HASBİHAL

ALİ ÖZDOĞAN

Genelde bir noktadan yansıyan olumsuzluk halinin, niçin topyekûn güzelliklere perde olduğunu düşündüm..

Millet olarak belki de sürekli haber yapmak zorunda olan gazeteci ruhuyla olumsuz noktaları aramak tabiri caiz ise gazete ve radyoların acans! dayatması ile girdi hayatımıza…

Milyon normal devam ederken bir anormallikte boğulmak.

Kendime baktım, aman Allah’ım!  Ben de sürekli olaylara kötü tarafından, hüzün, üzüntü yahut kızgınlık veren tarafından bakmakla dostları bıktırdığımın farkına vardım..

‘Ha şunu bileydin de denmez yahu’ benim kızarmış yüz halim bana yeter zaten..

Evet,  genel halimin bu olduğunu üzülerek gördüm ve dostların da bu konuda uyarılarının az olduğunu, belki de nefs savunucu kelimelerimin baskınlığı ile dikkate almadığımı düşündüm..  

Milyonlarca dengeden müteşekkil olarak yaratılan ve yaşatılan bir varlık olan insan, başı ağrıdığında bütün hissiyatını oraya  yöneltip ağrımayan noktaları da orada feda ederse..

Oraya odaklanmak merak ile orada yoğunlaşmak misali..

Bir küçük derdin yanında, belki milyonlar dertsiz duygu ve hissiyatın huzur içinde hayatiyet adına dengede olduğuna şöyle kenardan da olsa bakabilmek, bir nebze de olsa ilaç gibi etki gösterir mi acaba diye düşündüm.

Belki sağlık ve ağrı kötü bir örnek ama  bu konuda muradım, buradan sosyal hayattaki dertlere huzursuzluklara bir bakış..

Şöyle kendimize, etrafımıza baktığımızda problemleri şöyle bir çürük elma misali ayırıp problemsiz noktalara bakmak, bakabilmeye çalışmak..

Ben baktığımda, önümde çiçeklerden yıldızlara, onları fark etmemden büyük bir coşku duyan ve neredeydin yahu dercesine alkışlayan varlıkları hissettim..

Fe sübhanellah!

Ne derin mutluluk, sürûr..

Büyüklerin dediği gibi bir noktada batmamak, bütün duyguları o noktada batırmamak…

Güzel bakan, güzel düşünen olmak, hayatından bu yol ile lezzet almak..

Denemek istemez misiniz?

Yok, yok oğlum..

İçmeyeceğim aspirin..

Geçti baş ağrım..