GÜMÜŞHANE OLAY GAZETESİ – 27.10.2020
GÜMÜŞHANE MERKEZ İLÇE MUHTARLAR DERNEĞİ BAŞKANI SAYIN GÜRBÜZ DEMİR İLE HAFTANIN KONUĞU RÖPORTAJI
Röportaj Tarihi: 21 Ekim 2020 Çarşamba
Röportaj Yeri : Gümüşhane Olay Gazetesi Ofisi
Röportaj : Hasan Pir, Rüveyda Usta, Bekir Bulut
OLAY: Sayın Başkanım; Gümüşhane Merkez İlçe Köy ve Mahalle Muhtarları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği olarak iki gün önce yani 19 Ekim’de Muhtarlar Günü’nü kutladınız. Program nasıl geçti, yoruldunuz mu?
Gürbüz DEMİR: Programımız çok güzel oldu. Pandemi dolayısıyla biraz kısıtlı bir program gerçekleştirdik. Muhtarlarımızın tamamını davet edemedik. Sadece yönetim ve denetim kurulumuzun katılımıyla programımızı gerçekleştirdik.Yine de güzel bir program oldu.
OLAY: Başkanım; Gürbüz Demir kimdir, bize kendinizi tanıtır mısınız?
Gürbüz DEMİR: Öncelikle “Haftanın Konuğu” programınızda bizi gazetenize davet ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Yayın hayatınızda başarılar diliyorum.
Ben 1955 yılında Gümüşhane merkezine bağlı Yağlıdere köyünde dünyaya geldim. İlkokulu köyde okudum. Ortaokula kayıt yaptırdım. Ortaokula zamanın Gazipaşa Ortaokulu’nun arkasındaki barakalarda başladık. Burada 40 gün eğitimden sonra Gümüşhane Lisesi’nin inşaatı tamamlandı bizi Gümüşhane Lisesi’ne taşıdılar. Zannediyorum 1967-1968 yıllarıydı. Gümüşhane Lisesi binasının ilk öğrencilerindenim. O dönemde öğrenciler olarak sıraları, masaları biz taşımıştık. Öğlene kadar lise, öğleden sonra ortaokul eğitim yapıyordu.3 yıl orada ortaokul eğitimimi tamamladıktan sonra o zamanın Gümüşhane Endüstri Meslek Lisesi’ne şimdiki Teknik Lise’ye kayıt yaptırdık. 3 yıl da orada tesviye bölümünde okudum. Daha sonra babam rahmetlinin genç yaşta vefatından dolayı eğitim hayatımızı devam ettiremedik. Daha sonra askerliğimizi 20 ay yaptıktan sonra köye döndüm. Zamanında köylerde muhtarlar fazla ikamet etmezlerdi. Bizim köyde de o konuda çok fazla sıkıntı vardı. Köyün bütün meseleleri Cuma namazından sonra caminin altında konuşulup hallediliyordu. Ben de askerden yeni gelmiştim. Yine bir köy huzursuzluğunda ben de birkaç kelime fikrimi söyledim. Akabinde insanlar dağıldıktan sonra yaşlılardan birkaç kişi koluma girdi, önümüzde de bir ara seçim vardı, muhtarımız rahmetli olmuştu. Onlar muhtar adayımızsın dediler. O şekilde benim kafama muhtarlık işini koydular. 1980 yılının 1 Haziran ara seçimlerinde köye muhtar seçildim.
30 yıla yakın bir muhtarlık görev sürem oldu. 1980’de başladım 1 dönem ara verdim ve toplamda 30 yıla yakın muhtarlık yaptım. Ara verdiğim dönemde İl Genel Meclisi adaylığım söz konusuydu. AK Parti kurulduğu dönemlerde Gümüşhane’de seçimlere katılamadığı için dolayısıyla muhtarlıkta 1 dönem ara vermiş olduk. Zannediyorum 2004 yılıydı. Sonrasında 2 dönem daha muhtar olarak görevime devam ettim. Muhtarlıktan 2014 yılında ayrıldım.
Muhtar seçildiğim dönemde Gümüşhane’nin en genç muhtarı ve ilk lise mezunu muhtarı da bendim. Genç olmamız nedeniyle gittiğimiz kurumlarda çok iyi karşılanıyorduk. Biraz da giyimime ve davranışlarıma dikkat ediyordum. Babam rahmetlinin de Gümüşhane’de çok büyük bir çevresi vardı. Zaman zaman gittiğimiz kurumlarda rahmetli Aydın’ın oğludur denilerek işlerimizi hallediyorlardı. Köyde babam da muhtarlık yaptı. Dedemin dedesi de muhtarlık yaptı. Muhtarlık uzun süre bizim sülalede kaldı. Ama babam 8 ay gibi bir süre muhtarlık yapabildi. Köye ilk yol geldiği çalışmalar sırasında rahmetli babam muhtardı. O zamanki Vali Sayın Sebahattin Çakmakoğlu’ydu. Babam evin bacasından düşmesi sonucu beyin kanaması geçirdi. Gümüşhane eski Devlet Hastanesi’nde 3 gün komada kaldı. Sonrasında vefat etti. O zaman hastanede beyin cerrahı yoktu. O dönem bizim önde gelenlerimiz Erzurum’a gittiler. Beyin Cerrahı ile görüştüler o da, “Gümüşhane’ye gelsem oradaki hastane beyin ameliyatı yapacak kapasitede değil” dedi. Sonra ne kadar süre geçti diye sordu, “48 saat geçti” dediler ve “Kusura bakmayın, hastanız ölecek” dedi. O zamanın şartlarında babam göz göre göre rahmetli oldu. Vali Sebahattin Çakmakoğlu Erzincan’dan askeri helikopter talep etti, helikopter gelmek üzereyken babam rahmetli oldu. Yıl 1974’tü.
OLAY: O dönemlerde muhtarların maaşları yoktu. Geçiminizi nasıl karşılıyordunuz?
Gürbüz DEMİR: Eskiden beri muhtarlık çok sevdiğim bir görevdir. Ben muhtar olduğum zaman 1980’ li yıllarda köy alt yapısına YSE kurumu bakıyordu. Beni YSE’de işe koydular gitmedim. Çünkü muhtarlığı çok seviyordum. O dönem gençtim, heyecanlıydım, köye de bir şeyler yapmak istiyordum. Muhtar olduğum zaman köyün 17 mahallesi vardı ve sadece 2 mahallemizin yolu vardı. Arazi olarak Gümüşhane’nin en büyük köyüdür Yağlıdere köyü. Bir taraftan Torul’un 3 tane köyüyle, Trabzon Maçka ilçesinin 3 tane köyüyle ve Gümüşhane Merkez’in 7 tane köyüne sınırı bulunuyor. Bizim köyde hizmet çok zordur. Bir köy, toplu bir yerde olduğu zaman içme suyu, elektrik ve telefon için kurumlara bir defa gidiyorsunuz. Biz ise 17 mahallemiz için en az 17 defa gitmek zorundayız. Ben seçildiğimde 2 mahallemizin yolu vardı. Şükürler olsun 30 yıllık süre boyunca 17 mahallemizin tamamının yolunu, telefonunu, elektriğini getirdik. Birçoğunu da imece usulü gerçekleştirdik.
Sizin de de belirttiğiniz gibi bu 30 yıllık süre içerisinde muhtarların maaşı yoktu. Muhtar seçildiğimde eski muhtarımız bana salma Listesi getirdi. Vatandaşlara salma vurarak geçimini sağlayacaksın denildi. Ben o listeyi hiçbir zaman gündeme koymadım. Bir kuruşluk salma listesi yapmadım. Köyümüzde kahvehane ve bakkal yoktu. Ben, 1984 yılında köyümüzde kahvehane ve bakkal açtım. Geçimimi bunlarla sağladım. Şükürler olsun o zamanın şartlarında köyler de kalabalıktı, işlerimiz de çok iyiydi. Her şeyi oradan karşıladım.
OLAY: Köyle esnaflığınız ne kadar sürdü?
Gürbüz DEMİR: 1984’te dükkanı açtım ve 2008’e kadar devam ettirdim. Daha sonra şartlar gelişti, çocuklar okula gitti. Biz de bakkalı Gümüşhane Merkez’e taşıdık. Cumhuriyet Caddesi’nde bakkal olarak esnaflık yaptım. Burada 3-4 yıl devam ettirdim ardından kahvehaneye çevirdik. Bu dönemde işlerimiz çok iyi gitmedi. Esnaflığı çok iyi beceremedik. Zannettik ki köydeki şartlar gibidir. Yanlışlar yaptık. Veresiye verdik, alamadık. Ama köyde öyle değildi. Köyde bir vatandaşa 5 kilo şeker verdiğinde bir hafta sonra getirip senin paranı veriyordu. Çünkü vermezse köyle yüz yüze baktığımız için yanında rahat gezemiyordu. Köy, borcuna çok sadık ama şehir böyle değil. Köydeki şartları şehirde devam ettirelim dedik ama çok zarar ettik. 2008’den 2012’ye kadar şehirde ticaret yaptım. Bağkur’a muhtarlıktan başlamıştım ve 2004 yılında emekli oldum.
OLAY: 2014 yılından beri Gümüşhane Merkez İlçe Köy ve Mahalle Muhtarları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanlığını yapıyorsunuz. Bu olay muhtarlığı sevmenizin bir devamı mıdır?
Gürbüz DEMİR: 2014 yılında muhtarlığı bırakınca hem okul arkadaşlarım hem de muhtarlıkta beraber devam ettiğim arkadaşlarım derneğe başkanlık yapmamı istedi. Benim de niyetim vardı. Derneğe de kurumsal kimlik katma açısından biraz hevesliydim. Zaman zaman Vali beyin, milletvekillerinin de katıldığı toplantılarda arkadaşlar beni ön plana çıkarıyorlardı. Derneği ilk kurduğumuz yıllarda Övündü Köyü muhtarı rahmetli Yaşar abi vardı. Onunla birlikte bu işe başlamıştık. Her toplantıda Yaşar abi beni arıyordu, kalk bir şeyler söyle diyordu. Arkadaşlarımız biraz da becerimizden dolayı bizi ön plana çıkarıyordu. Arkadaşlarımızın da desteğiyle aday oldum ve ilk kongrede derneğe başkan seçildim.
OLAY: Derneğiniz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Kaç üyeniz var? Dernekte neler yaptınız?
Gürbüz DEMİR: Derneğimiz Gümüşhane Merkez’deki köy ve mahalle muhtarlarına hitap ediyor. İlçeler bize bağlı değil, ilçelerin de kendi dernekleri var. Merkezde 92 tane köy olmak üzere 112 tane muhtarımız var. 20 tanesi de mahalle muhtarımız. Bunların 14 tanesi merkezde, 6 tanesi de Arzularkabaköy Beldesi’nde yer alıyor. 112 muhtarımızın 4 tanesi hariç diğerleri bizim üyemiz. Üyelik isteğe bağlı ve biz her seçim dönemimizde aday formlarımızı yeniliyoruz.
Ben Muhtarlar Derneği Başkanı seçildiğimde bizim derneğimizin herhangi bir üst kuruluşa üyeliği yoktu. Bize yakın en üst kuruluş Karadeniz Muhtarlar Federasyonu’ydu. Karadeniz Muhtarlar Federasyonu’na biz üye olduk. Bunun merkezi de Zonguldak’ta yer alıyordu. Baktık ki Zonguldak ile ilişkilerimiz çok sağlıklı yürümüyor. Hem uzak olması nedeniyle hem de oradaki arkadaşlarımızla yakın istişarelerle bulunma zorluğumuz sebebiyle ilişkilerimiz çok sağlıklı yürümedi. Bu sefer Trabzon Muhtarlar Federasyonu kuruldu. Biz de oradan ayrılarak Trabzon Muhtarlar Federasyonuna üye olduk. Trabzon Muhtarlar Federasyonunun ilk genel kurulunda beni de yönetim kuruluna aldılar. Ardından da Trabzon Muhtarlar Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı oldum. O görevim halen devam ediyor.
OLAY: 30 Yıllık muhtarlık görevinizi baz alarak soruyoruz, muhtarlık nasıl bir duygu?
Gürbüz DEMİR: Her hizmet sektöründe insanlar işlerini severek yapmalı. Ben o zaman çok hevesliydim, muhtar oldum. Görevimi 30 yıl boyunca hep severek yaptım. Köylümüz bana, ben de köylülerime hep saygılı olduk. Muhtarlıkta yaptığınız her hizmet size doyumsuz bir zevk veririr. Yeter ki haktan, adaletten, doğruluktan ve şeffaflıktan ayrılmayın.
OLAY: Muhtarların genelinde anlattığınız heyecan var mı?
Gürbüz DEMİR: Son yıllarda seçilen muhtarlarımız bana göre çok heyecanlı. Çoğunda hizmet aşk ve heyecanını ve gayretini görüyorum.
OLAY: Sizler 1980 ihtilalini yaşadınız ve o dönemde muhtardınız. O günlere ait hatıralarınız var mı?
Gürbüz DEMİR: 1 Haziran 1980’de muhtar seçildim. 12 Eylül’de ihtilal oldu. Tabi o zaman yaşım çok genç, darbelerle karşılaşmamışım. Nedir, ne değildir bilmiyordum. 12 Eylül sabahı radyoyu açtım askeri marş çalıyordu. Daha sonra dönemim Genel Kurmay Başkanı Kenan Evren bir konuşma yaptı. Yönetime el konulduğunu söyledi ve birdenbire korktum. Evden dışarı çıkarak köyün meydanına yaklaştım. O zaman Allah rahmet eylesin değirmencilik yapan Şükür Demir dayımız vardı. Ondan çok faydalandım. Dedim ki dayı darbe oldu. Deme ya dedi esas duruşa geçti. Dedi ki, “Eyvah, ülke 50 yıl geriye gitti.” Bunu 1960’ta yaşamış. “Köye sahip ol, asker işidir. Köyde birinde av tüfeği vardır, bulurlar millet sıkıntı yaşar” dedi. Öyle deyince ben biraz daha heyecanlandım. Aradan birkaç gün geçti, sokağa çıkma yasakları kalktı. Şehre geldik tabi bizi sürekli jandarma çağırıyor. Muhtarlar her hafta jandarmaya gidiyor. Daha sonra köylerden silah toplama işi oldu. Ben de o zaman köyde vatandaşlardan 8-10 tane silah topladım ve jandarmaya teslim ettim. Eskilerin tabiriyle böyle yaparsam köyü biraz daha rahatlatacaktım. Tabi öyle oldu, köy de rahatladı. Allah 12 Eylül gibi dönemleri bu memlekete bir daha göstermesin. Çok sıkıntılar yaşadık.
OLAY: Sizin muhtarlığa başladığınız 1980’li yıllarla 2020 Türkiye’sinde muhtarlıkta neler değişti? Bir kıyas yapar mısınız?
Gürbüz DEMİR: O zamanla göre şimdi arasında mukayese edilemeyecek derecede büyük farklılıklar var. 1974’te babam rahmetli muhtardı ve o zaman yol yapılacaktı ve devletin elinde 1 dozer vardı. Yolun bütün masraflarını köylü karşılıyordu. Hane başına 500 lira para toplanmıştı yol yapabilmek için. İnsanlar ineklerini satarak bu parayı karşıladılar.O zaman imkânlar köylerde yoktu ve her iş böyle yapılırdı. Şimdi her işi devlet yapıyor. O zaman muhtarlıkla şimdi arasında çok büyük fark var. Şimdi devletimiz çok güçlü, birçok işler talep olmadan devletimiz tarafından yapılıyor. Eskiden kar nedeniyle yollar kapanınca talep ederdik yol açılsın diye. Şimdi herkes işini biliyor ve kar yağar yağmaz yollar açılıyor. Şimdi köylerimizde her tarafa parke döşenmiş.
OLAY: 19 Ekim 2020’de Muhtarlar Günü tüm Türkiye’de kutlandı. Muhtarların onure edildiği bir program oluyor. Muhtarlar Günü hakkında neler söylemek istersiniz?
Gürbüz DEMİR: Muhtarlık devletimiz için önemli bir müessese. Osmanlı’dan beri 191 yıllık bir geçmişi olan bir müessese. Sağolsun Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan son yıllarda muhtarlık müessesini cazip hale getirdi. Özlük haklarımızda çok büyük iyileştirmeler yaptı. 2015 yılında Cumhurbaşkanımız sayesinde kanunla 19 Ekim Muhtarlar Günü oldu. İçişleri Bakanımızın da bu konuda çok büyük emekleri vardır. Bizim için de o gün en azından hatırlanma günümüz oluyor.
OLAY: Bizim eskiden beri duyduğumuz bir söz vardır. Köyde devletin 3 tane temsilcisi vardır; birincisi Muhtar, ikincisi İmam, üçüncüsü de öğretmen. Muhtar devlet ve millet arasında bir köprü görevi görüyor. Dolayısıyla bir tarafı devlet, diğer tarafı millet oluyor. Bu ikisi arasında köprü görevi görmek sizi yormuyor mu? Bu işi nasıl başarıyorsunuz?
Gürbüz DEMİR: Muhtarın bir kimliği var ama iki tane yüzü var. Bir yüzü devlet, diğer yüzü millet. Muhtarların kapısının hangi saatte çalınacağı belli değildir. Vatandaşın bir sıkıntısı varsa ilk olarak muhtara geliyor. Muhtara gelince vatandaşa sanki bir güç geliyor, kendisini güvende hissediyor.Muhtar olarak, köyün hem hakimi, hem savcısı hem de avukatısın. Köyün her şeyisin. Önemli olan adil davranabilmek.
OLAY: Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan muhtarlara çok değer veriyor. Tüm Türkiye’den muhtarlarımızı Külliye’de misafir etti, Siz de gittiniz. Cumhurbaşkanımızın misafiri olmak nasıl bir duygu?
Gürbüz DEMİR: Muhtar organizasyonları kapsamında ben de Sayın Cumhurbaşkanımızın davetine icabet ederek Külliye ’ye gittim. Külliye’ye gidip orayı görünce şöyle dedim: “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı külliyesi böyle olmalı” Çok gurur veren bir görünüşü var. Bunu gören yabancı bir devlet adamı, vatandaşlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin ne kadar güçlü bir devlet olduğunu anlamalı. Külliye’nin havası bambaşka. Sayın Cumhurbaşkanımız bize orada çok yakın davrandı. Toplantıdan sonra öğle yemeği için toplanıldı ve Sayın Cumhurbaşkanımız bizzat muhtarlarla beraberdi. Bakanlar ve milletvekilleri de bizlere eşlik etti. Oraya gittiğimizde taleplerimizi formlara yazdık. Daha sonra toplu fotoğraf çekimine geçildi. Sayın Cumhurbaşkanımızla tokalaştım ve kendimi tanıttım. Beni yanına çekti ve fotoğraf çekildik. Sağolsun ben çok gururlandım. Çok güzel bir duyguydu.
OLAY: Köylüsü kentlisi ile Gümüşhaneliler sizi çok seviyorlar. Kendinizi insanlara nasıl sevdirdiniz?
Gürbüz DEMİR: Ben de insanları çok severim. Çok değer veririm. İnsanlara hizmet etmek beni son derece mutlu eder. Sevgiler ve samimiyetler karşılıklı olunca her şey kendiliğinden gelişiyor.
OLAY: Yağlıdere denilince akla patates gelir. Yağlıdere patatesinin özelliği nedir?
Gürbüz DEMİR: Köyümüzdeki o meşhur haşlamalıkpatatesin tohumunu dedelerimiz Rusya’da çalışırken oradan getirmişler. Biz, hala o patatesin tohumu kullanırız.Gümüşhanelilerin genelde bildiği ve halk arasında URUS – Rus patatesi denilen patates kırmızımsı olur. Bizim kullandığımız patatesin kaynağı da Rusya’dır ama, bu kırmızımsı değil beyazdır. Haşlandığı zaman gül gibi açılır. Yemekte çok iyi olmaz, dağılır.Köylerde eskiden misafirlik kültürü vardı. Kış gecelerinde patatesimiz vazgeçilmezdi. O zamanlar köylerde bolluk bereket de vardı. O meşhur patatesin tohumunu köyümüzde hala kullanırız. Suni gübre kullanmayız.
OLAY: Başkanım, kendinize örnek aldığınız kimseler var mı?
Gürbüz DEMİR: Tayyip Bey’in belediye başkanlığı döneminde aklımdan hep Sayın Erdoğan bir parti kursa da onunla çalışsaydım diye isterdim. Tayyip Bey’in duruşunu, siyasi anlayışını ve hizmet sevdasını çok beğenirim, kendisini çok Severim. Hakikaten ülkemize çok güzel hizmetler yaptı ve yapıyor. Daha sonra dileğim kabul oldu ve Tayyip Bey AK Parti’yi kurunca Gümüşhane’de AK Parti’nin kurucuları arasında yer aldım. Bunun akabinde rahmetli Özal’ı çok severdim. Rahmetli Erbakan’ı çok severdim. Rahmet Adnan Kahveci’yi çok severdim. Bu 3 insandan da çok etkilendim.
Gümüşhane’de çeşitli özellikleri ile örnek aldığım çok hemşerimiz var. Bazılarını saymak gerekirse, Bakanımız Sayın Mahmut Oltan Sungurlu, GTSO Başkanımız Sayın İsmail Akçay, esnaflarımızdan Elbeyi Gergin, eski milletvekilimiz Sabri Varan, Esnaf Kefalet Kooperatifi Başkanımız Rifat Çilenk. Bu sayın hemşerilerimin her biri sevdiğim ve örnek aldığım şahsiyetlerdir. İlk aklıma gelen isimler bunlar oldu.
OLAY: Çok güzel bir sohbetimiz oldu, çok teşekkür ediyoruz?
Gürbüz DEMİR: Ben de size teşekkür ediyorum. Bana gazetenizde yer verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum.
KAYNAK: GÜMÜŞHANE OLAY GAZETESİ