İnsan -Her Yerde- İnsan

Altan Ekmen 1990’lı yıllar Türkiye’de terörün zirve yaptığı,  Doğu ve Güneydoğu illerinde görev yapmanın hayli zor olduğu yıllar. Şiranlı öğretmen Mesut İç müfettişlik sınavını kazanmış, tayini Mardin Kızıltepe’ye çıkmıştır. Babası oğlunu oraya göndermek istemez ve istifa edip öğretmenliğe devam etmesini ister. Mesut babasına hitaben:   “Baba çok borcumuz var, onu ödemem lazım. Gidip bir kaç […]

Altan Ekmen

1990’lı yıllar Türkiye’de terörün zirve yaptığı,  Doğu ve Güneydoğu illerinde görev yapmanın hayli zor olduğu yıllar. Şiranlı öğretmen Mesut İç müfettişlik sınavını kazanmış, tayini Mardin Kızıltepe’ye çıkmıştır. Babası oğlunu oraya göndermek istemez ve istifa edip öğretmenliğe devam etmesini ister. Mesut babasına hitaben:  

“Baba çok borcumuz var, onu ödemem lazım. Gidip bir kaç yıl çalışsam iyi olacak.”  

“Hayır oğlum gidemezsin, senin ne kadar borcun varsa ben ödeyeceğim git istifanı ver gel.”  

Mesut İç istifa dilekçesini cebine koyarak Mardin’e gitmek için yola çıkar. Yolda otobüste yanına oturan kişi sohbet açmak için sorar;  

“Nerelisiniz delikanlı?”  

“Gümüşhaneliyim.”  

“Hayırdır, Mardin’e ne iş için  gidiyorsunuz?”  

“Orda askerlik arkadaşım var da onu görüp geleceğim.”  

Mesut terör korkusundan öğretmen olduğunu gizlese de adam durumu anlar.  

“Bak evlat senin halın hareketin, oturman kalkmandan belli; sen devlet memurusun. Korkma benden sana zarar gelmez sen gerçeği çekinmeden söyle bakalım Mardin’e ne için gidiyorsun?”  

Mesut adamın samimiyetine güvenerek durumu ayrıntılarıyla izah edince;  

“Bak Mesut Öğretmenim benim hatırım için istifanı gider gitmez verme, üç gün sonra verirsin olur mu? Bu üç günde şöyle sana etrafı gezdiririm sonra dönersin.”  

Mesut teklifi kabul eder. Otobüsten inince adamın oğulları terminale babasını karşılamaya gelmiştir. Mesut’u da eve buyur ettiklerinde;  

“Sağ olun ben Öğretmenevi’nden yer ayırttım orda kalacağım.” der.  

Adam ve oğulları ısrarla Mesut Öğretmeni evlerine davet ederler. Ve sonuçta Mesut daveti geri çevirmeyerek eve gider. Evde hane halkı özellikle delikanlılar öğretmene ikramda kusur etmemek için yarışırlar. Misafirlerini rahat ettirmek için ellerinden geleni yapmaktan geri kalmazlar. Yatma vakti tek bir odaya yatak sererler ama bu sıradan bir yatak değildir. Tam 30 cm kalınlığında bir döşek ve sırma işlemeli bir yorgandan oluşmaktadır. Misafirler için özel hazırlanan ve sadece misafire serilen bu yataktan Anadolu’nun her evinde olduğu gibi burada da vardır ancak döşek kalınlığı Mesut Öğretmeni hayrete düşürmüştür.  

Sabah kahvaltı yapıldıktan sonra adam Mesut Öğretmeni  etrafı gezdirmeye çıkarır. Yanından bir an bile ayrılmaz. Mesut ikinci gün Milli Eğitim Müdürlüğü’ne  giderek oradaki çalışanlarla tanışır. Sonrasında tekrar ev sahibiyle  şehri dolaşırlar. Aradan üç gün geçmiştir Mesut Hoca’nın adama verdiği süre dolmuş istifasını vererek bir an önce Şiran’a dönmesi  gerekmektedir.  Ancak Mesut Öğretmen istifa dilekçesini vermez. Cebinden çıkararak ev sahibinin gözü önünde yırtıp atarak uzun yıllar Mardin’de görev yaptıktan sonra tayinle Bayburt’a gelir.  

 Mesut Hoca o günden sonra kendisine bu iyiliği yapan Mardinli Turgut amcayla  irtibatını hiç kesmeden aile dostluğunu devam ettirir.  

 Doğu- Batı-  Kuzey– Güney; nere olursa olsun, insan her yerde insan…  

Exit mobile version