1965’li yıllarda gittiği Amerika’da ikamet eden, Gümüşhane merkez Alemdar (Hudura) köyünün seçkin ailelerinden Öztürk ailesinin evladı Prof.Dr. Süleyman Öztürk 83 yaşında Amerika’da vefat etti.
Edinilen bilgiye göre Merhum Süleyman Öztürk’ün naaşı Amerika’dan Türkiye’ye getiriliyor. Eğer bir program değişikliği olmaz ise Merhum Süleyman Öztürk’ün cenazesi Gümüşhane Merkez Kemaliye Camiinde 16 Eylül 2022 Cuma günü kılınacak cenaze namazını müteakip Gümüşhane Merkez Alemdar (Hudura) köyünde toprağa verilecektir.
Merhum Süleyman Öztürk’e Allah’tan rahmet, kederli ailesi ve yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
*****
YUSUF SADIK, PROF.DR. SÜLEYMAN ÖZTÜRK’Ü ANLATIYOR
Gurbette Marka Bir Hemşehrimiz Prof. Dr. Süleyman Öztürk
(27 Mart 2018 – Demokrat Gümüşhane Gazetesi)
Prof.Dr. Süleyman Öztürk 1939 yılında Gümüşhane Merkez Alemdar (Hudura) köyünde doğdu. Merhum Ahmet Bey’in oğludur. Annesi Şekure Hanımdır.
Prof. Dr. Süleyman Öztürk, bizim kuşaktan olup, Merkez Alemdar Köyünden esnaf Ahmet Öztürk ün dört oğlundan birisi ve en büyüğüdür. İkinci, kardeş Prof. Dr. Turgut Öztürk İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeliğinden emekli İstanbul’da ikamet etmekte, üçüncü kardeş Muharrem ve Son kardeş İnş. Müh. Tuna’nın hocasıyım. Son iki kardeş şimdi Peygamber efendimize komşu, Allah rahmet eylesin.
Değerli Süleyman’la tanışmamız 1955’li yıllara kadar iner. Gümüşhane’deki öğrencilik yıllarında kardeşi Turgut’la birlikte kente gelen yabancılara tercümanlık yaparlar kurtuluş Bayramlarında yerel etkinliklerin içinde ve başında yer alırlardı. Zaten dikkatimi de buradan çekmişti. Gazi Eğitim Enstitüsü’nün Fen Bölümünü bitirip daha sonra Erzurum Atatürk Üniversitesi Ziraat Fakültesinden mezun oldu. Birkaç yıl Ülke hizmetinde bulunduktan sonra da kazandığı bursla ABD ye intisap etti. Gidiş o gidiş. Yarım asırdır orda yaşıyor önemli bir üniversitede öğretim görevlisi. Oradan evlendi. ABD vatandaşlık kimliği var. Çifte vatandaş statüsünde ama eskisi kadar artık sık gidip gelmiyor…
Sayın Öztürk Gurbette Vatan hasretiyle, biz de burada O’nun hasretiyle yanıp tutuşuyoruz diyebilirim.
Arada bir tatile geldiğinde Gümüşhane sorunlarından söz eder, hoş sohbet etmenin keyfini yaşamaya çalışırız. Her ikimiz içinde bir tutku halini alan bu alışkanlık artık değişmez prensibimiz olmuştur.
Çok önceleri Gümüşhane’de bir Üniversite açılması fikrinin öncülüğünü yapmış ve kendi köyünü komple Üniversiteye bağışlayacağı taahhüdünde de bulunmuştu. Bir soru üzerine Sayın Öztürk, “Yusuf bey! Kendi memleketimin özellikle doğup büyüdüğüm Kentimin Üniversitesinde çalışmak isterim tabii ki? Ama yerleşik düzenim biliyorsun Amerika Birleşik Devletlerinde. Yine de misafir olarak konferans için gelebilirim. Ayrıca bir teklifte gelirse onu da değerlendirmek isterim.” demişti.
Gümüşhane yerel basını onun için gurbetteki en değerli mektuptur. Ses getiren haber ve yorumlar için sorgulamasını yapar olumlu yanıt alıncaya kadar da irdelemesini devam ettirir. Bununla da yetinmeyerek nasıl bir katkı sağlaması konusunda da güdülenmesini ister..
Uzakta da olsa Yurt dışında ve Yurt içindeki Ülkemiz çocuklarının eğitim sorunları ile ilgilenir, elinden geldiği destekleri sağlamaktan da geri kalmaz. Nitekim İl’imiz kız çocuklarının okutulmasına yönelik olarak, Gazetemiz,” Demokrat Gümüşhane”nin 16 Mayıs 2000 tarihli ve 3679 sayılı nüshasında yayımlanan “Yeşilbük’e lise gerek” başlıklı makalemin konusunu, çalıştığı Üniversitede, kısa adı (OECD ) olan Dünya Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü ilkeleri çerçevesinde paylaşmış olması, gazetemizle birlikte şahsımın 3000 dolarlık bir teşvik ve başarı ödülüne layık görülmesinin nedeni olmuştur.
Rakam ne olursa olsun. Kuşkusuz manevi getirisi çok büyük.
İnsanların hem de ABD gibi büyük bir Ülke vatandaşlarının anlayışına ve iltifatına mazhar olmak. Bu katkı sayın Öztürk’ün Gümüşhane’ye olan tutkusu, hemşehrilerine olan sevgisi ve Vatan’ ı TÜRKİYE ‘ye karşı olan sevdası sayesinde gerçekleştirilmiştir diyebilirim.
Sayın Öztürk, göbek bağı ile bağlı olduğu ve İlkokul Öğrenimini gördüğü Çamlı Köy (mavrangil) İlkokulunun şu andaki harap durumunu içine sindirmediğini defalarca telefonla şahsıma bildirdi ve benden bu okulun yeri ile birlikte Gümüşhane Üniversitesine bağışta bulunulması konusunda köy Muhtarına destek olunmasını istemişti. Ben gereken girişimleri sağladım ama önceki Rektör Sn. Günaydın her nedense bu teklife sıcak bakmadı. Şimdi aynı isteğini yinelemekte ve mümkünse onarılması gibi olumlu bir sonuç beklediğini de önermektedir. Bizde bu konuda elimizden geleni esirgemeyeceğimizi değerli hemşehrimize bu vesileyle iletmiş olalım. Ve sabırla bekleyelim.
Vatan hasreti başka bir şeye benzemez.
Hani Temel fıkralarından hatırlayacaksınız: “İstanbulda 53 plakalı kamyonun tekerinin havasını boşaltarak koklayan Rizeliye: Ha uşak ne yapayısın da! Derler : “Uşak körmeyemusun.. Memleket havasıdur. Koklayaruk da” der. Süleyman kardeşim bu adamdan da daha hızlı bir memleket sevdalısıdır. O gelen memleket mektuplarını mazrufuna bakmadan zarfını koklayarak hasret gideren bir Yurtseverdir…
Değerli Prof. Dr. Süleyman Öztürk’teki memleket tutkusu artık kronikleşmiş bir hal aldı.. Elinden ne gelir, onu yapacağının hesabı içinde.. Geçtiğimiz günlerde yaptığımız bir sohbet sonunda ,”Yusuf bey” ! dedi. “Bu yıl Gümüşhane Üniversitesi’nden mezun olacak bir öğrenciye mütevazı maaşımdan biriktirdiğim bir miktarı bağışlamak istiyorum. Yardımcı olur musun? dedi. Başım üstüne diyerek, gereken girişimde bulundum. Olumlu karşılanacağını umuyorum ve Mezuniyet günü GÜ’si semalarında Sayın Öztürk ün adının yankılanacağından da kuşku duymuyorum. Bununla da kalmayan Sayın Prof. Dr. Öztürk, 2. kez bendenizi ABD de konuk etmenin davetini de sözlerine ekledi. Gelecekteki vuslatımızın müjdecisi olarak yapılan bu özverili davet nedeniyle gönlümdeki Vatan sevgisiyle yoğrulmuş duygularımın hasret yüklü yüksek frekanslı dalgaları O’na çoktan ulaşmıştır bile.
Gurbette marka bir hemşehrimiz dedik ve değerli dostumuz, Prof. Dr. Süleyman Öztürk’ü bazı yönleriyle tanımaya çalıştık!
Tüm yaşam koşullarımız üst düzeyde de olsa gurbette olmanın burukluğundan ve sılaya duyulan özlemden bazen insan istese de kurtulamıyor. Tek teselli içimizde ve dilimizde terennüm ettirdiğimiz ezgiler ki onlara çok şey borçluyuz… Bu ezgiler içerisinde, Kemalettin Kamu’nun yazdığı “GURBET” şiiri var ki O her şeyi özetliyor. Birlikte hatırlayalım:
Gurbet o kadar acı
Ki, ne varsa içimde,
Hepsi bana yabancı,
Hepsi başka biçimde!
Ne arzum, ne emelim,
Yaralanmış bir elim,
Ben gurbette değilim,
Gurbet benim içimde!
Selam olsun Türkiye Cumhuriyetinden.
Selam olsun Yüce Türk Milletinden.
Selam olsun Gümüşhane’den.
Selam olsun dostlardan ve Yusuf SADIK’tan diyor.
Sağlıklı ve mutlu günler diliyoruz. (YUSUF-SADIK /Gümüşhane-TÜRKİYE)
Kaynak: 27 Mart 2018 – Demokrat Gümüşhane Gazetesi)