Prof.Dr. Nevzat Tarhan: “Bediüzzaman Çağın Mevlanasıdır”

*Prof.Dr. Nevzat Tarhan: “Said Nursi çağın Mevlanası, yeni yeni anlaşılıyor” * Bediüzzaman Said Nursi, ölümünün 57’nci yıl dönümünde 16 Mart 2017 Perşembe günü Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı. *Açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Bediüzzaman aslında çağın Mevlanası olacak bir kişi. Bediüzzaman da kendi hayatında anlaşılmamış, şimdi bile yeni yeni anlaşılmaya başlandı. 50’nin üzerinde […]

*Prof.Dr. Nevzat Tarhan: “Said Nursi çağın Mevlanası, yeni yeni anlaşılıyor”

* Bediüzzaman Said Nursi, ölümünün 57’nci yıl dönümünde 16 Mart 2017 Perşembe günü Üsküdar Üniversitesi’nde anıldı.

*Açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan, “Bediüzzaman aslında çağın Mevlanası olacak bir kişi. Bediüzzaman da kendi hayatında anlaşılmamış, şimdi bile yeni yeni anlaşılmaya başlandı. 50’nin üzerinde kitapları yabancı dile çevrildi ve bütün dünyada okunuyor” dedi.

Üsküdar Üniversitesi tarafından düzenlenen etkinlikte Bediüzzaman Said Nursi, ölümünün 57’nci yıl dönümünde 16 Mart 2017 Perşembe günü anıldı.

Üsküdar Üniversitesi Altunizade Yerleşkesi Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda düzenlenen etkinliğin onur konukları Mehmet Fırıncı ve İhsan Kasım Salihi oldu.

Açılış konuşmasını yapan Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ilginç bir hayat hikayesi olan Bediüzzaman Said Nursi’nin saltanatı, meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini gördüğünü ve bu üç dönemde de farklı metodlarla kendi davası ve ideali için çalıştığını belirterek Üsküdar Üniversitesi olarak Said Nursi’yi andıklarını söyledi.

Prof.Dr. Nevzat Tarhan: “Said Nursi 21. yüzyıla hitap etti”

Said Nursi’nin çok yanlış anlaşılmış, hakkında psikolojik savaş yürütülmüş biri olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, “Bediüzzaman aslında çağın Mevlanası olacak bir kişi fakat Mevlana nasıl kendi döneminde anlaşılmamış sonradan anlaşılmış, Bediüzzaman da kendi hayatında anlaşılmamış, şimdi bile yeni yeni anlaşılmaya başlandı. 50’nin üzerinde kitapları yabancı dile çevrildi ve bütün dünyada okunuyor. Şu anda okunması acaba Bediüzzaman’ın 20. yüzyıla değil de 21. yüzyıla mı hitap etti diye düşünmek gerekir” diye konuştu.

Bediüzzaman’ın anlaşılması gereken bir şahsiyet olduğunu belirten Prof. Dr. Tarhan, Said Nursi’nin yaşadığı dönemde bilimle ilgili çeşitli çıkarımlarda bulunduğunu söyledi. Bilim filozofu Karl Popper’ın sadece ispatlamanın değil, yanlışlamanın da gerekli olduğunu savunduğunu hatırlatan Tarhan, bunu aynı şekilde Bediüzzaman’ın da söylediğini ifade etti. Kuantum ile Bediüzzaman’ın çok ilginç bir şekilde ilgisi olduğunu ifade eden Prof.Dr. Tarhan, Nursi’nin güven ukdesi ile bugünkü Kuantum felsefecilerinin savunduğu fikirlerin örtüştüğünü söyledi. Tarhan, “Şu an standart atom modeli var, ortada nötron proton ve elektronlar dönüyor. Ancak bilim insanları bunun %4’ü atom, kalan % 96’lık bölüm karanlık madde diye tanımlanıyor. Bediüzzaman bunu esir maddesi olarak tanımlıyor. İlginçtir 1920’lerde Barla’da tek başına yaşarken böyle bir akıl yürütmeyle felsefi çıkarımlar ve önermeler yapıyor ki bu önermeler sonucunda 21. yüzyılda Kuantum dinamiğiyle bulduğumuz şeylere o dönemde buna işaret ediyor, bu çok ilginçtir” dedi.

Programa onur konukları olarak katılan Mehmet Fırıncı ve İhsan Kasım Salihi de Said Nursi’yi anmak ve yeni kuşaklara anlatmanın çok önemli olduğunu vurgulayarak Üsküdar Üniversitesi’ne teşekkür etti.

Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ: “Hakikat ve ilimi beraber sorgulayan kitap”

Üsküdar Üniversitesi Nörobilim Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Oğuz Tanrıdağ;  “İnanıyorum O Halde Varım” kitabının sunumunu yaptı. Kitabının alışılmış bir beyin kitabı olmadığını belirten Prof.Dr. Tanrıdağ, “Biraz önce sayın büyüğümüzün söylediği gibi hakikat ve ilim ikilemi içinde ikisini de birlikte sorgulayan bir beyin kitabıdır. O zaman ana özellikleriyle sadece biyolojiden bahsetmiyor, sadece biyolojiden başlayıp biyolojide bitirmiyor. Biyolojiden başlayıp fiziksel dünya ve fiziksel aktivite, insan işlevlerinde bitirmiyor. O alışılmış bir beyin kitabı. Burada fiziksel bir maddenin mana yaratması değil ama manayı araştırması, hakikate nasıl giderim diye çabalaması ile ilgili bir yaklaşım var. Dolayısıyla bilim doğruluk beyinle ilgili birçok doğru burada söyleniyor ama alışılmış beyin kitaplarının dışında hiç de beklenmeyen sonuçlara ulaşılıyor. Ve sonuçlardan bir tanesi de inanıyorum o halde varım” dedi.

Şu anda beyinle ilgili yapılan araştırmaların her şeyin başının insan beyninde inanma, ödül, haz ve motivasyon diye kavramlarla ifade edilecek bir yönelimden kaynaklandığını ortaya koyduğunu belirten Prof. Dr. Tanrıdağ, “Araştırmalar o bölgenin harekete geçmesiyle bazı şeylerin idrak edildiğini, insanın ufkunun açıldığını gösteriyor ve dolayısıyla inanmayı mümkün kılan veya yaratılmış olan bir şeyin idrakini sağlayan bir bölge var, bir değerlendirme bölgesi var” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Çağın Vicdanı Kulübü ve Sağlıkta Pozitif Düşünce Kulübü’nün düzenlediği “Bediüzzaman’ın Paradigması olarak Din – Bilim Birlikteliği” başlıklı panelde Prof. Dr Adem Tatlı, Prof. Dr Adem Ölmez, Prof. Dr İbrahim Özdemir birer konuşma yaptı.

Prof. Dr. İbrahim Özdemir: “Üniversite projesi hayata geçseydi belki bugünkü sorunlar yaşanmayacaktı”

Üsküdar Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Felsefe Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İbrahim Özdemir, Said Nursi’nin 21 yaşında bir üniversite projesi ile Abdülhamid’e gittiğini ancak aklından şüphe edilerek tımarhaneye gönderildiğini anlatarak “Buna rağmen bir üniversite projesi ile bunu dile getiriyor, burada öğretilecek dersleri söylüyor. Sadece bu üniversite projesi gerçekleşebilseydi bugün başta Doğu Anadolu genele baktığımızda bütün Ortadoğu’daki sorunlar belki de yaşanmayacaktı. Bütün bunları hiçbir güvenlik politikası o0lmadı hiçbir silahlanma olmadan hiçbir füze almadan sadece bir eğitim modeliyle çözülebileceğini ve bölgede farklılıkların zenginlik olarak kabul eden farklılıkların birbirini düşman olarak görmediği kendi dillerini de öğrenebildikleri kendi kültürlerinin dışlanmadığı bir eğitim modelini sunuyor. Bence bir aydının bundan daha iyisini yapacak bir görevi yok” dedi.

(Kaynak: Üsküdar Üniversitesi)

Exit mobile version