İNANIRSAN NE KAYBEDERSİN, İNANMAZSAN NE KAZANIRSIN?..
Kâinatın en mükemmel varlığı insandır. Yüce Allah, insanı, bedenî ve ruhî
haritasıyla ahsen-i takvim suretinde, yani “en
güzel surette” yaratmıştır.
Binlerce yıl önce dünyaya gelen ilk insanla,
bir dakika önce dünyaya gelen son insanın yaratılış programlamasında hiçbir
fark bulunmamaktadır. Bu büyük birlikteliğin dini literatürdeki ifadesi Yüce
Yaratıcı’nın “vahidiyet tecellisi”dir.
Yani bütün insanlardaki tek baş, tek yüz, tek ağız, tek burun, iki kulak vb.
gibi vücut yapılarındaki birliktelik ve ruh yapılarındaki birliktelik Allah’ın
bir olduğunu göstermektedir ki, bu muazzam birlikteliğe “vahidiyet tecellisi” denmektedir.
Bütün insanların vücut azalarındaki
birlikteliğe rağmen; her insanın bedenini diğer insanlardan ayıran küçük
farklılıklarda yaratmasına ise Allah’ın bir diğer birlik tecellisi olan “ehadiyet tecellisi” denmektedir. İki elin kapatacağı küçük bir alan olarak yaratılan
insan yüzünde, dünyada var olan 7 milyar insanın yüzünü birbirinden ayıran
küçük farklılıkların bulunması Allah’ın “ehadiyet
tecellisi”dir ki, bu durum kudreti sonsuz olan Allah’ın yaratma sanatındaki
ahsen-i takvim sırrını göstermektedir.
Diğer taraftan; Allah tarafından her insana
doğuşta verilen “insana ait ana davranış
programlarının” yüklü olduğu bir veri tabanı mevcuttur.
Her insan; bu veri tabanını bulunduğu zaman
ve şartlara göre kullanma serbestliği içinde yaratılmıştır. İnsanlar; ister
zengin olsun, ister fakir olsun, ister kentli olsun, ister köylü olsun, kendi
şartlarında edindikleri bilgi ve diğer kazanımlarını bu veri tabanı üzerine
yüklemektedirler. Ama, burada dikkat çeken en önemli özellik; imkânı az olan bir
insanla, imkânı çok olan bir insanın veya birbirinden farklı bölgelerde, farklı
ırklarda dünyaya gelen ve birbirini hiç görmeyen insanların hayata, olaylara
bakışındaki mantık zincirinde hiçbir farkın bulunmamasıdır. Yani tüm
insanlarda, doğuştan var olan mükemmel bir program sistematiği bulunmaktadır.
İnsanoğlu; tarih boyunca giydiği elbiseyi,
modasıyla, tarzıyla, inceliğiyle, kalınlığı ile, belki milyon kere değiştirdiği
halde; elbise giydiği vücudunda ve o vücudu giymiş olan ruhunda hiçbir değişime
ihtiyaç ve gerek duymamıştır. Çünkü bu vücut modeli, olması gereken en kusursuz
ve en mükemmel ilk ve en son modeldir. Modası eskimeyen modeldir. İlk insanla
son insanın bedenî model birlikteliğinde hiçbir fark yoktur. Bu bile her şeyden
önce, hayatın tesadüfen olmayıp, bir Yaratıcı’nın şuurlu yaratmasıyla
oluştuğunun en önemli delillerinden biridir.
Mükemmel eserler, mükemmel sanatkârlar
elinden çıkar. İnsanın yaratılışında görülen mükemmellik, insanın sanatkârı
olan Allah’ın mükemmelliğini göstermektedir.
Bir basit iğnenin ustasız olamayacağını bilen
insan, kendisi başta olmak üzere kâinatın her tarafına dağılmış milyarlarca
nizamlı, intizamlı yaratılış eserlerinin sahibini tanımaktan nasıl uzak
kalabilir?
Bütün bu gerçeklerden dolayı, Allah’a inanan
insan, bir ömür hayat yaşadıktan sonra ölüm anı geldiğinde imanından ve inandığından
dolayı neyi kaybeder? Birileri ona sen niçin inandın mı diyecektir? Ama Allah’a inanmayan insan, inanmadığından
dolayı neyi kazanmış olacaktır? Onun bir ömür boyu şüpheyle baktığı, bundan
dolayı da ibadetlerini yapmadığı bir Yaratıcı’nın, ahiretin, cennet ve
cehennemin varlığını ölümden sonraki hayat safhasında bizzat gördüğünde o zaman
hali nice olacaktır?..
Onun için yapılacak en doğru iş; Allah’a
inanmak, O’nu tanımak, O’nu en iyi tanıtan Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.)
ve Kur’an’ı öğrenmektir. Bugünün şartlarında ise bunları öğrenmek çok kolaydır.
Yeter ki, biraz gayret edelim.
Günümüz Türkiye’sinde özellikle gençlerimiz
hiçbir zamanda olmadığı kadar Allah’a iman ve itaatte çok güzel bir durumdadırlar.
İslam’ın yaşanırlığı şuurlu bir şekilde gençlerimizde
de, ihtiyarlarımızda da, ailelerimizde de devam ediyor. Namazını kılıp,
ibadetlerini yapan gençlerimiz gün geçtikçe artıyor. Çocuklarına İslam’ı,
Allah’ı, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’i ve Kur’anı öğretmek için
ailelerimiz gerekli hassasiyetleri gösteriyorlar. Elhamdulillah.
Bu günlük de bu kadar.
Güzel
günler dileğiyle…