NAMAZDAKİ YAZI

HASAN PİR’İN KÖŞE YAZISI

Ölüm anındaki
sözler çok önemlidir. Çünkü o son sözler, geride kalanlara bir vasiyet olduğu
gibi, yaşanan bir ömrün de bir bakıma özetidir.

İslâm Peygamberi Efendimiz
Hz. Muhammed (s.a.v.)’’in son sözleri, Müslümanlar için çok önemli mesajlardır.
Efendimiz’in ölüm döşeğinde son sözü “namazdır”, “namazınızı
bırakmayın, namazınızı kılın”
cümleleridir.

Doğduğu anda da,
hayatı boyunca da hep ümmetini düşünen ve ahirette de ümmetinin şefaatçisi
olacak olan Peygamberimizin son nefesinde söylediği “namazı bırakmayın”
mesajlarını çok iyi değerlendirmek gerekir.

Her şeyden önce
namaz; kulun Allah’a imanının, onu sevmesinin en önemli belgesidir.

Allah (c.c.),
Kur’an-ı Kerim’inde namaz kılmayı emretmektedir. Bu emir defalarca
tekrarlanmaktadır. Kur’an-ı Kerim’in 94 ayetinde çeşitli vesilelerle namazdan
bahsedilmektedir.  Peygamberimiz de
hayatı boyunca hep namaz hakikatinin üzerinde durmuş, onun tebliğcisi olmuştur.

Peygamberimizin
hadislerinde namaz, dinin direği olarak ifade edilmektedir. Aslında bu ifade
bile namazın ehemmiyetini gözler önüne sermektedir.

Namazı insanlar
için farz kılan Allah (c.c.), namaz ibadetinin içinde pek çok sırları da
saklamıştır.

Her şeyden önce
namazın ana unsurları olan ( kıyam, rükû ve secde ) halleri şeklen
Arapça “âdem” yazmaktadır. Namazda ayakta duruş yani kıyam hali elif,
rükû hali dal, secde hali ise mim harflerini oluşturmaktadır. Bu
üç harfin birleşmesiyle de Arapça âdem kelimesi ortaya çıkmaktadır ki,
âdem, Türkçe’de “insan” kelimesinin karşılığıdır.

Namazdaki (âdem)
yazısı; namazın âdemoğlu için önemini vurgulayan çok önemli bir ayrıntıdır.
Demek ki insanoğlu; gerçek manada yani Allah’ın istediği tarzda “âdem-insan”
olma özelliğini ancak namazda yakalayabilmektedir.

İslâm’ın beş
şartından birisi olan namaz; Cenab-ı Allah tarafından, her yirmi dört saat
zarfında tayin edilen vakitlerde, manevî huzuruna yapılan bir davettir.

Namaz, kul ile
Allah arasında yüksek bir yakınlık ve bağ kurma vesilesidir.

Namazın manası ise;
Cenab-ı Hakk’ı tesbih, ta’zim ve şükürdür.

Namazda ruhun,
kalbin ve aklın büyük bir rahatı vardır. Hem vücuda da ağır bir yük değildir.

Beş vakit namazını
kılanlar için çok önemli bir müjde de; namaz kılanın, diğer dünyevî hayırlı ve
mubah işlerinin, güzel bir niyet ile ibadet hükmünü almasıdır. Beş vakit
namazını kılan bir insan, bu surette bütün ömür sermayesini âhirete mâl
edilebilmektedir. Fâni ömrü bir cihette bakileşmektedir.

Diğer taraftan;
dini literatürde her mü’minin namazının, onun bir nevi miracı olduğu da ifade
edilmektedir.

Namaz aynı zamanda
İslâm’ın beş şartının da bir fihristesi durumundadır. İslâm âlimleri, namaz
sırasında Kâbe’ye yönelmeyle hac ibadetinin; namazda yeme, içme olmaması ve
dünyevî söz konuşulmaması nedeniyle oruç ibadetinin; namaz kılınan
elbiselerindeki eskimeyle zekât ibadetinin de bir numune olarak namazın içinde
temsil edildiğini ifade etmektedirler. Kelime-i şehadet ise namazın zaten her
yerinde bulunmaktadır.

Namazla ilgili
olarak yine İslâm âlimlerinin yaptığı bir diğer tespit de, namazın, idrakli ve
idraksiz mahlûkatın ihtiyarî ve fıtrî ibadetlerinin de numunelerini içine
almasıdır. Meselâ: insan, namazda kıyamda iken bitki ve ağaçları temsil
etmekte, rükûda dört ayaklı mahlûkatı, secde de ise sürüngenleri temsil
etmektedir. Ayrıca, insan namazda; secdede, rükûda, kıyamda bulunan meleklerin
ibadetlerini de temsil etmektedir.

Peygamberimiz Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) namaza karşı olan hassasiyeti ve sevgisi bizler için çok
önemli bir rehber – örnek olmalıdır.

Son söz olarak
diyoruz ki; insanın; yaratılış kimliği olan (âdem) yazısıyla namazda
buluşması kadar güzel bir fotoğraf karesi olabilir mi?

Beş vakit namaz kılma alışkanlığının bütün
hayatımızı içine alan sürekli bir ibadet haline dönüşmesi dileğiyle…