Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın yazısı
Pandemi sürecinde aile içi ilişkilerde de çeşitli değişimler yaşandığını belirten Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ailedeki sihirli kelimenin iş birliği olduğunu vurguladı. “Ailede anne, baba ve çocuklar arasında iş birliği sistemi kurulmuşsa o ailede sorun olsa da çözülür” diyen Tarhan, “Pandemi döneminde güzel bir dönüşüm yaşandı. Bu durumu kalıcı hale getirenler kazanacaklar” dedi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, pandemi döneminde değişen aile içi ilişkileri değerlendirdi. Pandemi sürecinde zorunlu bir izolasyonun yaşandığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Böyle durumlar insanın karşı çıkamayacağı bir şey. Burada akıllı insanın yapacağı şey yakınmacı olmak yerine kabullenici olmaktır” dedi.
Pandemiyle ailenin kıymeti anlaşıldı
Pandemi sürecinde aile kurumunun değerinin anlaşıldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kader sanki pandemiyle bu dönemde ailenin kıymetini bilin diye bir mesaj veriyor. Biz çift terapilerinde en çok evlilikte boşanmaya götüren sebeplere bakıyoruz. Çiftlerin bu dönemde birbirlerine yaptıkları yatırım azalıyor. Sevgi yatırımı azalıyor, birbirlerine ayırdıkları vakit azalıyor, takdir ve övgü sözleri azalıyor. Bunlar azalınca da ne oluyor? İki tarafta da bireyselleşme adı altında bu sefer soğuk bir ilişki ortaya çıkıyor ve kırılmalar başlıyor” dedi.
Bu dönem fırsata çevrilmelidir
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, bu dönemin bir fırsata çevrilmesi gerektiğini belirterek “Burada çiftler madem pandemiyi yaşayacağız. Hiç olmazsa eşime ve çocuklarıma daha fazla zaman ayırayım” diye düşünmeliler” diyerek fedakarlık duygusunun önemli sevgi dillerinden biri olduğunu söyledi. Çok eski çağlardan itibaren yaşam amacının farklılık gösterdiğini, modernizmin bencilliği bir erdem olarak gösterdiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Şu andaki modernitenin tarihi hatasıdır. Tarihte Sokrates insanın yaşam amacı olarak erdem peşinde koşmayı söylüyor. Hayata anlam verecek erdemliliktir. Sokrates’ten 200 sene sonra Epikür, Platon biraz devam ettiriyor sonra Aristoteles bunu daha da bozmaya başlıyor. Aristokrasi diye bir sınıf ortaya çıkartıyor. Yavaş yavaş bozuluyor. 200 sene sonra Epikür, ‘İnsanın yaşam amacı zevklerinin peşinden koşmaktır’ diyor. Daha sonra semavi öğretiler başlıyor. İslamiyet de ilahi rızayı yaşama anlamı katar” dedi.
Kadının empati duygusu daha yüksek
Modern dünyada aile ve yuva kavramının hasar aldığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Evini güvenli alan olarak görmeyip sadece otel gibi gören bir anlayış vardır. Eve sadece yemeye içmeye geliyorlar evde sohbet yok, paylaşım yok, aile içerisinde sosyal bir hayat yok. Böyle bir ortam insanın doğasına zaten aykırıdır. Kadınların yaratılıştan empati duygusu daha yüksektir. Empati duygusu yüksek olduğu için çocukları korumak, aileyi korumayla ilgili hassasiyeti daha yüksektir” dedi. Annelik hormonu olmasına rağmen babalık hormonunun olmadığını belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bu yaratılıştan genetik olarak kodlanmıştır. Bu neden kadın, aileyi bir arada tutmayla ilgili rolü kendiliğinden üstleniyor. Bir insan hem evinin hanımı hem çocuklarının annesi hem de iyi bir eş olabilir. Bir erkek de aynı zamanda iyi bir eş ve çocukların babası olabilir” dedi.
Kadınlar bu dönemde aileyi bir arada topladı
İnsanın içindeki kötücül duyguları terbiye etmesi gerektiğini belirten Tarhan, “Pandemi böyle iyi niyetli kişilere yardım etti. Nasıl yardım etti? Ailemi, çocuğumu nasıl daha iyi hale getiririm diyen kadınlar burada şefkat kahramanlığı yaptı. Kadınlar şu anda aileyi toparladı” dedi.
Pandemi sonrası dönem için önlem alınmalı
Pandemi döneminden sonra mutlaka krizin etkileri üzerine önlem alınması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Çin’de boşanma davalarının arttığını, Amerika’da silah satışlarının arttığını, resmi verilere göre Türkiye’de ise intiharlarda artış yaşandığına dikkat çekti. Tarhan, “Bir tarafta ailesiyle mutlu olduğunu belirten kişiler varken bir taraftan da böyle olayları görüyoruz. Onun için toplum bilimcilerin bu konuyu ele alıp muhakkak büyük bir kriz patlamadan önlem alması lazım. Kriz patladıktan sonra çok geç olabilir. Hastalık ortaya çıktıktan sonra tedavi zor, erken teşhis koyup tedavi etmek lazım ya da hastalık çıkmasın diye plan yapmak gerekiyor” dedi.
Ailedeki sihirli kelime iş birliği
Ailedeki sihirli kelimenin iş birliği olduğunu kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Ailede anne, baba ve çocuklar arasında iş birliği sistemi kurulmuşsa o ailede sorun olsa da çözülür. Problemlerin çoğu sorun çözme stilini bilmemekten kaynaklanıyor. Yanlış çözüm metotları olan kişiler vardır orada. İş birliğinin altın kurallarından birisi altın orta nokta kuralıdır. Yani her iki taraf da adım atacak ortada buluşularak çözüm bulunacak. Şu anda pandemi döneminde güzel bir dönüşüm yaşandı. Bu durumu kalıcı hale getirenler kazanacak. Kadın ve erkeğin birbirinin iyi taraflarını görmeye çalışmaları lazım. Biz kusurlarını çok görüyoruz. Sevgiyi arttırmanın formülü aslında iki tarafın birbirinin olumlu yönlerini görmeyi başarmasıdır” diye konuştu.
Evlilikte iyi günler de vardır, kötü günler de…
“Evlilikte fırtınalı günler de var, iyi günler de var” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hayat olumlu, olumsuz bir çeşnidir. Hayatımda olumlu olaylar olacak diye hayal kurarsınız olumsuz olay olduğu zamanda hayal kırıklığı yaşarsınız. Hâlbuki hayatın bir çeşni olduğunu bilmek gerekiyor. Sofradaki yemekler gibi acı, tatlı, ekşi her şey var. Hayat da böyledir. Böyle düşünerek bir insan evliliğe girerse, bunları kabullenerek girerse o evlilik olgunluğu vardır demektir” diye konuştu.
Aile kurumu medenileşmenin gereğidir
Türkiye’nin bazı geleneksel değerleri koruduğunu ama dünyadaki değişimlerden de payını aldığını belirten Tarhan, aile kurumunun tehdit altında olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Küresel kriz geliyor. Bize de şu anda tsunami gibi geliyor. Biz bunun çok farkında değiliz. Aile kurumunun şu anda temel, su aldı. Temel çöküyor. Eşleşme genetik, evlilik kültüreldir. Bir evlilik kurumu oluşturmak, evlilik sözleşmesi yapabilmek medenileşmeyle oluşmuştur. Yani bu medenileşmenin gereğidir. Bundan geri adım atacaksak Antik Çağ’a dönüyoruz demektir. Batı, Antik Çağ’a dönüş işaretleri veriyor zaten. Batı Antik Çağ’ın hayranı” dedi.
Doğru yaşam felsefesi anlam peşinde koşmaktır
İnsanlığın 17. ve 18. Yüzyılın endüstri devriminde başarılar kazanınca Epikür’e tekrar döndüklerini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Hedonizmi yaşam amacı olarak koydular ve bu küresel olarak insanlığın doğru yaşam felsefesi öğretisi olmuştu. Şimdi bize bu Covid pandemisi şunu öğretti: Doğru yaşam felsefesi o değil. Doğru yaşam felsefesi anlam peşinde koşmaktır. Tolstoy, ‘Ölümün değiştiremeyeceği bir anlam arıyorum’ diyor. Bu şekilde bir anlam peşinde koşmaktır. Daha önce Kant da benzer şeyler söylüyor. Böyle şeyler ciddi şekilde insanın hoşuna gidiyor. Anlam peşinde koştuğun zaman ölümden sonrasını da düşünmen gerekiyor. Ölümden sonrasını düşününce hesap verme duygusu ortaya çıkıyor. Hesap vere duygusu insanoğlunun hoşuna gitmiyor” dedi.
Kültürel değerlerimizi gelecek kuşaklara aktarmalıyız
Gelişmenin kültürel kalkınma ile olabileceğini belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, sahip olduğumuz kültürün gelecek kuşaklara aktarılmasının önemine işaret ederek “Kültürümüzü şu anda turizme indirgemiş durumdayız. Kültür deyince turizm anlaşılıyor. Yani somut kültür. Binalar, tarihi eserler, bunların restorasyonu. Kültür sadece bu değildir, bu kültürün somut ve görünen kısmıdır. Buz dağının görünen kısmı gibidir. Asıl kültür öğretilerdir, hikayelerdir, anlatılardır. Geçmişimizde yaşadığımız senaryolardır. Bunları çocuklarımıza, eğitim sistemimizde anlatmalıyız. Kültürün gençlikle birleşmesi gerekiyor. Spor, gençlik, kültürün bir arada olması gerekiyor. Onun için burada ciddi bir zihinsel dönüşüme dönüyor. Dönüşüm yapmazsak biz koruyamayız” uyarısında bulundu.