NOBEL Mİ DEĞERLİ, MEKTUP MU?
1956 yılında “Nobel edebiyat ödülü”nü kim kazandı? Belki de bu ödülü en baştan bu güne kadar kimlerin aldığını aklınızda tutmak istemeyebilirsiniz. Ancak o yıl ödülü kazanan yazarın yazdığı bir mektup kendisini hatırlamamızı sağlıyor. Hayal edin. Bir yazarsınız. Nobel ödülü kazanıyorsunuz. Aklınıza ilk ne gelir? Ya da kimlere minnet duyduğunuzu düşünürsünüz?
1956 yılında ödülü kazanan yazar Albert Camus’tur ve mektup yazdığı kişi ise ilkokul öğretmenidir. “Veba” ve “Yabancı” adlı kitaplarıyla ünlü Albert Camus’ un yazdığı mektup aşağıdaki gibi bitmektedir.
“Bu ödülü çok önemsemiyorum. Ama bu ödül hiç değilse en azından bana, benim için ne ifade ettiğinizi ve etmekte olduğunuzu anlatmama ve size çabalarınızın, çalışmalarınızın ve cömert yüreğinizin, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin hep size minnettar kalacak küçük öğrencilerinizden birinde hayat bulduğunu göstermeme fırsat veriyor. Sizi tüm kalbimle kucaklarım.”
Öğretmenlerin mesleki çalışmalar yapmak üzere iş başı yapmalarıyla yeni eğitim ve öğretim yılı öğretmenler için başladı. Ancak bu sene diğer senelere göre farklı olan bir şey var. Bir süredir öğretmenlerin mesleki çalışmaları bakanlık müsteşarının öğretmenlere hitabından sonra başlardı. Ancak bu sefer öğretmenlere Milli Eğitim Bakanımız Sayın Ziya Selçuk hitap etti. Konuşmalarını ilgiyle ve beğeniyle canlı olarak izledik. Albert Camus’ un böyle bir mektup yazdığını ve bütün öğretmenlerin de kendilerine mektuplar yazan öğrencilerinin olmasını diledi. Bu sözler beni çok etkiledi. İnşallah öğretmenini unutmayan ve öğretmenine mektuplar yazan öğrenciler yetiştirebilmek bizlere de nasip olur.
Milli Eğitim Bakanımızın konuşmalarında beni etkileyen bir diğer söz ise “çocukları çift kanatlı yetiştireceğiz” sözüydü. Bu kanatlardan biri bilim diğeri ise erdem, ahlaktır. Bakanımızın bam telimize dokunan tespitlerini ve verdiği güzel örnekleri çok beğendim.
Tüm eğitim camiasına bilim, erdem, başarı ve huzur dolu bir eğitim öğretim yılı diliyorum.