MARŞANDİZ İSTASYONU/ALTAN EKMEN YAZDI

ALTAN EKMEN YAZDI

Kulağa hoş geliyor söylerken
marşandiz demek; dilimize Fransızca’dan geçmiş, geçtiğimiz haftaki tren
kazasından sonra adı çok telaffuz dilmeye başlanınca bende her şeyi bilen Google’dan
nedir diye baktım. Yük taşınan tren ya da yük taşımak manasına geliyormuş.

Ankara’nın en merkezi yerinde tren
garına çok yakın bir istasyon, kaza sonrası görüntülerden anlaşıldığı gibi
merkezi bir yerde ve işlek bir nokta. Kaza bu, her yerde olabilir, adından da
belli kaza görünmeden gelir, aniden olur doğrudur ama kazaların büyük
çoğunluğunun kaynağı insandır; daha doğru söylemek gerekirse insan ihmalidir.

Kaza ile ilgili soruşturma devam
etmesine rağmen kazaya sebep olma ihtimalleri olan personelden birisi polis
ifadesinde “makası değiştirmeyi unutmuş olabilirim” diyor. Tek görevi
makas değiştirmek olan birisi diyor ki; makası değiştirmeyi unutmuş olabilirim.
İnsanın inanası gelmiyor. Dokuz  ölü yüzlerce yaralı ve milyonlarca maddi
zarar. Hepsinin sebebi küçük bir ihmal. Kehanette bulunacak ya da fal açacak
durumumuz yok ama gözüken bir şey var; o da işinin ehli olmayan bir personel
olduğu kesin. Bilemiyoruz belki hatır gönül ilişkileriyle işe alındı belki de
sırf maaş farkı nedeniyle başka kurumlardan buraya geçti. Liyakatsiz olduğu
işinin ehli olmadığı, dikkat isteyen, sorumluluk isteyen, gözünü kırpmaması
gereken bir işte çalıştığını bilmeyen birirsi.. Oraya nasıl geldiğinin pek çok
sebebi olabilir.

Devleti oluşturan kamu personelinin
seçiminde, işe alımında, kritik noktalarda görevlendirilmesinde ve verimli
çalışmasında hükümetler işlerin daha hızlı ve verimli yapılması için işe
alımlarda kendileriyle uyumlu çalışacak personelleri seçmektedirler. Bu durum
dünyanın her yerinde böyledir. Memur güvenilir olmalı ve sizin işinizi sekteye
uğratmayacak bilgi, deneyim, tecrübe ve düşüncede olmalıdır.

Burada duralım ve nerede yanlış
yaptığımızı görelim. Bizler seçim yaparken ancak eşitler arasından daha uyumlu
olacağını düşündüğümüz birisini seçebiliriz. Biri liyakat sahibi, birisi
sıradan birisi arasında seçim yapamayız. Kendi mesleğimizden örnek verecek
olursak; İlçe Milli Eğitim Müdürü ataması yapılırken daha uyumlu çalışırız
diyerek bir yıllık öğretmeni İlçe müdürü diye atayamayız. Bunu yapmamalıyız; yazıktır
günahtır, vebaldir…Okul müdürlüğü yapmış, şube müdürlüğü yapmış, güvenilir, kamu
yararını kendi çıkarlarının üzerinde tutabilen üç beş kişi arasından kendimizle
uyum içinde çalışacak birisini seçebiliriz. Bu yönetim erkinin hakkıdır; amma
ve lakin bir yılık öğretmeni böyle bir göreve getirmek zulümdür.

Marşandiz istasyonunda çalışan
görevlilerin seçilmesi atanması veya göreve alınmasında ne gibi yanlışlıklar
var net bir şey söyleyemeyiz, soruşturmada ortaya çıkacaktır; bildiğimiz tek
şey işinin ehli olmadıklarıdır. Yine biliyoruz ki;  işinin ehli
olmayanların kritik görevlere gelmelerinde yanlışa göz yumma ve kayırmacılık
olma ihtimali vardır.

Bir mıh bir nalı kurtarır, bir nal
bir atı kurtarır, bir at bir komutanı kurtarır, bir komutan bir orduyu
kurtarır. Tersinden söylersek bir mıh(çivi) ihmal edilirse bir ordunun
mahvedilmesine sebep olabilir. Bazen uçurumdan düşen insanların kazağının bir
dal parçasına takıldığı için kişiyi ölümden kurtardığını biliyoruz. Kritik
görevlerdeki personelin kendi görevlerini pür dikkat yapmalarının ötesinde; bütün
önlemlere rağmen olası tehlikeleri sezme ve önlem alma yeteneği ve endişesi
içinde olmaları gerekir. Uykularının kaçması ve zihin dünyalarında
sorumluluklarının ağırlığını bilmeleri gerekir. Basit bir makas değiştirmeyi
unutmak bu saydığımız niteliklerin yanından bile geçemez.. Çok yazık..
Türkiyenin yetiştirdiği ender bilim  adamlarından
birisi olan Berahattin ALBAYRAK  da (astronomi ve uzay bilimleri öğretim
görevlisi ) bu kazada öldü. Türk uzay üssü kurmayı karalaştırdığımız günün bir
gün sonrasında rahmetli oldu.. İnsan çok üzülüyor.  Böyle insanlar kolay yetişmiyor. Şimdi bu
olaydan ders çıkarmak istemeyen birisi diyecek ki; “Bu profesör yolda
giderken de düşüp ölebilirdi, araba da çarpabilirdi, eceli geldi ve öldü..
“Öyle değil kardeşim; İman ile ihmali karıştırmayalım. Tebdir ve tevekkül
işini iyi bilelim. Yaptığımız yanlışlardan Yaratıcı’yı sorumlu tutmayalım.  Kendimize gelelim…!

Marşandiz istasyonu adını
 söylerken hoşuma gidiyor; makası değiştirmeyi umuttum sözü kulağımı
tırmalıyor, içimi burkuyor, canımı yakıyor. içim acıyor…

Marşandiz istasyonu bize sesleniyor;

Adil olun..

İşi ehline verin..

Devletin hazinesini ve malını
koruyun..

Emevi devletinin yaptığı yanlışı
yaparak, sadece kendi soyunuzdan gelen ya da kendi yakınlarınızı devlet görevlisi
yapmayın.

İsraf etmeyin..

Karar vermede aceleci olmayın. Bir
karar verirken bir kaç ihtimal arasından en iyisini seçin..

Yönetici orkestra şefi gibidir. Orkestra
şefi en iyi enstrüman çalan kişi değil, en iyi enstrüman çalan sanatçıları
birlikte uyum içinde çaldıran kişidir.. Unutmayın..

ve son olarak

HEPİMİZ MARŞANDİZ İSTASYONUNDAN
YÜKÜMÜZÜ ALALIM…

BİR VEBAL VARSA, BİR YÜK VARSA
BİRLİKTE KALDIRIP GÖTÜRELİM..