Hasan Pir
1960-1967 yıllarında Gümüşhane İl Milli Eğitim Müdürü Cemal Yetişen’dir. Gazeteci Yazar Turan Tuğlu, Milli Eğitim Müdürü Cemal Yetişen Bey’in odasında şahit olduğu bir olayı şöyle anlatır:
“Gümüşhane Milli Eğitim Müdürü Cemal Yetişen’i makamında ziyarete gitmiştim. Biz sohbet ederken sekreter hanım, müdür odasına Yağmurdere’de görev yapan bir öğretmeni aldı. Üstü başı pejmürde, ayakkabısı çamur içinde, saçı sakalı perişan bir vaziyette içeri giren öğretmenimiz kendisini kısaca tanıttıktan sonra, kış şartlarında Yağmurdere’den iki günlük bir yürüyüşle Gümüşhane’ye ancak gelebildiğini belirtip, bazı istek ve ihtiyaçlarını Müdür Cemal Yetişen Bey’e yüksek sesle ve hakaret içerikli bir tempo ile anlatmaya başladı. Müdür Cemal Bey, hiç tavrını bozmadan gayet sakin bir şekilde öğretmeni dinledi. Ve hiçbir tepki vermeden de öğretmeni tekrar sekreter hanımın odasına gönderdi. Ben, öğretmenin yaptığı hakaretler karşısında Müdür Yetişen’in polis çağıracağını beklerken, hiçbir tepki vermemesine ve sakinliğine açıkçası pek anlam veremedim. Öğretmen, odadan çıktıktan sonra kendisine hakaret eden kişiye niçin tepki vermediği Müdür Bey’e sorduğumda bana şunları söyledi: “Turan Bey, Yağmurdere bizim merkeze en uzak ve en mahrum köyümüz. Köyün yolları kapalı, araba yok, telefonlar da çalışmaz. Bu öğretmen, kardan kıştan dolayı 6 aydır Gümüşhane’ye gelemiyor. Şimdi ise iki günde ancak Gümüşhane’ye gelmiş. Bu öğretmenimiz bir milli eğitim müdürü olarak bana bunları söylemek için belki de en az bir ay prova yapmıştır. Ben, eğer bu psikolojideki bir öğretmeni hemen susturup, polis çağırsaydım bu öğretmeni kaybederdik… Ama, şimdi, o bunları söyleyip rahatladı. Muhtemelen biraz sonra tekrar gelip yaptıklarından özür dileyecek”. Bu olaydan bir hafta sonra tekrar karşılaştığım Milli Eğitim Müdürü Cemal Bey’e sordum ne oldu öğretmenin işi diye. O da öğretmenin kendisini bir hafta sonra tekrar ziyaret ettiğini, makamındaki davranışlarından dolayı kendisinden özür dilediğini söyledi.”
Gelelim günümüzde yaşanan olaya.
Gümüşhane Milli Eğitim Müdürlüğü’nde basın bürosunda çalışan Mehmet Yücel Ergin kardeşimizle İl Milli Eğitim Müdürü Adnan Gürbüz arasında geçen hafta istenmeyen bir olay vuku bulmuş. Müdür odasına bir işi dolayısıyla izin almak için giren Mehmet Yücel Ergin ile Müdür arasında geçen konuşmaların bir yerinde, -odada bulunan iki yöneticinin de yanında- Müdür Gürbüz, Mehmet Yücel Bey’e mesaiye geliş gidiş saati kurallarına uymadığından bahisle koltuğundan kalkıp yüksek sesle “Lan oğlum sen manyak mısın” şeklinde aşağılayıcı ve tahrik edici bir ifade kullanmış. Bu hakaret ve tahrik edici davranışı Mehmet Yücel Bey’de reddedip Müdür Bey’e cevap vermiş.
Bu konuşmalar sonrasında Mehmet Yücel Ergin’in görevleri üzerinden alınıyor, hatta soruşturma açılıyor.
Mehmet Yücel Ergin, Gümüşhanelilerin çok yakından tanıdığı, herkesin sevdiği, herkese karşı da saygılı olan bir kardeşimiz. Yaklaşık 15 yıldır Gümüşhane Milli Eğitim Müdürlüğü’nde il müdürleri ile özel kalemde, basın bürosunda başarılı çalışmalar yürütüyor. İl Müdürlerinin basın danışmanlığını yapıyor. Engelli kadrosunda çalışmasına rağmen, Milli Eğitim’in basın işlerini isteyerek ve zevkle yapıyor. Zaten bu önemli görevde başarılı olmasaydı 10’a yakın Milli Eğitim Müdürü ile çalışması mümkün olmazdı.
Milli Eğitim Müdürlüğü’nün basın işlerini mesai haricindeki saatlerde de gece gündüz demeden yürüten bir engelli memura devam devamsızlık giriş – çıkış disiplinine uyacaksın şeklindeki bir emir aslında çok bariz bir mobing uygulaması sayılır.
Diğer taraftan, zaten engelli olup, kulak ve işitme sağlığı sorunlu olan bir memura müdürü tarafından kullanılan “Lan oğlum sen manyak mısın” ifadesi hem hakaret hem de yeni bir mobing oluşturmuşa benziyor.
Mehmet Yücel kardeşimiz, Müdür Adnan Gürbüz’ün bu söz ve davranışından ciddi olarak rahatsız olmuş. Bu nedenle Sayın Gürbüz’ün bir an önce memuru Sayın Ergin’i yanına çağırarak kırılan onurunu telafi etmesi gerekir diye düşünüyorum.
Kurum müdürlerinin; çalışma arkadaşlarına karşı yüksek sesle bağırtılı, argo ifadeli ve mobing özellikli davranışlarının olduğu Türkiye çok gerilerde kaldı. Hoşgörünün, sevgi ve saygının olduğu bir Türkiye’de yaşıyoruz.
Yunus Emre’nin aşağıdaki ifadeleri; bir güzel sözün, bir güzel yaklaşımın nasıl sulh ortamı sağladığının çok önemli bir örneğidir.
Ne diyor Yunus Emre:
“Söz ola kese savaşı, söz ola bitire başı
Söz ola ağılı aşı, bal ile yağ ede bir söz”
Milli Eğitim Müdürümüz Sayın Gürbüz, memuru Mehmet Yücel Ergin kardeşimizi yanına çağırıp bir çay içirdiğinde Mehmet Yücel Bey’in de kendine düşen saygıyı Müdürüne göstereceği kanaatini taşıyorum.
Güzel günler dileğiyle.