bu tepkiler sürekli olmalı.

Devletimize gelince; devlet kendi sistematiği içinde “Devlet Aklı” denilen bir feraset ve basiretle hareket eder. Bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve bürokratları Ortadoğuyu, İslam âlemini ve tüm dünyayı en doğru şekilde tanıyıp, olayları en doğru şekilde analiz ediyorlar.

Biz; fert ve millet olarak devletimizin bu olaylar karşısında en doğru kararları alması için de dua edeceğiz. Onlar, ne yapılacağını, devletler arenasında nasıl hareket edileceğini çok iyi bilirler.

Türk Cumhuriyeti’nin âkil, basiretli ve ferasetli devlet adamları inşallah bundan sonraki süreç içinde kaynayan kazan olan Ortadoğu ve tüm dünyadaki İslam devletlerinin ve masum millet ve devletlerin de  “aklı” olacaklardır. Zaten İslam devletlerinin ve İslam coğrafyalarının bir âkil abiye ihtiyacı vardı. Gelişen olaylar bu âkil abinin Türkiye olduğunu göstermiştir.

Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan başkanlığındaki hükümetimiz yapılması gerekenleri soğukkanlılıkla en güzel şekilde yapıyor. Olayların durması için en net tepkiyi hem İsrail’e, hem de onların destekçisi batı devletlerine kararlılıkla ilettiler ve iletiyorlar. Dünyanın uyanması için ne gerekiyorsa gece gündüz demeden yapıyorlar. İnşallah bu gayretler kıs süre içinde meyvesini verecektir.

“Hüsnü zannın en güzeli Allah’a karşı olanıdır.” Biz Rabbimize inanıyor ve güveniyoruz. Tarih boyunca dünyayı fesada vermek isteyen ve Allah’ın lanetlediği Yahudi milleti, bu yaptıkları zulmün karşılığını mutlaka görecektir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadislerinde  şöyle buyuruyor: “Müslümanlarla Yahudiler arasında savaş çıkmadıkça kıyamet kopmaz. Savaşı Müslümanlar kazanmadıkça da kıyamet kopmaz.” Rabbimiz, Habibi’nin (s.a.v) bu sözünü elbette karşılıksız bırakmayacaktır. Peygamberimizin bu müjdeli haberi inşallah tahakkuk edecektir. İmanımız ve inancımız böyledir.

Çeşitli analiz sahipleri dünyada zulüm devletlerinin ömrünün o dönemin ortalama insan ömrü kadar olduğunu belirtmektedirler. Bazıları da bu dönemin yüz yılı geçmeyeceğini ifade ederler. (Bugün dünyada insan ömrü ortalama 75-80 yıldır.) Bunun ilk örneği kuruluşundan 74 sene sonra yıkılan Rus komünizminde görülmüştür. Kuruluşu 75-80 yıla yaklaşan İsrail de İnşallah en kısa zamanda yıkılarak Yahudi zulmü de sona ermiş olur.

Yazımızı Bediüzzaman Hazretleri’nin şu müjdeli sözleri ile bitirelim:

“Ümitvar olunuz… Şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sada İslam’ın sadası olacaktır.”

Güzel günler dileğiyle.

Exit mobile version