Maarif Vekaleti, Kurtuluş Savaşı’nın başlarında, İstiklâl Harbi’nin milli bir ruh içerisinde kazanılması imkânını sağlamak amacıyla 1921’de bir güfte yarışması açtı.
Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Mehmet Akif Ersoy; “Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini” düşündüğü için yarışmaya katılmak istemedi.
Maarif Bakanlığı güfteleri incelemiş, ancak içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamamıştı.
Mehmet Akif Ersoy; Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara’daki Tecattin Dergahı’ndaki odasında, İstiklal Marşı’nı kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti.
Ön elemeyi geçen yedi şiir 12 Mart 1921’de Mustafa Kemal Atatürk’ün başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı.
Mehmet Âkif’in şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Mehmet Akif’in şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.
Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışladı.
Şair ayrıca, İstiklâl Marşı’nın Türk Milleti’nin eseri olduğunu beyan etmiş ve İstiklâl Marşı’nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat’a da dahil etmemiştir.
Ülke savaş içerisinde olduğu için, Âkif’in şiirinin bestelenmesi iki sene ertelendi; 1923’ün 12 Şubat’ında İstanbul Maarif Müdürlüğü’ne beste yarışması açma görevi verildi.
1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etmiştir. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930’da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur.