KUR’AN NEDİR? TARİFİ NASILDIR? İŞTE CEVABI

Yüzyılımızın İslam âlimlerinden Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur adlı tefsirinde Kur’an’ın mucize olduğunu ispat etmektedir. Bediüzzaman Hazretleri, Sözler adlı kitabının 25. Söz bölümünde “mu’cizat-ı Kur’aniye Risalesi” başlığı altında yaklaşık 100 sayfada Kur’an’ın Allah kelamı ve mucize olduğunu izah ve ispat etmektedir. MU’CİZAT-I KUR’ANİYE RİSALESİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ ***** Adı geçen eserde Kur’an nedir, tarifi nasıldır sorusunun […]

Yüzyılımızın İslam âlimlerinden Bediüzzaman Hazretleri Risale-i Nur adlı tefsirinde Kur’an’ın mucize olduğunu ispat etmektedir.

Bediüzzaman Hazretleri, Sözler adlı kitabının 25. Söz bölümünde “mu’cizat-ı Kur’aniye Risalesi” başlığı altında yaklaşık 100 sayfada Kur’an’ın Allah kelamı ve mucize olduğunu izah ve ispat etmektedir.

MU’CİZAT-I KUR’ANİYE RİSALESİNİN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

*****

Adı geçen eserde Kur’an nedir, tarifi nasıldır sorusunun cevabı ise şöyle yer almaktadır?

25.SÖZ

Mu’cizât-ı Kur’âniye Risalesi’nden

KUR’ÂN NEDİR, TARİFİ NASILDIR?

(De ki: And olsun, eğer bu Kur’ân’ın benzerini getirmek için insanlar ve cinler bir araya toplanıp da hepsi birbirine yardımcı olsalar, yine de onun benzerini getiremezler. İsrâ Sûresi, 17:88.)

Kur’ân,

*Şu kitab-ı kebir-i kâinatın bir tercüme-i ezeliyesi,

*ve âyât-ı tekvîniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi,

*ve şu âlem-i gayb ve şehadet kitabının müfessiri,

*ve zeminde ve gökte gizli esmâ-i İlâhiyenin mânevî hazinelerinin keşşafı,

*ve sutûr-u hâdisâtın altında muzmer hakaikin miftahı,

*ve âlem-i şehadette âlem-i gaybın lisanı,

*ve şu âlem-i şehadet perdesi arkasında olan âlem-i gayb cihetinden gelen iltifâtât-ı ebediye-i Rahmâniye ve hitâbât-ı ezeliye-i Sübhâniyenin hazinesi,

*ve şu İslâmiyet âlem-i mânevîsinin güneşi, temeli, hendesesi,

*ve avâlim-i uhreviyenin mukaddes haritası,

*ve Zât ve sıfât ve esmâ ve şuûn-u İlâhiyenin kavl-i şârihi, tefsir-i vâzıhı, burhan-ı kàtıı, tercüman-ı sâtıı,

*ve şu âlem-i insaniyetin mürebbîsi,

*ve insaniyet-i kübrâ olan İslâmiyetin mâ ve ziyası,

*ve nev-i beşerin hikmet-i hakikiyesi,

*ve insaniyeti saadete sevk eden hakikî mürşidi ve hâdîsi,

*ve insana hem bir kitab-ı şeriat,

*hem bir kitab-ı dua,

*hem bir kitab-ı hikmet,

*hem bir kitab-ı ubûdiyet,

*hem bir kitab-ı emir ve davet,

*hem bir kitab-ı zikir,

*hem bir kitab-ı fikir,

*hem bütün insanın bütün hâcât-ı mâneviyesine merci olacak çok kitapları tazammun eden tek, câmi’ bir kitab-ı mukaddestir.

*Hem bütün evliya ve sıddıkîn ve urefâ ve muhakkıkînin muhtelif meşreplerine ve ayrı ayrı mesleklerine, herbirindeki meşrebin mezâkına lâyık ve o meşrebi tenvir edecek ve herbir mesleğin mesâkına muvafık ve onu tasvir edecek birer risale ibraz eden mukaddes bir kütüphane hükmünde bir kitab-ı semâvîdir.

******

Kur’ân,

*bütün âlemlerin Rabbi itibarıyla Allah’ın kelâmıdır;

*hem bütün mevcudatın İlâhı ünvanıyla Allah’ın fermanıdır;

*hem bütün semâvât ve arzın Hâlıkı namına bir hitaptır;

*hem rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir;

*hem saltanat-ı âmme-i Sübhâniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir;

*hem rahmet-i vâsia-i muhîta nokta-i nazarında bir defter-i iltifâtât-ı Rahmâniyedir;

*hem Ulûhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır;

*hem İsm-i Âzamın muhitinden nüzul ile Arş-ı Âzamın bütün muhâtına bakan ve teftiş eden hikmetfeşan bir kitab-ı mukaddestir.

Ve şu sırdandır ki, “Kelâmullah” ünvanı, kemâl-i liyakatle Kur’ân’a verilmiş ve daima da veriliyor.

Kur’ân’dan sonra sair enbiyanın kütüp ve suhufları derecesi gelir. Sair nihayetsiz kelimât-ı İlâhiyenin ise, bir kısmı dahi has bir itibarla, cüz’î bir ünvanla, hususî bir tecelliyle, cüz’î bir isimle ve has bir rububiyetle ve mahsus bir saltanatla ve hususî bir rahmetle zahir olan ilhâmât suretinde bir mükâlemedir. Melek ve beşer ve hayvânâtın ilhamları, külliyet ve hususiyet itibarıyla çok muhteliftir.

******

Kur’ân,

*asırları muhtelif bütün enbiyanın kütüplerini ve meşrepleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini ve meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmâlen tazammun eden,

*ve cihât-ı sittesi parlak ve evham ve şübehâtın zulümâtından musaffâ,

*ve nokta-i istinadı, bilyakîn, vahy-i semâvî ve kelâm-ı ezelî,

*ve hedefi ve gayesi, bilmüşahede, saadet-i ebediye,

*içi, bilbedâhe, hâlis hidayet,

*üstü, bizzarure, envâr-ı iman,

*altı, biilmilyakîn, delil ve burhan,

*sağı, bittecrübe, teslim-i kalb ve vicdan,

*solu, biaynilyakîn, teshir-i akıl ve iz’an,

*meyvesi, bihakkılyakîn, rahmet-i Rahmân ve dâr-ı cinân,

*makamı ve revacı, bilhads-i sâdık, makbul-ü melek ve ins ü cân bir kitab-ı semâvîdir.

Exit mobile version