KANDIRMAK, ALDATMAK VE YALAN SÖYLEMEK

HASAN PİR’İN 12 HAZİRAN 2017 TARİHLİ OLAY GAZETESİ’NDEKİ KÖŞE YAZISI İslâm dünyasında “Hadis” ilminin en önemli âlimlerinden biri olarak kabul edilen İmam-ı Buhari Hazretleri bir gün çok “Hadis” bildiği söylenen bir kişiden “Hadis” almaya gider ve bu kişinin, kaçmış olan atını yakalamak için külahını çıkarıp, ata doğru uzattığını görür. At, kendisine uzatılan külahın içinde yem […]

HASAN PİR’İN 12 HAZİRAN 2017 TARİHLİ OLAY GAZETESİ’NDEKİ KÖŞE YAZISI

İslâm dünyasında “Hadis” ilminin en önemli âlimlerinden biri olarak kabul edilen İmam-ı Buhari Hazretleri bir gün çok “Hadis” bildiği söylenen bir kişiden “Hadis” almaya gider ve bu kişinin, kaçmış olan atını yakalamak için külahını çıkarıp, ata doğru uzattığını görür. At, kendisine uzatılan külahın içinde yem olacağı hissi ile külaha doğru yaklaşır ve sahibi de atı yakalar.  Buhari Hazretleri; atın sahibine; “o külahın içinde bir şey var mıydı?” diye sorar. “Hayır” cevabını alınca: “Atı kandıran, insanları da kandırır” diyerek, o kişiden “HADİS” almaktan vaz geçip, geri döner.

Dinimizde; “kandırmak, aldatmak ve yalan söylemek”  en büyük ahlak zafiyeti olarak kabul edilmiştir.

“Kandırmak, aldatmak ve yalan söylemek”; Allah’ın haram kıldığı ve yasakladığı davranışlardır.

İnsan; hiçbir mahlûku ve hiçbir insanı kandırma, aldatma ve onlara karşı yalan söyleme hakkına sahip değildir.

“Kandırma, aldatma ve yalan söyleme” alışkanlığı, ilk önce insanın önemsemediği küçük ayrıntılarda başlar. Küçük ayrıntılarla insan önce kendini kandırıp, bu olumsuz fiilleri işler. İşlemekle de kalmaz, “bunlar küçük şeyler, bir şey olmaz…” demeye başlar ve kendisini daha işin başında şeytana teslim etmiş olur.

“Kandırma, aldatma ve yalan söyleme” gibi haram sayılan işleri, Allah kesinlikle yasaklamıştır. Bu nedenle; öncelikle Allah yasakladığı için bunlardan uzak durmak gerekir.

İyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmanın yolu öncelikle Allah’ın istediği çizgide yaşamakla mümkündür. Dini literatürdeki ifadeyle “emr-i bil-maruf ve nehy-i ani’l-münker” anlayışı içinde “iyiliği yaşamak ve yaşatmak, kötülükten de sakınmak ve sakındırmak” zorunda olduğumuzu bilmemiz gerekir.

“Doğruluğun, istikametin, ahde vefanın” zıddı olan “kandırmak, aldatmak ve yalan” kelimelerini duyduğu halde rahatsız olmayan hiçbir insan var mıdır? Bunlar çirkin işlerdir…  “İnsan” ismine layık olan insanlar bu çirkin işlerden uzak durmalıdırlar.

İnsanlara örnek olarak gönderilen Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.v.); ahlak mükemmelliğinden dolayı “Muhammed’ül emin”dir. O, en güvenilen, en emin insandır. Öyle ise, onun ümmeti olarak bizlerin de doğrulukta ve doğru ahlakta emin ümmet olmamız gerekir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (a.s.v.);  “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” (Hud Sûresi, 112) ayet-i kerimesi ile ilgili olarak “Hud Sûresi beni ihtiyarlattı” buyurarak, emr-i ilahi çizgisinde istikameti muhafaza etmenin önemini ve kulluk görevi ile ilgili hassasiyetini ifade etmiştir.

Bugün; gerek şahsî, gerek ailevî ve gerekse sosyal hayatta yaşanan problemlerin hemen hemen hepsi, küçük bildiğimiz ve önemsemediğimiz “kandırmaların, yalanların, hilelerin, aldatmaların” büyüyüp dal budak salmasından kaynaklı değil midir?

Aile hayatımızda, komşularımızla olan ilişkilerimizde, içinde yaşadığımız sosyal hayatın her noktasında ve daha genel ifadeyle yaşadığımız ömrün her anında Rabbimizin ve onun sevgili Peygamberi Hz. Muhammed’in istediği şekilde dosdoğru olmak zorundayız. Aksi takdirde, hem bu dünyada hem de ahirette çetin bir hesabın bizi beklediğini bilmemiz gerekir.

Güzel günler dileğiyle.

 

Exit mobile version