NESLİN KORUNMASI DEVLETİN GÖREVİDİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 Mayıs 2019
Perşembe günü Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Aileye Değer
Türkiye’ye Değer” ana temasıyla düzenlenen 7. Aile Şurası’na katıldı.

Burada bir konuşma yapan Erdoğan, “İlki 1990’da düzenlenen Aile Şurası,
bilim adamlarımızdan uzmanlara, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına
kadar konunun tüm paydaşlarını bir araya getiren son derece önemli bir
platformdur.” ifadelerini kullandı.

Aile Şuralarının belli periyotlarla gerçekleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,
“Geçmişten bugüne uzanan kapsamlı bir muhasebe imkanı sunmasının yanı sıra
geleceğe dair hedeflerin belirlenmesine de katkı sağlamaktadır. Şimdiye kadar
düzenlenen şuralar, aile kurumumuzun karşılaştığı sorunun çözümünde hep belirleyici
bir rol oynamıştır. Aileye münhasır bir bakanlığın kurulması teklifi ilk
kez yine bu şuralarda gündeme gelmiş, hamdolsun 2011’de bizim dönemimizde
gerçeğe dönüşmüştür.” diye konuştu.

Son 17 yılda aile ve sosyal politikalarda hayata geçirilen pek çok reformun
arka planında da Aile Şuralarında alınan kararlar olduğunu
vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Burada ortaya konulan politikalar, önümüzdeki dönemde de ehemmiyetini
muhafaza edecektir. Sizlerin yapacağı öneriler, ufuk açıcı eleştiriler ve tespitler
bizler için yol gösterici olacaktır. Peygamber Efendimiz, ‘İstişare eden pişman
olmaz’ buyuruyor. Hem ebeveynler hem de ülkeyi yönetme sorumluluğunu
omuzlarında taşıyan devlet adamları olarak bizim, daha sonra ‘keşke’ dememek
için burada samimiyetle dile getirilecek önerilere ihtiyacımız var. Aile
Şurası’na katılan tüm dostlarımdan yapılacak toplantılara, bilhassa yarınki
komisyon çalışmalarına işte böyle bir hassasiyetle yaklaşmalarını istirham
ediyorum. Şura komisyonlarında aile birliğinin korunmasından toplumdaki
çocuk algısına, kadınlar, engelliler ve yaşlılar ile aileye yönelik destek
mekanizmalarına kadar beş farklı ana başlıkta meselelerimiz ele
alınacaktır.”

Güçlü bir ülke olabilmenin öncelikli şartı

Küresel ölçekte yaşanan değişiklikler neticesinde ailelerin karşı karşıya
kaldığı yeni sosyal risklerin de Şura kapsamında ele alınacağını
bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şura’nın, sorunlarımızın
tespitine ve çözüm yolları bulunmasına, milli bünyemizin günümüzün sosyal
hastalıklarına karşı güçlendirilmesine yardımcı olmasını özellikle
diliyorum.” dedi.

“Biz aileyi toplumun nüvesi, kilit taşı, mayası olarak gören bir
medeniyetin mensuplarıyız.” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bizim milletimiz alışverişte, sokakta, ticari ve sosyal hayatta tanımadığı
insanlara dahi ‘Teyze, ağabey, amca’ gibi aile kavramlarıyla hitap eder.
İnancımızda devletin beş temel vazifesinden birisi de neslin korunmasıdır.
Anayasamızın 41’inci maddesi, aileyi Türk toplumunun temeli olarak
tanımlayarak, devletin görevlerini ayrıntılı bir şekilde saymıştır. Buna göre
devlet, ‘Ailenin huzur ve refahı için gerekli  tedbirleri almak ve
teşkilatı kurmakla mükelleftir.’ Sadece kanunlarımızda değil, değerler
hiyerarşimizde de ailenin korunması, aile bağlarına ihtimam gösterilmesi en üst
sıralarda yer alır. Kadim geleneğimizde aile ile toplumun, aile ile
devletin kaderi özdeşleşmiş, bir ve beraber görülmüştür. Güçlü bir ülke, güçlü
bir millet, huzurlu bir toplum olabilmenin öncelikli şartı güçlü bir aile
yapısına sahip olmaktır. Şeyh Edebali’nin o meşhur sözünden ilhamla
söyleyecek olursak, aileyi yaşatmadan ne devleti ne de milleti
yaşatabiliriz. Bu açıdan aile, millet varlığımızın temelidir, asli
dayanağıdır. Aile, nesiller arasındaki değer aktarımının da en önemli aracıdır. Kişilik
okuldan ve toplumdan önce ailede inşa edilir, ailede oluşturulur. Karakter,
dışarıdan önce aile içinde şekillenir, biçim kazanır. Birey, sosyal hayatın
kodlarıyla, büyüklerimizin deyimiyle adabımuaşeret kurallarıyla ilk kez
ailede tanışır. Din, inanç, ahlak, edep, saygı, sevgi önce ailede öğretilir ve
öğrenilir.”

Suç ve kötü alışkanlıklarda ilk siperin aile olduğunu
vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnancımız, aileyi iki cihan
saadetinin anahtarı, dünyada cenneti yaşamanın ortamı olarak tanımlar. Bunun
için aileyi dışlayan her adım, aileyi önemsizleştiren her politika, aile
bağlarının zayıflamasına sebep olan her davranış aynı zamanda milli ve manevi
bünyemize vurulmuş ağır bir darbedir.” dedi.

Aile kurumunda yaşanacak bir sıkıntının siyasetten ticarete, eğitimden ikili
ilişkilere kadar hayatın her alanına sıçramasının kaçınılmaz olacağını
belirten Erdoğan, “Aile bağları çözülmüş, aile mefhumu ortadan
ortadan kalkmış bir toplum ne kadar zengin, ne kadar müreffeh olursa olsun
ayakta kalamaz. Modern hayatın örseleyici hamleleri karşısında aile kurumuna
sahip çıkmak bir milletin kendi geleceğine de sahip çıkması demektir. Aile
hassasiyetimizin gerisinde işte bu anlayış vardır.” ifadelerini kullandı.

İki büyük kırılma

Son 60 yılda hayat, çevre ve toplumla kurulan ilişkiyi kökten dönüştüren iki
büyük kırılma yaşadığını belirten Cumhurbaşkanı
Erdoğan, “Bunlardan ilki 1960’larda başlayan ve giderek artan köyden
şehre yönelik kitlesel göçlerdir. Göç hadisesinin ülkemize gecekondulaşmadan
beşeri münasebetlere kadar çok geniş bir yelpazede ciddi etkileri oldu. Bu
süreç özellikle geleneksel aile yapımızda çok büyük değişikliklere yol açtı.
Asırlardır milletimizin adeta alametifarikası olan geniş ailenin yerini, anne,
baba ve çocuklardan oluşan çekirdek aile yapısı almaya başladı. Bu süreçte
şehir hayatının tabii bir sonucu olarak aile bağları zayıfladı. Tecrübeleriyle
ailenin devamına, çocukların yetişmesine katkı sunan aile büyükleri ile
çekirdek aile arasındaki ilişkilerin periyodu giderek uzadı.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle yeni nesillerin hayatın
zorluklarını göğüslemede en kritik destek noktalarından biri olan aile
büyüklerinin birikimlerini böylece kaybetmiş oldu. Ak saçlıların her biri
altın değerindeki tecrübelerinden ne yazık ki gençler yeterince istifade
edemedi. Bunun menfi yansımalarını pek çok alanda bizzat gördük.” 
değerlendirmesini yaptı.

Geçimsizlik ve boşanma oranlarında yaşanan artışların, aile büyüklerinin
sağladığı koruma kalkanının ve ağırlığın kaybolmasının bir sonucu olduğunu belirten Erdoğan,
ikinci önemli kırılmanın teknoloji devrimiyle yaşandığını söyledi.

İnternet ve modern iletişim araçlarının yaygınlaşmasıyla beşeri ve sosyal
hayatta ciddi değişiklikler ortaya çıktığını dile getiren Erdoğan, dünyayı
devasa bir köye dönüştüren, mesafeleri ortadan kaldıran bu yeni dönemin
etkilerinin her alanda görüldüğünü belirtti.

Üretimden ticarete, bireysel münasebetlerden eğitime, siyasetten tüketim
alışkanlıklarına kadar hayatın tüm safhalarında bu yeni dönemin dönüştürücü
hamlelerinin takip edildiğini aktaran Erdoğan, kullanılan teknolojinin bir
taraftan hayatı kolaylaştırırken diğer taraftan milli bünyede çözülmelere
sebebiyet verdiğini kaydetti.

Bu yeni dönemin de en büyük mağdurunun aile kurumu olduğunu ifade
eden Erdoğan, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla bilhassa aile değerlerinde
çok ciddi erozyonlar yaşandığını bildirdi.

Mahremiyet algısı yozlaşırken maalesef mahrem alan kavramının gün geçtikçe
anlamını yitirdiğini dile getiren Erdoğan, “Önceki dönem nasıl geniş
aileyi adeta ortadan kaldırmışsa bu yeni dönem de çekirdek aileyi çözüyor,
yıkıyor. Bu sorun sadece ülkemize mahsus da değildir. Aile kurumu kültürlerden
ve toplumlardan bağımsız olarak tüm dünyada güç kaybetmektedir. Özellikle
Batılı ülkelerde aile kavramının içi boşalırken anne babanın yerini ya tek
ebeveynli bir model ya da tek kişilik hayat biçimi alıyor.” diye konuştu.

İnsan fıtratına aykırı sapkın ilişkilerin belli çevreler tarafından
kasıtlı şekilde meşrulaştırılmaya çalışılmasının da aile kurumuna yönelik ana
tehditler arasında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle
sürdürdü:

“Nikah akdinin değersizleştirildiği, evlilik dışı ilişkilerin normal
sayıldığı, boşanmanın adeta teşvik edildiği sancılı bir süreçle karşı
karşıyayız. Sürekli haz peşinde koşan hedonist ve egoist bir insan tipinin
yüceltildiği bu gayrı ahlaki hayat tarzı maalesef etkisini ülkemizde her geçen
yıl daha fazla gösteriyor. Millet olarak çağın hastalıklarına karşı elimizdeki
en büyük imkan, tüm saldırılara rağmen halen varlığını güçlü bir şekilde devam
ettiren aile kurumumuzdur. Bu açıdan adına aile dediğimiz mukaddes ocağın
yaşatılması, tehditler karşısında korunması son derece önemlidir. Ailede
çözülme olursa, millet olarak varlığımızın tehlikeye girmesi de kaçınılmazdır.
Nesli muhafaza etmenin yolu da aile kurumuna sahip çıkmaktan geçiyor. Bu,
olmazsa olmazımızdır. Keza devleti korumak da ancak aileyi korumakla,
kollamakla mümkündür.”

Bu anlayışla son 17 yıldır aile kurumunu güçlendirecek, ailelerin yükünü
alacak politikalara özel önem verildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam
etti:

“Açık söylemek gerekirse Türkiye, tarihinin en kapsamlı sosyal
devlet uygulamalarıyla bizim dönemimizde tanışmıştır. Biz başkaları gibi sosyal
devletin istismarını yapmadık, bilakis tüm dünyaya örnek olacak sosyal devlet
projelerini hayata geçirdik. 2002 yılında 2 milyar lira olan sosyal
yardımları 2018 yılında 43 milyar liraya çıkardık. Son 17 yılda ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımıza 290 milyar lira tutarında sosyal yardım yaptık. Bu işi
insanları rencide etmeden yürütmek için halen 2 milyon vatandaşımızın düzenli
sosyal yardım aldığı sosyal yardım kartı projesini uygulamaya koyduk. Her nikah
töreninde tekrar tekrar ifade ettiğim en az 3 çocuk tavsiyemize ekonomik destek
sağlamak için doğum yardımını başlattık. Sadece ekonomik destekle yetinmeyerek
ailelerimizin psikososyal, sosyokültürel olarak da yanlarında durduk.”

Hayata geçirilen Aile Sosyal Destek Programı ASDEP ile sosyal
politikalarda arz odaklı yeni bir dönem başladığını aktaran Erdoğan, bu
programla vatandaşların ihtiyaçlarının yerinde tespit edilerek ilgili
kurumlarca giderilmesinin ve böylece vatandaşların hayat şartlarının
iyileştirilmesinin sağlandığını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan,
şunları kaydetti:

“Biliyoruz ki millet veya milletler ailelerden oluşur. Güçlü milletler,
güçlü ailelerden oluşur. Onun için yıllarca bu ülkede kısırlaştırma adına her
şeyi yaptılar. ‘Doğum kontrolü’ dediler, ‘aile planlaması’ dediler, değişik
isimlerle bize nüfuz etmeye çalıştılar ve ilginç olan şey şu, tabii ki atılan
bu adımlarla da nüfusumuz azaltıldı. Ben bir kardeşiniz olarak, bu milletin bir
evladı olarak bu gidişi doğru bulmadım, bulmuyorum. Gittiğim her yerde de her
nikahta da en az 3 çocuk derken, bazılarının ‘geçim meselesi’… Değerli
arkadaşlar bu toplumun kahir ekseriyeti Müslüman, şunu unutmayalım, her
doğan rızkıyla doğar, rızkıyla gelir. Bunu bir defa bilelim. Bunu ben
hayatımda yaşadım. Elhamdülillah her çocuğum, 4 çocuğum hepsi rızkıyla geldi.
Hiçbir sıkıntı da yaşamadık. Hepsi bereketlendirdi. Şimdi 7 torunum var, Rabbim
inşallah daha da fazlasını verir. Hele hele nitelikli aileler, güçlü
aileler olarak nitelikli bir nesli biz yetiştirirsek bu milletin önünde kimse
duramaz. Bunu biz yapacağız, hep beraber yapacağız. Hiçbir şeyden çekinmeye
gerek yok.

İşte program kapsamında Ekim 2017’den bu yana 1 milyon 357 bin hanedeki 3
milyon 125 bin vatandaşımızı devlet olarak ziyaret ettik. Vatandaşlarımızın
sosyal hizmetlere giriş kapısı niteliğindeki 325 sosyal hizmet merkezini
hizmete açtık. Evlilik çağına gelmiş gençlerimizi bilinçlendirmek ve yeni
hayatlarına hazırlamak amacıyla evlilik öncesi eğitim programı hazırladık. Bu
kapsamda da 2013 yılından bu yana 1 milyonun üzerinde gencimize evlilikte
iletişim ve yaşam becerileri, aile hukuku, evlilik ve sağlık konularında eğitimler
verdik. Evlilik danışmanlarımız vasıtasıyla da 27 binin üzerinde kişiye hizmet
sunduk.” 

Erdoğan, “Dinamik nüfus yapımızın korunması ve evliliğin teşvik
edilmesi için çeyiz hesabı uygulamasını, ev sahibi olmak isteyenlere katkı
sağlamak için de konut hesabı uygulamasını başlattık. Bunları biz yaptık.”
hatırlatmasında bulundu. Devletin, milletinin hizmetkarı olduğunu
vurgulayan Erdoğan, millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya
geldiklerini, bunu bu şekilde sürdüreceklerini söyledi.

Kimsesiz çocukların, evlat edindirme, koruyucu aile gibi yöntemlerle sıcak
aile yuvalarıyla buluşturulduğunu anlatan Erdoğan, son 17 yılda 5 bin 440
ailenin yanına 6 bin 664 çocuğun yerleştirildiğini bildirdi.

Evlat edindirme kapsamında bugüne kadar 17 bine yakın çocuğun aileye
kavuşturulduğuna işaret eden Erdoğan, çocuğa yönelik ihmal, istismar ve
şiddet vakalarında müdahale etmek amacıyla 81 ilde uzman müdahale
ekiplerinin oluşturulduğunu aktardı.

“Aile kurumuna hep birlikte sahip çıkmalıyız”

Gelecek dönemde bu projelere yenilerini ekleyerek devam edeceklerini
açıklayan Erdoğan, “Aile kurumumuzu korumak, aile değerlerimizi daha
güçlü, sağlıklı bir şekilde sonraki nesillere aktarmak için gerek kültürel
gerek maddi altyapıya ilişkin çalışmalarımızı kararlılıkla
sürdüreceğiz.” ifadelerini kullandı.

Günümüz dünyasında aile kurumunu tehdit eden sınamaların boyutunun
değiştiğine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

“Devletin tek başına bu tehditlerin üstesinden gelmesi mümkün değildir.
Şayet millet olarak varlığımızı korumak istiyorsak, aile kurumuna hep birlikte
sahip çıkmalıyız. Ruhen ve bedenen sağlıklı nesiller yetiştirmek
istiyorsak, ebeveynler olarak bizler de bu mücadeleye aktif destek
vermeliyiz. Hiçbirimizin kenarda bekleme, ‘neme lazım’ deme lüksü
yoktur. Bu öyle önemli bir konudur ki karanlıktan şikayet etmek yerine, o
karanlığı delecek bir kandil olabilmeyi gerektirir. Bunu başarmalıyız. Aile
kurumunun güçlenmesi konusunda medyadan akademiye, polisten hakime, öğretmene
kadar herkese çok önemli sorumluluklar düşüyor.

Şayet medya organlarımız, kadın programları adına, bunun altını çiziyorum,
mahremiyeti ve ailevi değerleri hiçe sayıyorsa orada çok büyük bir sorun var
demektir. Bu konuda medya organlarını özellikle ikaz ediyorum, uyarıyorum. Buna
dikkat etmeleri gerekiyor. Çünkü bu gelecek nesillerin en önemli sorunu
olacaktır. Reyting kaygısıyla televizyon dizilerinde çarpık ilişkiler
özendiriliyorsa sosyal medyada çarpık ilişkiler özendiriliyorsa şiddet teşvik
ediliyorsa devletin attığı adımlar akim kalmaya mahkumdur.”

“Asıl yük anne babalar olarak bizlerin omuzlarındadır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çocuklarımıza ilham kaynağı olması gereken
sanatçılar ve sporcular, başarılarıyla değil de özel hayatlarıyla gündeme
geliyorsa aile kurumunu korumamız elbette zorlaşacaktır.”
değerlendirmesinde bulundu.

Aileye sahip çıkmanın herkesin görevi olduğunun altını çizen Erdoğan,
“Asıl mesuliyet, asıl yük, anne babalar olarak bizlerin omuzlarındadır.
Biz, sılayırahim yapmazsak, büyüklerimizi sadece bayram günleri değil her
fırsatta ziyaret etmezsek, ileride evlatlarımızın bizleri ziyaret etmesini de
beklemeyin.” dedi.

Hayatta en mutlu olduğu anın annesinin ayaklarının altını öptüğü an olduğunu
anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Zira sevgililer sevgilisi Peygamberimiz, ‘Cennet annelerin ayakları
altındadır’ buyurarak, bize işaret fişeğini veriyor. Onun için annenin ayağının
altında cennet var, orada cennetin kokusu var. Onu öpmek, anneye bu sadakati
göstermek hiç bir şeyle değiştirilmez. Bu toplum, bunu başarmalı, bunu yapmalı.
Onu kendisi için birilerinin yaptığı gibi yok feministler, şunlar, bunlar gibi
bir zillet kabul etmemeli. Biz varsak, annemizle varız. Annemiz olmasaydı
biz yoktuk. Olaya böyle bakacağız. Biz, kendi anne, babamıza, eşimize, kardeşimize,
diğer yakınlarımıza saygı göstermezsek, çocuklarımızın da bize hürmetkar
olmasını bekleyemeyiz. Biz, kendi dünyamızda aile içi şiddetin önüne
geçemezsek, ileride çok daha büyük sorunların yaşanmasına mani
olamayız. Biz, milli ve manevi değerleri bizzat uygulayarak, evlatlarımıza
aktarmazsak modern dönem hastalıklarına karşı onları koruyamayız. Biz,
elimizden telefonu, tableti, karşımızdaki televizyonu şöyle bir yana bırakıp,
aile fertleriyle daha çok hemhal olmazsak, çocuklarımızın iletişim obezi haline
dönüşmesini engelleyemeyiz.”

“Değişime önce kendimizden, şahsımızdan, hayatımızdan başlatmazsak
kimseye sözümüzü geçiremeyiz.” diyen Erdoğan, ebeveynler örnek
olmazsa çocuklardan örnek davranışlar göstermesini bekleyemeyeceklerini
belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerler eğitiminin, kağıt üzerinden aktarılacak
bir haslet olmadığının altını çizerek, “Zira ‘bal, bal’ demekle ağız
tatlanmaz. Balı yediğiniz anda ağzı tatlatırsınız. Yaşayarak, yaşatılarak,
öğretilen ve öğrenilen bir süreçtir bu.” diye konuştu.

Uzmanlık sahası aile ve sosyal hizmetler olan salondaki katılımcıların bu
meseleye özellikle eğileceğine olan inancını ifade eden Erdoğan,
“Yaptığınız işin bir kamu görevinin ötesinde, bir sosyal sorumluluk
olduğunu aklınızdan lütfen çıkarmayınız. Sizlerden özellikle de ülkemizin
geleceği, milletimizin istikbali için aile kurumuna daha çok sahip çıkmanızı
rica ediyorum.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7. Aile Şurası’nın başarılı ve verimli geçmesini
diledi.

(Kaynak: Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı İnternet Sitesi)

Aktif kaynak link: https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/cumhurbaskani-erdogan-aile-mefhumu-ortadan-kalkmis-bir-toplum-ne-kadar-zengin-olursa-olsun-ayakta-kalamaz