KORONAVİRÜS SALGINI ve DÜNYADA YAŞANAN DOĞUM SANCILARI

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI Koronavirüs salgınından dolayı tüm dünya hem maddi, hem manevi büyük bir buhran geçiriyor. Yaşanan buhranın ülkeleri nereye götüreceği ise şimdilik belli değil. Belli olan bir şey var ki o da;  bu salgın hastalığın 3. Dünya savaşının yerini aldığı gerçeğidir. Bu savaşta daha şimdiden pek çok ülke teslim-i silah etti. Pek çok […]

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

Koronavirüs salgınından dolayı tüm dünya hem maddi, hem manevi büyük bir buhran geçiriyor.

Yaşanan buhranın ülkeleri nereye götüreceği ise şimdilik belli değil.

Belli olan bir şey var ki o da;  bu salgın hastalığın 3. Dünya savaşının yerini aldığı gerçeğidir.

Bu savaşta daha şimdiden pek çok ülke teslim-i silah etti.

Pek çok ülkenin psikolojik yapısı, sosyal hayatı, devlet düzeni sarsılmaya başladı.

Türkiye, bu yeni nesil savaştan şimdilik en az zararla çıkacak ülkelerden biri olarak görülüyor.

Koronavirüs vakasının 4. ayında Türkiye dünya ülkelerinin şefkatli abisi oldu. Her isteyene yardım elini uzattı ve uzatıyor… Türkiye bu süreçte dünyanın güven merkezi konumuna geldi.

Eldeki imkânları muhtaçlarla paylaşmak dinimizin,  kültürümüzün bir gereği…

Aslında Türkiye koronavirüs için dünya ülkelerine sağlık ve ihtiyaç malzemeleri yardımı yaparken bir taraftan da insanlığa umut yardımı yapıyor. Asıl önemli olan da belki bu…

Türkiye’nin yurt dışına gönderdiği yardım malzemelerinin üzerinde yer alan Mevlana Hazretleri’ne ait sözler çok önemli.

Yardım kolilerinin üzerinde Mevlana Hazretleri’ne ait şu sözler yer alıyor: “Ümitsizliğin ardında nice ümitler var, karanlığın ardında nice güneşler var…”

Dünya; koronavirüs olayı sonrası hızlı bir şekilde hem Türkiye’yi, hem Türkiye örnekliğinde İslâm’ı daha yakından tanıyor.

Bediüzzaman Said Nursi’nin çok söylenen o meşhur sözü artık daha iyi anlaşılıyor: “Ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâm’ın sadası olacaktır!”

Koronavirüs olayı da İlahî bir inkılaptır. Dünyayı alt üst eden bir inkılap, bir değişim…  

Bu değişim sonunda inşallah İslam dini insanlığın kurtuluş dayanağı olacaktır.

Yazımıza yine Bediüzzaman’ın bir başka müjdesi ile devam edelim.

1910 yılında, Mısır’dan Câmiü’l-Ezher’in Reis-i Uleması olan Şeyh Bahid Efendi İstanbul’a gelir. İstanbul’da Bediüzzaman’la da tanışır. Şeyh Bahid Efendi bir sohbet sırasında Bediüzzaman’a Osmanlı ve Avrupa’nın geleceği hakkındaki fikrini sorar.

Bediüzzaman Hazretleri bu soruya şöyle cevap verir: “Osmanlı Devleti bir Avrupa devletine hamiledir günün birinde doğuracak. Avrupa da İslâmiyet’e hamiledir. O da günün birinde bir İslâm devleti doğuracak.”

Bediüzzaman’ın  sözünü ettiği Osmanlı’nın bir Avrupaî devlet doğurması olayı 1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile vuku buldu.

Avrupa’nın bir İslam devleti doğurması olayı ise henüz vuku bulmadı. İnşallah yaşanan olaylar, Avrupa’da da İslam’ı kabul edecek devletlerin olacağını gösteriyor. Çünkü; koronavirüs salgını sonrası Avrupa ülkelerinde gerek halkların, gerekse devlet adamlarının  İslam’a karşı ilgi ve yakınlıkları sanki bu doğumun da yakınlığını haber veriyor gibi… Görelim Mevlam neyler, neylerse güzel eyler…

Güzel günler dileğiyle.

Exit mobile version