ORTA YOL

ALTAN EKMEN

Her alanda bir ben haklıyım yarışı var; özellikle sosyal medya üzerinden yürüyen, tek taraflı, hisler ve daha çok ön kabuller üzerinden ilerleyen ve asla “ burada ben yanılmışım sizin de sözlerinizde biraz  haklılık payı varmış” demeyen, sloganı ve atalarından öğrendiklerini tekrar etmeyi seven katı bir kitle..  

Kendi inandıklarına yakın duyduğu, okuduğu, gördüğü her bir bilgiyi ilahi kelam gibi sahiplenip hemen  sosyal hesabından gururla sunan, sunduğu içeriğin ne kadar doğru olduğundan emin olmak istemeyen ve dahası yalan olma ihtimali olsa dahi “yeter ki karşı tarafı tezyif edeyim” cinsinden milyonlarca paylaşım.  

Bazen bu yazdıkları  sözlere kimse itibar etmez korkusuyla yazdıklarının altına Mevlana, Konfiçyus, ,İlber Ortaylı hatta Frued, Kant gibi düşünce adamlarının adını yazan uyanıklar da var..  

Öyle ya.!  Yazdıkları ve ikna etmeye çalıştıkları kitlede kim bilecek ki bu sözü Mevlana ya da Konfiçyus demiş mi dememiş mi?  Böylesinde kendisini uyanık zanneden bir “aklı evveller” gurubu…  

Aslında insanların “ne dediğinden” daha çok “niye dediğine” bakınca herkesin neyin peşinde olduğu kolaylıkla anlaşılabiliyor. Kendini uyanık zanneden kişiden daha akılsız kim olabilir ki?… Bir esnaf ağabeyimiz demişti ki; ben dışardan gelen her müşterinin ne maksatla dükkanıma girdiğini gelişinden tanırım, alıcı mı, sorup çıkacak mı kesin bilirim “ demişti.  

Arif olmasıyla ünlü  Anadolu halkı yer mi bunları?.. Herkes  herkesin niyetini yazdıklarının ne maksatla söylendiğini bilir. Sadece kabalık olmasın diye bazen beğeni atıp, bazen de sessiz kalmayı seçer.  

Bu nedenledir ki; hayatın her alanında aslında orta yolu seçmek gerekebilir. Sevgimizi belli ederken ve nefretimizi ifade ederken de itidalli olmak gerekir.  

Bir akraba kardeşim şöyle demişti; “aşırı sevgi de aşırı nefret gibi sorunsuz değildir”  

Ehliyeti olan herkesin bildiği bir konudur ki; otobanlarda sol şeritler hız yapmak isteyenlere, sağ şerit yavaş gitmek isteyenlere, orta şerit ise ortalama hızla gitmek isteyen sürücülere ayrılmıştır. Bu şeritlerden en güvenlisi “orta  şerittir” çünkü ; çok suratlı gitmenin yanında çok yavaş gitmek de  otobanda tehlikelidir.  

Hayatın kendisi de yollardaki trafiğin akışına benzer bir akışla devam eder. Aciliyeti olan, müşgülü olana, can kurtarmaya giden, Ambulans ,itfaiye, can kurtaran benzeri araçların hızlı gitmeleri ne kadar önemliyse, normal sürücülerin gereksiz hız yaparak kendisinin ve başkalarının hayatını tehlikeye atması o kadar gereksiz, lüzumsuz ve anlamsızdır.  

Sosyal medya kullanıcıları, siyasi söylemleri sevenler, fikirleriyle başkalarını dövmeyi kazanç görenler, görev ve sorumluluklarının dışında fuzuli işler peşinde koşanlarla birlikte  bir gün Şener Şen olsak..!  

Biraz gülümseme..  

Azcık ciddiyet..  

Biraz dalgın gözlerle “gartal gayasına” baksak.  

Minnacık da işimizin bize yüklediği tarihi sorumluluğu düşünüp uykusuz kalsak..  !

Kendi işine gösterdiği saygısı, özeni ,işinin sorumluluğunda olmasının ona kazandırdıklarını hangi fiil kazandırabilir ki?  Sessizce nasıl da insanların zihninde sevgiyle anılmayı başarmış, nasıl da ona bakan herkes o konuşmaya başlamadan önce ondan emin olabiliyor..!  

Anadolu halkı anlaşmazlıklarda ya da pazarlıklarda her iki tarafın da rıza göstereceği gelin” orta yolda anlaşalım” der. Devletler arası diplomasinin de en çok başvurulan yöntemlerindendir; orta yolu bulmak..  

 ABD  Başkanı Trump delisini burda hatırlatmaya gerek var mı bilmiyorum. Sanırım anlatmak istediğim anlaşılmıştr.  

………………

Geçen aylarda yazdığımız  yazılarda bizi telefon ile arayıp düşüncelerini aktaran ve yazılarımdaki bazı konuların tekzip  edilmesini isteyen iki dostun düzeltme- ekleme istedikleri hususlar var.  

Bunlar:  

  1. Zonguldak Orman Bölge müdürümüz  Zekariya Beyazlı : “Tarım bizim geleceğimiz adlı yazımızda geçen ; “Akdeniz, Ege ve Marmara Bölgelerinde kasıtlı yakılan orman alanlarının yerinde bir iki yıl içerisinde villalar ve lüks konutlar beliriyor.” İfadesinin doğru olmadığını, çünkü Ülkemizde orman kanunlarının çok hassas bir şekilde uygulandığını ve yakılan  ya da tahrip edilen hiç bir ormanlık alanın imara açılamayacağını, basında buna benzer çıkan haberlerin asılsız olduğunu belirttiler.
  2. Milli Şuur başlıklı yazımızdan sonra bizi arayan Adem Kara kardeşimiz, yazıdan dolayı tebrklerini belirtirken, yazıda “adalet konusuna da yer verilmesinin doğru olacağını çünkü: Mili şuur oluşurken adaletin milletin güvencesi olması, daha doğrusu herkesin adalet önünde eşit olması konusunun önemli olduğunu, bu nedenle devletlerin adalet üzerinde de çok hassasiyetle durmaları gerektiğini belirttiler. Aradan uzun yıllar geçti belki tarih unutulur, hatırlatayım,  lise yıllarımızda Adem, 10 luk sistemde bütün yazılı notları 10 olan ;9 aldığında bütün sınıfın şaşırdığı müstesna bir kardeşimizdir. Onun görüşleri de elbetteki 10 luk sistem üzerinden yine 10 dur.)
    ………………  
    Her iki dosta ve yazdıklarımızı okuma zahmetine katlanan tüm arkadaşlarımıza ve sevdiklerimize saygılarımızla..