GÖNÜL VE RUH DÜNYAMIZI ZENGİNLEŞTİRECEK İKİ OLAY

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

Bugün sizlere gönül ve ruh dünyamızı zenginleştirecek iki olaydan
bahsetmek istiyorum.

BOŞ KAŞIKLA DOYAN SAHABİ AİLESİ

Ebu Hüreyre Hazretleri’nden nakledilen bir rivâyete göre: “Bir gün Hz.
Peygamber’in (a.s.v.) huzuruna bir adam geldi. Açlıktan takatinin kesildiğini
söyledi. Resûlullah Efendimiz, hanımlarına bu adama bir şeyler vermeleri için
haber gönderdi. Hanımları, evlerinde sudan başka bir şey bulunmadığını
söyleyince Resûl-i Ekrem (a.s.v.): “Bu gece bu adamı kim misafir edecek?” dedi.

Bunun üzerine Ensâr’dan biri: (Ebu Talha olduğu rivayet edilmektedir)
“Ya Resûlallah, ben misafir ederim” dedi ve misafiri evine götürdü.

Ebu Talha; evde hanımına yiyecek bir şey bulunup bulunmadığını sordu.
Hanımı da yalnız çocukların yiyeceği kadar bir şey bulunduğunu söyledi.

O da: “Öyleyse onları bir şeyle avut, sofraya gelmek isterlerse uyut.
Misafirimiz eve gelince lambayı söndür, ona kendimizi de yiyormuş gibi
gösterelim” dedi. Sofraya oturdular. Misafir karnını doyurdu. Kendileri
karanlıkta yiyormuş gibi davrandılar, kaşıklarını sofraya boş uzatıp, geriye
boş çevirdiler ve aç yattılar…

Sabah olunca Ebu Talha; Peygamberimiz (a.s.v.)’ın yanına gitti.
Resûlullah ona: “Bu gece misafirinize karşı yaptığınız davranıştan Allah razı
oldu.” buyurdu.

Riyâzü’s-Salihîn, Buhari ve Müslim gibi önemli hadis kaynakları Haşir
Suresi’nin 9. Ayetinin bu olay üzerine nazil olduğunu yazmaktadırlar. Haşir
Suresi’nin 9. Ayetinin meali şöyledir:  “Daha önceden Medine’yi
yurt edinmiş ve gönüllerine imanı yerleştirmiş olan kimseler, kendilerine göç
edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayı içlerinde bir
rahatsızlık hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onları
kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar
kurtuluşa erenlerdir
.” 

SANKİ YEDİM CAMİİ

18. yüzyılda Osmanlılar döneminde İstanbul’da yaşayan Keçeci Hayrettin
Efendi; çarşı pazara çıktığında zaruri ihtiyaçları dışında para harcamaz, bir
şey yemek isteğinde  “sanki yedim” deyip, o anda harcaması
gereken parayı kesesinden çıkarıp bir kenarda biriktirip, tasarruf edermiş.

Keçeci hayrettin Efendi, bir ömür boyu uyguladığı bu sanki
yedim
düşünce ve tavrının sonunda
biriktirdiği paralarla İstanbul’un Fatih ilçesi Sinanağa mahallesinde,
“Sanki Yedim Camii”
adında bir cami yaptırmış.

Sanki Yedim” camii şu anda ibadete açık olup hizmet
vermektedir.

* * *

Bu iki olaydan ders çıkarıp, hayatımızı dolu dolu yaşamayı ve helalinden
kazanıp helalinden harcamayı Yüce Rabbim hepimize nasip etsin.

Güzel günler dileğiyle.