Oruçla Gelen Ülfet 

Altan Ekmen

Ülfet kelime olarak “yardımlaşma, kaynaşma, muhabbet, sohbet” manasına geliyor, bu kadar alt başlığı bünyesinde barındırdığı için, Ramazan ayını anlatmak için üst başlık olarak seçtik. 

Ramazan ayının uhreviyatına ve ilahi boyutuna ilişkin konular bu ay boyunca televizyon kanallarında konunun uzmanı olan İlahiyatçılar tarafından etraflıca açıklandığı için bizim o alana girmemiz ve görüş belirtmemiz doğru olmaz. Özellikle kıymetli hocam Mustafa Kayış hocamızı kızdırmak istemem.

Biz orucun toplum üzerindeki sosyolojik ve insan üzerindeki psikolojik etkisi üzerinde durarak bu etki ve olguları daha çok kendi gözlemlerimiz ve toplumsal davranışların değişimi üzerinden ortaya koymaya çalışalım. Her ne kadar ilahiyat boyutuna girmesek de konunun hassasiyetine istinaden dikkatli olmaya gayret etmek gerek.. 

Oruç ayının bende yarattığı en derin etkilerden birincisi, akşam kurulan iftar sofralarıdır. İlk evvela Akşam sofrasının görünüşü çok ihtişamlıdır. Her bir nevale tam olması gereken yerde ve hepsi birbirinden asil bir duruş sergilemektedirler. Bu sofralarda bütün aile bireyleriyle karşılıklı olarak oturup ezanla birlikte yemeğe başlayınca sofraya bakarak şöyle düşünüyorum: Kendimi  ve diğer aile üyelerin sofrada karnını doyuran kişiler olarak değil, bir sanat eseri oluşturmak için ahenkle çalışan ve birbiriyle eşşiz bir koordinasyon sağlayan ekip gibi algılıyorum. Sanki her bir aile üyesinin elinde bir fırça var ve bir resim tablosu üzerinde bir bölüme renk vermek ister gibi sessiz ve içtenlikle çalışıyorlar. Bu durum her akşam tekrar ediyor ve akşamki oruç açma yemeği beni her seferinde derinden tesiri altına alıyor. Aileyi bir araya getiren bu ritüel, öylesine samimi ve içten ki; herkesin gözünde  yapmış olduğu işin memnuniyetini görebiliyorsunuz. 

Oruç ayında; 

Ruh daha dingin ve huzurlu, 

Duygular daha sakin, hayra daha yatkın, 

Düşünceler daha içten ve samimi, 

Karşılıklı etkileşimlerde daha az öfke, daha az itirazlar var. 

Caddeler daha sessiz, herkes bir ton aşağı seviyeden seslerle birbirlerine hitap ediyor ve kalabalıklar daha az gürültü çıkarıyorlar. 

Misafirliklerde dedi- kodu, gıybet ve kişileri haksız şekilde yargılamak daha az, 

Pide kuyruklarını nasıl anlatmak gerekir bilemedim ama şu tespitim isabetli olsa gerek; sırası gelip koltuğuna pide alanların gözlerindeki ışıltı, hazine bulmuş birisi kadar parlak ve sevinç dolu..! 

Oruç ayı ile tespit ettiğimiz olguların çoğunda bir yavaşlama ve bazı olumsuz davranışlardan geri durma tespitlerimizin yanında, yine oruç ayında hız kesmeyen hatta hızını artıran bazı hususlar da var;

onlar: 

Ramazan ayında: 

Gıda maddelerine zam yapmak hiç hız kesmiyor. Maliyet artışı olsun olmasın, enflasyon artsın ya da artmasın esnafımız bu aydaki fiyat artışı alışkanlığından vaz geçmiyor. 

Yine bu ayda hız kesmeyen diğer husus, büyükşehirlerdeki akşam trafiğidir. Nedendir bilinmez bu aydaki akşam trafik yoğunluğu diğer zamanların çok üzerinde. Ankara’da bir yerden bir yere gitmek saatler alıyor. Bunun sebebini iftar davetleri için birbirlerine gidenler buna sebep olabilir diye düşünmeden edemedim. 

……. 

Ramazan ayınız huzurlu ve bereketli olsun dileklerimizle…