İNANIRSAN NE KAYBEDERSİN, İNANMAZSAN NE KAZANIRSIN?..

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI Kâinatın en mükemmel varlığı insandır.  Yüce Allah, insanı, bedenî ve ruhî haritasıyla ahsen-i takvim suretinde,  yani “en güzel surette” yaratmıştır. Binlerce yıl önce dünyaya gelen ilk insanla, bir dakika önce dünyaya gelen son insanın yaratılış programlamasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu büyük birlikteliğin dini literatürdeki ifadesi Yüce Yaratıcı’nın “vahidiyet tecellisi”dir. Yani bütün […]

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

Kâinatın en mükemmel varlığı insandır.  Yüce Allah, insanı, bedenî ve ruhî haritasıyla ahsen-i takvim suretinde,  yani “en güzel surette” yaratmıştır.

Binlerce yıl önce dünyaya gelen ilk insanla, bir dakika önce dünyaya gelen son insanın yaratılış programlamasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Bu büyük birlikteliğin dini literatürdeki ifadesi Yüce Yaratıcı’nın “vahidiyet tecellisi”dir. Yani bütün insanlardaki tek baş, tek yüz, tek ağız, tek burun, iki kulak vb. gibi vücut yapılarındaki birliktelik ve ruh yapılarındaki birliktelik Allah’ın bir olduğunu göstermektedir ki, bu muazzam birlikteliğe “vahidiyet tecellisi” denmektedir.

Bütün insanların vücut azalarındaki birlikteliğe rağmen; her insanın bedenini diğer insanlardan ayıran küçük farklılıklarda yaratmasına ise Allah’ın bir diğer birlik tecellisi olan “ehadiyet tecellisi” denmektedir.  İki elin kapatacağı küçük bir alan olarak yaratılan insan yüzünde, dünyada var olan 7 milyar insanın yüzünü birbirinden ayıran küçük farklılıkların bulunması Allah’ın “ehadiyet tecellisi”dir ki, bu durum kudreti sonsuz olan Allah’ın yaratma sanatındaki ahsen-i takvim sırrını göstermektedir.

Diğer taraftan; Allah tarafından her insana doğuşta verilen “insana ait ana davranış programlarının” yüklü olduğu bir veri tabanı mevcuttur.

Her insan; bu veri tabanını bulunduğu zaman ve şartlara göre kullanma serbestliği içinde yaratılmıştır. İnsanlar; ister zengin olsun, ister fakir olsun, ister kentli olsun, ister köylü olsun, kendi şartlarında edindikleri bilgi ve diğer kazanımlarını bu veri tabanı üzerine yüklemektedirler. Ama, burada dikkat çeken en önemli özellik; imkânı az olan bir insanla, imkânı çok olan bir insanın veya birbirinden farklı bölgelerde, farklı ırklarda dünyaya gelen ve birbirini hiç görmeyen insanların hayata, olaylara bakışındaki mantık zincirinde hiçbir farkın bulunmamasıdır. Yani tüm insanlarda, doğuştan var olan mükemmel bir program sistematiği bulunmaktadır.

İnsanoğlu; tarih boyunca giydiği elbiseyi, modasıyla, tarzıyla, inceliğiyle, kalınlığı ile, belki milyon kere değiştirdiği halde; elbise giydiği vücudunda ve o vücudu giymiş olan ruhunda hiçbir değişime ihtiyaç ve gerek duymamıştır. Çünkü bu vücut modeli, olması gereken en kusursuz ve en mükemmel ilk ve en son modeldir. Modası eskimeyen modeldir. İlk insanla son insanın bedenî model birlikteliğinde hiçbir fark yoktur. Bu bile her şeyden önce, hayatın tesadüfen olmayıp, bir Yaratıcı’nın şuurlu yaratmasıyla oluştuğunun en önemli delillerinden biridir.

Mükemmel eserler, mükemmel sanatkârlar elinden çıkar. İnsanın yaratılışında görülen mükemmellik, insanın sanatkârı olan Allah’ın mükemmelliğini göstermektedir.

Bir basit iğnenin ustasız olamayacağını bilen insan, kendisi başta olmak üzere kâinatın her tarafına dağılmış milyarlarca nizamlı, intizamlı yaratılış eserlerinin sahibini tanımaktan nasıl uzak kalabilir?

Bütün bu gerçeklerden dolayı, Allah’a inanan insan, bir ömür hayat yaşadıktan sonra ölüm anı geldiğinde imanından ve inandığından dolayı neyi kaybeder? Birileri ona sen niçin inandın mı diyecektir?  Ama Allah’a inanmayan insan, inanmadığından dolayı neyi kazanmış olacaktır? Onun bir ömür boyu şüpheyle baktığı, bundan dolayı da ibadetlerini yapmadığı bir Yaratıcı’nın, ahiretin, cennet ve cehennemin varlığını ölümden sonraki hayat safhasında bizzat gördüğünde o zaman hali nice olacaktır?..

Onun için yapılacak en doğru iş; Allah’a inanmak, O’nu tanımak, O’nu en iyi tanıtan Peygamberimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) ve Kur’an’ı öğrenmektir. Bugünün şartlarında ise bunları öğrenmek çok kolaydır. Yeter ki, biraz gayret edelim.

Günümüz Türkiye’sinde özellikle gençlerimiz hiçbir zamanda olmadığı kadar Allah’a iman ve itaatte çok güzel bir durumdadırlar.

İslam’ın yaşanırlığı şuurlu bir şekilde gençlerimizde de, ihtiyarlarımızda da, ailelerimizde de devam ediyor. Namazını kılıp, ibadetlerini yapan gençlerimiz gün geçtikçe artıyor. Çocuklarına İslam’ı, Allah’ı, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’i ve Kur’anı öğretmek için ailelerimiz gerekli hassasiyetleri gösteriyorlar. Elhamdulillah.

Bu günlük de bu kadar.

Güzel günler dileğiyle…

Exit mobile version