İNSANLAR İŞLERİNİ ROBOTLARA MI KAPTIRACAKLAR?
SELAMİ ÖKTEM’İN KÖŞE YAZISI
Abraham Lincoln’ un da bulunduğu ortamda birisi şöyle bir
soru sorar: “Bir köpeğin kuyruğuna ayak dersek köpeğin kaç tane ayağı olur?”
Abraham Lincoln cevap verir: “ Yine dört olur. Kuyruğa ayak
demekle onu ayak yapamazsınız.”
İlk matbaanın 1440 yılında Almanya’ da Gutenberg tarafından kurulduğu
kabul edilir. Oysa Osmanlı Devletine matbaanın gelmesi 1726 yılını buldu. Çünkü
Osmanlı Devleti bu teknolojik gelişmeyi bir nevi görmezden gelmeye çalıştı. O
yıllarda asıl işi yazıcılık olan ve medreseler tarafından da desteklenen
kişiler için matbaa büyük bir tehlikeydi. Ancak yıllar sonra da olsa teknolojik
gelişme eninde sonunda galip geldi ve matbaa Osmanlı topraklarına da girdi. O
dönemde matbaa için kim bilir hangi hurafeler ortaya atılmıştır. Ancak “kuyruğa
ayak demekle onu ayak yapamayacağımız” örneğinde olduğu gibi matbaa da hak
ettiği değere geç de olsa kavuştu. Bu örnek hayatın bir matematiksel düzeni
olduğunu ortaya koymaktadır.
Peki, bu matematiksel düzen bize ne diyor? İnsanlar yüz
yıllardır gelişen teknolojiye ayak diremekte ve işlerinden olma korkusunu
yaşamaktalar. Aslında bu sadece insanlar için değil hayvanlar için de bir
gerçekti. Mesela Amerika’ da 1915 yılındaki at sayısı yaklaşık olarak 22 milyon
olarak tahmin edilmektedir ancak motorlu araçların yaygınlaşması sonucu 1960
yılına geldiğimizde bu sayı yaklaşık olarak 3 milyon şeklinde kayıtlara
geçmiştir. Bu iki teknolojik gelişmenin ortak bir noktası iş gücü piyasasını
etkilemiş olmalarıdır. Buna göre önümüzdeki süreçte de iş gücü piyasası gelişen
teknoloji ile insanları işsiz bırakabilecek mi?
Günümüzde iş gücü piyasasına yön vererek, insanları
işlerinden edebilecek en korkutan teknoloji yapay zekadır. Bunu düşünmeme sebep
olan şey Google mühendislerinin AlphaGo projeleri ile dikkatleri üzerlerine
çekecek bir başarı elde etmeleridir. Bir belgeselle bu başarılarını tüm dünya
ile paylaştılar. Belgeselde yapay zeka Go oyununda dünya şampiyonu Lee Sedol’ u
4-1 gibi ezici bir sonuçla yendi.
Go oyunu satranç gibi önceden ön görülebilir sonuçlara
dayanan bir oyun değil. Büyük şampiyonlarla konuştuğunuz zaman size pek fazla
tavsiyede bulunamazlar. Oyunda daha çok hislerine güvendiklerini ve o an için
yaptıkları hamlenin kendilerine doğru geldiğini söylerler. Oyundaki olasılık
sayısı neredeyse sonsuzdur. Yapay zekanın buradaki başarısı insan
davranışlarını taklit edebilme gücüne de bağlıydı ve yapay zeka bu engelle başa
çıkabildi.
Yapay zekadan önceki teknolojik gelişmeler de insan
düşünebilme ve uyum sağlayabilme kabiliyeti sayesinde bir şekilde kendi işine
sahip çıktı. Ancak artık insanı bile taklit etmeye çalışan yeni bir teknoloji
ile karşı karşıyayız. Bu durum ilerleyen yıllarda muhtemelen gerçekten de insan
iş gücünü azaltabilecektir.
İnsan iş gücü azalırsa asıl problem gelir farklılıkları ile
ortaya çıkacak. Ve bazı insanlar üst düzey zenginler kategorisinde yaşamlarına
devam edebilecekken belki de bazı insanlar insanlık dışı yaşam koşullarında
yaşamak zorunda kalabilecekler. Tıpkı “%3” adındaki bir dizi de işlendiği gibi
üst sınıf insanların kendilerine yaşanabilir bir alan oluşturup diğer insanları
kaderlerine terk etmeleri gibi bir sonuç ortaya çıkabilir.
Gelişen yapay zeka teknolojilerinin iş gücünü değiştirme
potansiyelinin bir sonucu da günümüz iş tanımlarından farklı işlerin ortaya
çıkması olabilir. Mesela yapay zeka en çok da enerjiye ihtiyaç duyacak. Bu
enerjiyi insanlara üretip sonra da onlara belli bir miktar gelir vaat edebilir.
İnsan iş gücündeki azalma bir yandan da satın alma gücünde zayıflığa
sebep olabilecektir. Bu durumda ne kadar mükemmel ürünler ürettiğinizin bir
önemi olmayacak. İnsanoğlu ve yapay zeka bununla nasıl başa çıkabilecek bu da
önemli bir muamma şimdilik.
Her ne kadar sonuçları henüz kestirilemese de şurası bir
gerçek ki artık gelişen teknolojinin gözü çalışan insanın tahtında. İşin iyi
tarafından bakacak olursak gelecekte meslek sahibi olmak için belki de uzun
yıllar eğitim almak zorunda kalmayacak ve daha çok boş vakit bulacağız.