OKUMAK MI?
Neden?
Niçin?
Önce neden ve niçin sorularının arasındaki farka değinerek konumuzu daha anlamlı hale getirmeğe çalışalım.
– Neden yattın?
– Yorgundum.
-Niçin yattın?
-Uyumak için. Örnekten de anlaşılacağı üzere, aslında iki sözcük arasındaki fark basit ama büyük.
“Neden?”öncesine yönelik, “Niçin?”ise amaca ve niyete yönelik.
Şimdi hem kendime hem de sizlere soralım? Niçin okumalıyız?
Dünyaya kendi iradesinin dışında gelen insan, yeni şeyler öğrenmek, ruhunu yüceltmek, akıl ve zekâyı öldürmemek, ufkunu açmak, önünü görmek, iki ayak üstünde gezen ölü olmamak körlükten kurtulmak, bilgi çağına ayak uydurmak, faydalı hayaller kurmak, çevresine ve ailesine yararlı bireyler, özetle adam olmak için okumalıdır.
Neden okumalıyız?
İlk Emir Olduğu İçin. Öğrendiğimizi öğretmek, hayatı daha da anlamlı kılmak, öz güven sahibi olmak, kelime hazinesini genişletmek, başarılı olmak, telaffuzu geliştirmek ve çözüm üretmek için okumalıyız. Bunu yaparken de zamana ve mekana bağlı kalmaksızın, hayatımız boyunca okuma gayreti içinde olmalıyız.. .
Ülke ve birey olarak OKUMA’nın neresindeyiz diye birde ona bakacak olursak, tablonun iç açıcı olmadığını görüyoruz.
Birleşmiş Milletler Bilim ve kültür örgütü (UNESCO) verilerine göre Türkiye kitap okuma sıralamasında 86. sırada. Nerde ise yoksul Afrika ülkeleri düzeyinde. Bireysel bazda binde bir. Fransa’da ise Yüzde 21 fark oldukça fazla. Basılan kitap sayısı yıllara göre artış gösterse de okuma oranında artış olmuyor. Matbaanın 300 yıl gecikmeli olarak Ülkemize gelmesi, eğitim ve öğretime yeterince destek verilmemesi, öğretmenlerin hizmet öncesinde ve sonrasındaki yetişmelerindeki açmazlar bunda etkili olsa da önemli ve yadsınamayacak bir gerçek var ki oda her yıl bütçeden eğitime ayrılan ödeneğin yetersiz oluşu.
Bu havada yol alan eğitim faaliyetlerinde 1928 de %10 olan okur-yazarlık zaman zaman düzenlenen okuma seferberlikleriyle tam olmasa da önemli ölçüde mesafe katettiğini söyleyebiliriz..
Bu etkinlikler kapsamında İlimizde de bir okuma alışkanlığı kazandırma seferberliği başlatılmış bulunmaktadır. Okullarda başlatılan bu seferberlikte zaman zaman kökeni eğitimci olmasa da kimi yurttaşlar davet edilerek öğrencilere okumanın yararları konusunda söyleşide bulunmaları sağlanmıştır. Ayni amaca yönelik olarak bendenizde görevli kılındım. Ve söyleşinin,09.05.2018 günü Ali Fuat Kadirbeyoğlu Anadolu Lisesi’nde yapılması yerine isteğim üzerine Kanuni Ticaret Meslek Lisesinde icra edileceği kararlaştırıldı.
Söyleşi gününde okulun başka bir etkinliği olduğu için söyleşi etkinliğine yer veremeyecekleri nedeniyle programın tekrardan Ali Fuat Kadirbeyoğlu Anadolu Lisesi’nde yapılması düşünülürken ne oldu ise bu okul yönetimi de, söyleşiye yer veremeyeceğini bildirmiş olmalı ki koordinatör memur zatımı arayarak hocam programınız tekrar Kanuni Ticaret Meslek Lisesi’nde ve 10.05.2018 günü yani bir gün sonra icra edilecek dendi. Bu gidip-gelme şeklindeki iletişim ister istemez bir yorum yapmamı gerektirdi. Şöyle ki:
Her iki okulunda kurucusu ve eğitim-öğretimine katkısı olan bir yöneticiyim 01.12.1975 de Ticaret lisesini, Ekim1985 te de Anadolu Lisesi’nin kuruluşunda emeğim vardır. Bu okulların herhangi birinde bu söyleşiye katılmak isteyişimin nedeni de budur. Ali Fuat Kadirbeyoğlu Anadolu Lisesi yöneticileri haftanın hiç bir gününde bu söyleşiye imkân tanımazken, Kanuni Ticaret Lisesi yöneticileri de bir gün sonra da olsa programın uygulanmasında sakınca olmadığını bildirmesi işe yaramadı. Çünkü iyi niyetle başladığımız bu etkinlik sanki babamın işiymiş gibi sudan bahanelerle engellenmeye çalışıldığı intibaını yaratmıştır. Edindiğim bu intiba beni “Yararlı Olamayacağım” endişesi ile söyleşiden vazgeçme noktasına getirdi diyebilirim. Oysaki geçen sürede öğrencilerle paylaşacağım çok şeyleri hazırlamıştım. Bir an duraksadım, okuma alışkanlığı fıkraları, hediye edeceğim kitapların belleklerde bırakacağı iz etkinliğimizin kalıcı olmasını sağlayacaktı. Sağlık olsun diyorum. Belki kendime de haksızlık ettim bilemiyorum.
“Dedem bana dedi ki: Oku Yazda Adam Ol. Bende okudum yazdım adam oldum” tekerlemesinde ve “Evlerinin önü bulgur kazanı/Herkes sever okuyanı yazan”ı halk türküsünde vurgusu yapılan okuma alışkanlığına aileden başlanır, okulda gelişerek devam eder. “Hadi oğlum, kızım oku” demekle bu alışkanlık kazandırılamaz ebeveynler önce okuyacak sonrada çocuğuna okumada eşlik edecek ki. Çocukta anne basını taklit etsin.
Unutmayınız ki:
Hayat ta karşınıza çıkacak engelleri aşmak ve güvenli limanlara sığınmanın yolu kitap edinme ve okumaktan geçer.